Bölüm 3

791 17 9
                                    

"Bir kere yanlış trene bindiyseniz, koridorda ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur."

Nietzche

💫💫💫

Asu Zeynep Tekin, bütün hayatı boyunca defalarca ölüm görmesine rağmen nasıl öleceğini hiç düşünmemiş, hiç hayal etmemişti.

Ailesi ölmüş, çocukluğu ölmüş, hayalleri ölmüş, ruhu bile ölmüştü ama bedeni yaşamış, nefes almaya hep devam etmişti ama görünen oydu ki bu defa o da ölecekti. Ciğerleri alamadığı soluklarla yanarken aklındaki tek şey, bunun yaşayacağı son ve ebedi ölüm olduğuydu.

Parıltısı sönmeye yüz tutan buz mavisi gözleri, yavaşça aralandı ve can çekişen kadına baktı. Boynunu sarmaşık misali saran parmaklardan kurtulmak için çırpınıyordu ve yüzü kıpkırmızı kesilmiş, gözleri yaşlarla dolmuştu. İhtiyaçla nefes almaya çalıştı ama adam boğazını öyle amansızca sıkıyordu ki zorlukla çektiği hava, ciğerlerini daha fazla yakmaktan öteye gidemedi.

Bedeni korkuyla çırpınmaya, kendini kurtarmaya çabalarken "Bırak!" diye tısladı, bağırmak istemişti ama onu boğan el yüzünden sesi kısık ve çatallı çıkmıştı.

Adamın parmakları giderek sıkılaşırken görüşü, alamadığı nefeslerle netliğini kaybediyor, gümbürdeyen kalbinden ve uğuldayan kulaklarından başka hiçbir şeyi duymuyordu. Kurtulmak zorundasın Zeynep, onun için yapmak zorundasın. Bir kez daha çırpındı ama boşaydı, Yaman onu öldürecekti.

"Bırak!" dedi, tiz sesiyle. "Bırak diyorum, bırak!"

Genç kadın, kafasını hemen arkasında duran yüze var gücüyle geçirmeye yeltendi ancak Yaman ne yapacağını anlar anlamaz hamlesini hızla atlatmıştı. Duyduğu panikle çırpınmaya devam ederken ona tekmeler, yumruklar savuruyor ancak adam hiçbirinden etkilenmiyor, bir heykel misali hareketsiz kalıyordu. Öğrendiği tüm dövüş hareketlerine, normal bir insandan daha fazla olan kas gücüne rağmen hala onun canını yakamayacak kadar zayıf ve güçsüzdü.

Zeynep günlerdir korktuğu şeyin başına geldiğini ancak o an fark etti: adamın insanüstü gücü, tam da korktuğu gibi onu öldürüyor, o ise boş yere çırpınmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu. Yaman Demiralp o ana kadar birçok kişinin nefesini kesmiş, birçok kişinin gözündeki yaşam ışığını çalmıştı ve bu defaki kurban oydu. Ne kadar çabalarsa çabalasın faydasızdı, cevap isteseydi konuşmasına izin verirdi ancak o, ölmesini istiyordu.

Ölüm; katili olmak isteyen adamın gözlerinden, boğazını saran parmaklarından, saçlarına vuran nefeslerinden ve bedenini kelepçe gibi saran kolundan taşarken ona daha önce hiç bu kadar yakın olmadığını fark etti.

Hayata dairen ufak bir umudu kalmayan Zeynep, ölümden elbette korkmuyordu ama onu kurtaramamak... Buna dayanamazdı. O,  annesini kurtaracak tek kişiydi ve kadının hayatı yaşayıp yaşayamamasına bağlıydı.

Kafası karıncalanma giderek artarken bir kez daha onu itmeyi denedi ama adam, yerinden kıpırdamamıştı bile. Nefessizlikten yüzü yanıyor, başı zonkluyordu ve var gücüyle denemesine rağmen bir türlü kurtulamıyordu. Vazgeçme Zeynep, vazgeçme. Umutları her geçen saniye daha fazla tükenirken sol dirseğini tüm gücüyle adamın suratına savurdu fakat o, bunu da çevik bir hareketle savuşturmuştu.

Ve bu Yaman'ın sabrını taşıran son damla oldu. Kadının ince bedeni öyle bir hızla duvara çarpıldı ki nefessiz kalan ciğerlerine rağmen acıyla çığlık atmış, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Kafasına aldığı darbeyle dengesi sarsılırken ayakları yere zorlukla değiyor, boğazındaki baskı daha da artıyordu.

Adamın dehşet saçan sesini uğuldayan kulaklarına rağmen duydu. "Seni öldürürüm"

Tepki veremeden bedeni bir kez daha duvara çarpılmış, darbenin acısını saniye saniye hissederken çığlığını güçlükle bastırmıştı. Hayır, hayır, hayır! "Seni burada, böyle boğarak öldürürüm,"

Tahripkâr +18Место, где живут истории. Откройте их для себя