Bölüm 9

310 14 0
                                    

"O kızın sert bakan gözlerini gördünüz. Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak olmaz."

Martin Eden, Jack London

💫💫💫

Zeynep acıdan ağlamak üzereydi.

Sağ gözünün arkasından başlayıp tüm bedenine bir felç gibi inen baş ağrısı öyle kuvvetliydi ki kafası patlayacakmış gibi hissediyordu. Parmakları, geçmesi için şakağına güçlü baskılarla masaj yapsa da ağrısı gittikçe daha şiddetli bir hale geliyor, aklında en ufak bir düşüncenin dolanmasına dahi fırsat vermiyordu.

"Zeynep?" dedi, çekingen bir ses. "İyi misin?"

Zeynep'in rengi solan gözleri, yavaşça yanında oturan kadının endişeli yüzüne döndü. Bu durumda nasıl iyi olabilirim ki? Kıl payı kurtulduk, ya yakalansaydık?

Güçlükle açık tuttuğu göz kapaklarının arasından attığı bitkin bakış, Sıla için yeterli bir cevap olmuştu. Arkadaşının sıcacık elleri panikten buz kesen tenine doğru havalanıp kucağında, çantasının hemen üzerinde duran sol elini kavrarken Zeynep, onun hareketlerindeki kaygıyı sezebiliyordu. "Beni korkutuyorsun. Sen böyle sessiz kaldıkça benim aklımdan türlü türlü felaketler geçiyor"

Yola çıktıklarından beri tek bir kelime dahi etmeyen, sabırlakonuşmasını bekleyen arkadaşına bir cevap vermesi gerekiyordu ama bir yandan ozehirli geceyi tekrar hatırlamasını istemiyordu. Tilkileri zaten bütün bir geceboyunca kafasında fır dönüp uyumasını engelleyeceklerdi, Sıla'nın da buişkenceden nasibini almasına gerek yoktu.

Genç kadın, tüm vücudunu uyuşturan o keskin ağrıya rağmen derin bir nefes aldı ve yüzüne silik bir tebessüm kondurdu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Genç kadın, tüm vücudunu uyuşturan o keskin ağrıya rağmen derin bir nefes aldı ve yüzüne silik bir tebessüm kondurdu. "Önemli bir şey değil" Sıla'nın tombul yüzündeki endişe yerli yerindeydi. "Ecem o kadar üzerime geldi ki boğuluyormuş gibi hissettim, nefes alamadım"

Arkadaşı sinirli bir nefes vermiş, gözlerini abartılı biçimde devirmişti. "Bu Ecem'i bir gün çok ciddi döveceğim. Her konuda salak bir fikri var, benden söylemesi deyip utanmadan dedikodu yapıyor! Sen bilmiyor musun onun huyunu, neden söylediklerini kafana takıyorsun? Boş ver"

"Normalde öyle yapardım da..." diye mırıldanırken gürültülü bir iç çekmişti.

Ecem zaten umurunda değildi, onun söylediği herhangi bir şeyin nazarında kıymeti yoktu. Asıl derdi, en yakın arkadaşına şu sıralar sık sık yalan söylemesi ve arkasından iş çevirmesiydi. Tüm gücüyle onu koruma çalışsa da bir yerde yetersiz kalacağının, desteğe ihtiyaç duyacağının farkındaydı.

Zeynep duyduğu vicdan azabıyla bakışlarını kadından çekti ve yola çevirdi. "Ne bileyim öyle... Üstüme geldi, dayanmadım bir an"

"Kıyamam sana"

Sıla'nın kolları, zarif ve yaşadığı stresten gerginleşen bedenini sararken vicdan azabı, bu ilgi ve şefkat karşısında giderek artıyordu. Tüm bunları onun için yapıyorsun Zeynep, onun iyiliği için çabalıyorsun. Sen olmasan çoktan o adamla karşılaşmıştı.

Tahripkâr +18Where stories live. Discover now