Bölüm 5

495 11 2
                                    

"Başarısızlık, yeniden ve daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir."

Henry Ford

💫💫💫

"Üç kez, Neslihan! Tam üç kez boğazıma yapıştı!"

Zeynep, demlikteki buharı tüten kahveyi kupalara bölerken bir yandan da kontrol edemediği ses tonuyla anlatmaya devam ediyordu. Adamın onu öldürmeye teşebbüs etme sayısının o geceki orgazm sayısıyla aynı olması tatsız bir ironi olsa da bunu kendine saklamaya karar vermişti.

"Her boğazıma yapıştığında bu son diye düşündüm, bu defa beni öldürecek diye düşündüm!"

Bugüne dek ne kadar sürerse sürsün kazanan o olmuş, gözüne kestirdiği erkekleri parmağına dolamıştı ama Yaman'ın onu bu kadar zorlayacağını hiç düşünmemişti ve Neslihan'ın buna bir çözüm bulacağına inanmak istiyordu.

"Onun normal olmadığını biliyorduk" diye mırıldandı, kadın sakin bir tonda. Zeynep'in aksine o, sanki bu yaşananlar çok normalmiş gibi fazla soğukkanlı ve tepkisizdi.

Genç kadın, elindeki demliği sertçe makineye geri koyup arkasını dönmüş, "Bunu tahmin edememiştim ama!" diye bağırmıştı. "Bu kadar dengesiz, bu kadar manyak bir adam olacağını tahmin etmemiştim! Tam artık tamam, bu sondu, bir daha saldırganlaşmayacak diyorum; sonra bir bakıyorum elleri boğazıma sarılmış beni öldürmeye çalışıyor. Bir an üzerime yürüyor başka bir an..."

Neslihan'ın dakikalardır ellerini dört bir yana savurarak bağırmasını izleyen gözleri, yakaladığı anın etkisiyle parladı ve yaşına göre oldukça dinç duran bedeni, heyecanla yerinde dikleşti. "Bir an? Bir şey mi oldu?"

...Derken adam, sanki hissetmiş gibi arzudan yanan elalarını ona çevirdi. Gördüğü derinlikle kalakalmış, bir an nefes almayı dahi bırakmıştı. Daha önce hiç kimsenin ona böyle yoğun, böyle ihtiyaç dolu baktığını hatırlamıyor, gözlerini ondan bir türlü çekemiyordu. Sol göğsünde daha önce hiç misafir etmediği huzursuz bir ağırlık belirirken öyle sersemlemişti ki adamın aslında kim olduğunu, nelere sebep verdiğini unutmuş; ela gözlerinin parıltısından başka her şey önemini yitirmişti...

"Zeynep?"

Genç kadının buz mavisi gözleri, bardağındaki siyahımsı renkten ayrılamazken gecenin sersemletici anları zihninde dans etmeye devam ediyordu. Yaman'ın vahşi ama bir o kadar da haz veren öpüşü, ellerinin ustaca bir rotayla bedeninde gezinmesi, dudaklarının teninin en mahrem noktalarına aklını başından alırcasına değişi...

Göğsünde öyle karmaşık, öyle ağır bir duygu vardı ki daha önce hiç böyle yoğun bir duyguyla fethedilmeyen bedeni bunları nereye koyacağını bilmiyor, bu savaşı daha ilk anda kaybettiğinin farkına dahi varamıyordu.

...Elleri ondan bağımsız hareketlenip ona uzanırken Yaman, dokunuşunu karşılamak için yüzünü yaklaştırmış, başını hafifçe eğmişti. Uzun parmakları, adamın iri ve her daim asık olan dudaklarının üzerinde ağır ağır, tüy hafifliğinde dolanırken onun kaskatı yüzünde tek bir mimik dahi oynamıyor, gözlerini ondan çekemiyordu. Aralarında görmezden gelinemeyecek kadar güçlü bir çekim, yıllar boyunca katlanarak artacak kadar köklü bir arzu ve inkâr edilemeyecek kadar kuvvetli bir bağ vardı...

"Zeynep!"

Genç kadın, olduğu yerde irkilip girdiği o dipsiz kuyudan çıkarken gözlerinin önünde adamın dokunuşuyla birlikte gevşeyip sakinleşen yüz ifadesi vardı. İçten içe o anın Yaman'la kurmaya çalıştığı bu çarpık ilişkinin en can alıcı noktası olduğunu biliyor, bunu söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Bakışlarını kaldırdı ve parlayan gözlerle ona bakan kadına çevirdi.

Tahripkâr +18जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें