1. Bölüm: Ateş

649 21 10
                                    

Ateşi bilir misiniz? Ne kadar yanıcı ne kadar kırmızı... Ateş elementi bir o kadar sıcak bir o kadar acımasız... Peki, Ateş'i bilir misiniz? Yani... İsim olarak Ateş. Ateş Ersoy...

9 Eylül 2020

09.15

"Ateş! Kalkmadın mı hala!" Annemin daha doğrusu üvey annemin kelimeleri kulaklarımı delerken yeni yeni uyanıyordum. Bugün okulun ilk günüydü ama ben tabii ki gidemiyordum. Onun yerine kalkıp üvey anneme kahvaltı hazırlamalıydım ve tabii ki evi süpürüp bulaşıkları yıkamak... Ben bunların hiçbirini yapmak istemiyordum. Okula gitmek istiyordum ama babam yüzünden geldiğinde işleri bitirmemiş olursam dayak, ceza vs. oluyordu. O yüzden kalktım, üstüme gri eşofmanımı siyah tişörtümü giydim. Aşağı indim. Üvey annem elinde kırmızı şarapla birlikte beni masada bekliyordu.

"Hemen kahvaltıyı hazırla! Sonra ben biraz daha yatacağım. Sen de o sırada evi süpürürsün."

Hiçbir şey demeden kahvaltılık bir şeyler hazırladım ve sofrayı kurdum. Üvey annem bütün yemekleri yedi ama ben hiçbir şey yemedim. Daha doğrusu yiyemedim. Kaç gündür hiçbir şey yemiyorum. Üç gün sonra doğum günüm 16 yaşıma gireceğim ama hala doğru düzgün bir hayatım yok. Annem ben küçükken vefat etti. Babam her gün içiyordu. Sonra üvey annem Zehra ile tanıştı ama tanışması hiçbir şeyi değiştirmedi hala içiyordu ve tam on üç sene boyunca babamdan dayaklar yedim. Ortaokul yedinci sınıfa gelince ceza olarak beni okuldan aldı ve bir daha göndermedi. O gün bugündür okulu özlüyordum. Garip bir şekilde... İnsanlar okula gitmemek için dua eder ama ben okula gitmek istiyordum...

Masayı topladım. O sırada da üvey annem yatak odasına gitti. Aklımdan bir şeyler geçiyordu ama biraz tehlikeliydi. Evden kaçacaktım. Ama tabii ki sadece okula gidip gelecektim. Artık bu evden de, bu insanlardan da bıkmıştım. Benim sosyalleşmem lazımdı. Sonuçları ne olursa olsun okula gidecektim. Zorundaydım.

Üvey annem uyuduğu gibi giyindim, çantamı hazırladım ve evden çıktım. Okula nasıl kayıt olacaktım bilmiyordum ama gideceğim okulda ki müdür yardımcısı benim amcamdı. O yüzden küçük de olsa bir şansım vardı. Amcam beni hiçbir zaman istemedi ama yine de beni yanına almadığı için pişmanlık duyduğuna emindim. Ama yanılmıştım...

"Hayır seni okula alamam!"

"Ama- ama neden?"

"Çünkü... çünkü alamam. Hemen git buradan"

"Ama dur-" Amcan beni arkamdan itelerken bir ses duydum.

"Hey baba! Ne yapıyorsun?"

"Luna? Kızım yok bir şey sen sınıfına git."

"Hey baba dur! Bu çocuk da kim?"

"Kızım sınıfına git demedim mi? Bu çocuk benim-"

"Ben onun yeğeniyim."

"Yeğen mi? Baba yeğenin olduğunu söylememiştin? Hemen onu okula alıyorsun! Sanırsam benle yaşıt değil mi? İki kuzen çok eğleneceğiz." Baya şaşırmıştım. En son amcamın bir kızı yoktu. Hatta amcamın evlendiğini bile hatırlamıyordum. Luna denen bu kız benim kuzenim oluyordu. Uzun sarışınla beyaz daha çok beyaza kaçan saçları, mavi ile yeşil arası gözleri vardı... Açıkcası baya güzel bir kızdı.

"Tamam hadi gel bakalım. Okulun ilk gününde seninle olacağım merak etme." Hiçbir şey demeden tüm gün boyunca sadece Luna'yı izledim. Luna kendisinden bahsederken 10 yıl boyunca yurt dışında olduğunu söylemişti ama ben amcamın yurt dışına çıktığını hatırlamıyordum. İşler baya gizeme sarmışken okul bitti ve herkes evlerine gitti.

"Eveet gün artık bitti. Yarın gelirsin değil mi?"

"Ben... ben ondan pek emin değilim."

"Aaa neden?"

"Benim... benim bir annem yok. Üvey annem ve babamla kalıyorum onlarda bu işe pek sıcak bakmıyorlar."

"Hımm. Anladım. Umarım yakın bir zaman içinde okulumuza tekrar gelirsin. Görüşürüz." Luna'da garip bir şey vardı. Kız çok mutluydu. Her zaman... sanki kimse onu üzemez gibiydi. Her yere neşe saçıyordu. Onda güzel bir enerji vardı...

Her neyse, eve gittim, kapıyı çaldım, kapıyı babam açtı. Hiç iyi bakmıyordu... Beni eve aldı ben salona getirdi. Bir koltuğa oturdu ve gözüyle karşısındaki koltuğu işaret etti. Oraya oturmamı istiyordu. Gittim oturdum ve garip bir konuşmaya girdik.

"Bak... Sana kötü davrandığımın farkındayım. Hatta baya kötü. Sana yıllardır işkence ediyorum ve bunun için senden ne kadar özür dilesem azdır. İşte bu yüzden... işte bu yüzden-"

Babam cümlesini bitiremiyordu. İlk defa babamın benimle böyle konuştuğunu görüyordum. Benle gerçek bir baba gibi konuşuyordu.

"İşte bu yüzden evlat, okula gitmene izin veriyorum. Bundan sonra alkolü de bırakacağım merak etme. Üvey annen de sana daha iyi davranacak anlaştık mı?"

Boğazım düğümlenmişti. Sadece kafamı sallayıp odama gittim. Mutluluktan hafif bir şekilde gülmeye başladım. İlk defa bu kadar mutluydum... ama ama bekle. Bunların hepsi Luna hayatıma girince oldu... Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum. Tam 13 yıldır işkence dolu bir hayat yaşıyordum. Luna denen kızı görünce bütün hayatım resmen değişti. Babamın alkolü bırakması hatta bırakmasını geç bırakmaya çalışması bile bir mucizeydi...

Luna denen kızın var olduğundan bile haberim yoktu. Amcamı tanıyordum. Her gün okulun önünden geçerken onu okulda görüyordum. Hangi ara yurt dışına gidip çocuk sahibi olacaktı? Hayır, hayır bu işte bir terslik vardı... Ben- ben ne yapacağımı bilmiyorum ama şimdilik sadece hayatımın keyfini süreceğim. Artık okula gidebiliyordum bundan daha iyisi var mıydı? 

ELEMENTSWhere stories live. Discover now