10

103 14 7
                                    

Zayn ile olan konuşmamızdan sonra okula hiç gitmemiş , evden hiç çıkmamış ve kimseyle konuşmamıştım. Nerdeyse 1 ay olmuştu ve bu zamanda kendime bol bol zaman ayırmıştım. Başta bunun bana iyi geleceğini düşünsem de öyle olmamıştı.

Yalnızlık insana verilen en büyük cezaydı.

Artık kendime bakmak bile istemiyordum, yaptıklarım nefesimi kesiyordu. Aklım başımda değildi.

Ben hastaydım, tehlikeliydim ve kimse beni sevmeyecekti.

İçim iblislerle doluydu, zararlıydım ben.

Kendim için bile.

Derince bir nefes alıp duvarda asılı tabloları toplamaya devam ettim, görmek istemiyordum hiçbirini. Yaptığım hatalarla ve aldığım canla yüzleşmek istemiyordum. Tabloları teker teker şömineye atıp yanışını izledim. Yanıp yok olsalar bile her zaman içimde olacaklardı, her zaman tenimde olacaktı gerçeklerin tırnakları ve içimi çizecekler, gün yüzüne çıkmak için parçalayacaklardı tenimi.

Neden hatalıydım?

Neden normal değildim?

Neden ona yardım ettiğimi onu kurtardığımı düşünüp başkalarına zarar vermiştim?

Cezamı çekmeliydim. Gerçi 1 aydır her gün çekmiştim o cezayı ama yetmiyordu. Nefes almak artık canımı yakıyordu. Konuşacak kimsem olmadığı için bu gün psikoloğuma gitmeye karar vermiştim. En azından o istemeye istemeye de olsa beni dinlerdi. Belki ona her şeyi anlatabilirdim, belki beni akıl hastanesine bile kapatabilirdi.

Gerçekten istiyordum bunu, hatta ihtiyacım vardı. Eziliyordum artık, yok oluyordum düşüncelerimin altında.

Artık iyileşmek istiyordum çünkü normal olmadığımı anlamıştım.

Tabloların hepsi yanıp kül olduktan sonra bir süre öylece külleri izleyip mal gibi bekledim. Saate bakıp yerimden kalktım, hazırlanmaya bile gerek duymadan eşofmanlarımla evden çıktım. Kendime bir taksi çağırdım, araba sürmek bile istemiyordum. Hava yağmurluydu, taksi geldiğinde arka koltuğa geçmiş adama gideceğimiz yeri söylemiş ve kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başlamıştım.

Yağmuru her zaman severdim, insanı temizlediğine inanırdım. Beni temizleyemezdi belki ama yine de severdim.

Gideceğimiz yerin biraz gerisinde inip yağmurun altında yürümeye başladım. 1 ay... Zayn beni bir kere bile aramamıştı. Sapık Ramin bile evime gelmişti ama Zayn beni hiç merak etmemişti. Belki de Eva onu sevdiğimi öğrendiği için buna engel olmuştu.

Onu hala deli gibi seviyordum ama artık peşinde değildim. Benim olamayacaktı işte neden zorluyordum. Canımın yandığını bile umursamıyordu o belli ki.

Düşüncelerden sıyrılıp tanıdık binaya girdim, ıslak botlarımı paspasa sürttüm ve ezberlediğim yolda öylece yürüdüm. Yine aynı kapının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. İçeriden gelen 'gir' komutundan sonra basık odaya girdim. Tanıdık kitap kokusu hemen bedenimi sarmış, odanın sıcaklığı kaslarımı gevşetmişti. ''Hoş geldin Marie, gelmene çok sevindim.''

Odaya girer girmez her şey aynı hissettirmişti ama Megan'ı görür görmez biraz şaşırmıştım. Hiçbir zaman ütülü olmayan o beyaz gömlek yerini çok güzel bir mavi gömleğe, ölü sarı saçlar kendini kızılın en cırtlak tonuna bırakmıştı ve dudağında bir piercing vardı. Ona olan şaşkın bakışlarımı görmüş olacak ki gülümsedi. ''Farklı gözüküyorum değil mi? Uzun zaman oldu.''

Sanki o kadın gitmiş ve yerine başka biri gelmişti. Bir şey diyemeden masanın önündeki koltuğa oturdum. ''Baya iyi gözüküyorsun açıkcası.'' diyerek bir iltifatta bulundum. Bu onu gülümsetmişti. ''Sende baya ıslak gözüküyorsun.''

Angel Of Death / Zaylena Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin