Derin yeşil gözlü//6

1.7K 211 105
                                    


Louis
Harry 4 saattie ortada yoktu. Liam,ben, Niall ve Zayn evde oturmuş bekliyorduk. Sinirlenip çekip gitmişti ve onu bulamayalım diye telefonunu kapatmış üstüne de Zayn'nin arabasını eve kadar bırakmıştı.

Liam elimi saçına götürüp konuştu, "Bravo sana Louis. Cidden bravo." dedi dalga geçer gibi. Onunla uğraşacak halim yoktu, sadece Harry'nin gelmesini istiyordum. Onunla konuşmak istiyordum ve her şeyi açıklığa kavuşturmak istiyordum.

Zayn saatlerdir Harry'e ulaşmaya çalışıyordu, ama hiçbir şekilde ulaşamıyordu. En sonunda aramayı kesti ve çaresizce beklemeye başladı. Yaklaşık 1 saat daha sessiz bir şekilde oturduk. Niall uyuyakalmıştı, Zayn telefonda takılıyordu, Liam ve ben sadece oturuyorduk. İkimizinde aklında düşünceler vardı.

Liam, Harry onu affetmeyecek diye korkuyordu.
Ben onun üzülmesinden korkuyordum. Düşüncelerimin içinde boğulurken birden kapının açıldığını duyduk. Zayn, Liam ve ben ayağa kalktık ve kapıya baktık. Harry içeriye girdi ve Liam anında onun yanına gidip "Harry? Neredeydin?" diye sordu gergin sesiyle.

"Hava almaya çıktım, saatin farkına varmamışım üzgünüm." dedi sakin sesiyle. Çok sakindi, bu bizi korkutuyordu. Çok daha büyük bir tepki bekliyorduk. Zayn arkadan, "Harry, bak lütfen konuşalım sana her şeyi açıklayacağız." dedi.

Harry önce bize uzun uzun baktı ve "Tamam, konuşalım." dedi. Zayn eliyle koltuğu gösterince Harry yanımdan geçti ve koltuğa oturdu.
Ben hiçbir şey diyemiyordum, ne diyebilirdim ki? Yaptığım şey tamamen saçmalıktı.

Liam sessizliği bozdu ve konuşmaya başladı,
"Niall, ben ve Zayn bugün arabadayken öğrendik. Bizimde yeni haberimiz oldu, o yüzden lütfen bize kızma." dedi. Kaşlarımı çattım, Bizim çocukların bunu öğrendiği aklıma yeni dank etmişti, hiç sorgulamamıştım nasıl öğrendiklerini.

Harry, "Kızmadım. Ben kimseye kızmadım, Louis'e de kızmadım." dedi. Hepimiz şok olmuş gözlerle Harry'e baktığımızda bunu fark etti ve gülümsedi.
"Ne bekliyordunuz, size kızmamı mı?" diye sordu.
Zayn çekingen bir şekilde "Aslında.. evet." dedi.

Harry başını 'Hayır' anlamında salladı ve"Kızmadım, sadece kendimi salak yerine konmuş gibi hissediyorum." dedi elleriyle oynarken.
Artık konuşmam gerektğini anlayınca kafamı ona çevirdim ve "Ben.. ben özür dilerim. Ben sanırım sadece hırs yapmıştım sana karşı. Cidden özür dilerim. Bir daha asla böyle bir durum olmayacak." dedim ona yalvaran gözlerle bakarken.

Gözlerini bana çevirdi, göz göze gelmiştik. Bakışları beni eritiyordu, karşısında eriyordum onun, o kadar savunmasızdım ona karşı. Birbirimize uzun uzun bakarken Liam ve Zayn yalnız kalmak istediğimizi anlamıştı ve Niall'ı uyandırıp bize, "Biz gidelim, ben bugün Zayn'de kalacağım." dedi.

Harry kafasını aşağı yukarı salladı ve "Tamamdır, görüşürüz." dedi. Zayn, Niall ve Liam sessiz bir şekilde evden çıktı ve kapıyı kapattı.

Tekrar Harry'e döndüm ve tam ağzımı açacakken Harry, "Hatırlıyorum." dedi. Kaşlarımı çattım ve "Neyi hatırlıyorsun?" diye sordum. Dudağını yaladı "Dün geceyi.. hatırlıyorum." dedi. Kaşlarımı kaldırdım ve "Nasıl hatırladın?" diye sordum. Bunu hatırlamasını istiyordum, çünkü.. özel bir andı.

Gülümsedi ve "Hiç unutmamıştım, sadece bunu gizli tutmak istedim. Sen bilsen bile kendim itiraf edemezdim." dedi çekingen bir şekilde. Utandığını fark edince gülümsedim ve "Ama itiraf ettin." dedim.
Alt dudağını ısırdı ve "Sanırım.. öyle oldu evet." dedi gözlerini benden kaçırarak.

Ona,"Ben tekrardan özür dilerim, yani.. sadece duygularını fark etmeni istedim." dedim. Amacım sadece buydu ve ulaştığım için mutluydum. Ulaşamasaydım bu oyun çöp olacaktı ve Harry'i boşu boşuna üzmüş olacaktım.

Başını salladı ve "Neyse, olan oldu.Umursamıyorum. Bence bu konuyuda burada kapatalım. Kendimi hazır hissetmiyorum." dedi.Ne demeye çalıştığını anlayınca gözümü kırptım ve "Bekleyebilirim." dedim ve ayağa kalktım.

Ben ayağa kalkınca o da kalktı ve gözlerimin içine uzun uzun baktı. İkimizde gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Sanki birbirimize bakmaya doyamıyor gibiydik. Ona doyamıyor gibiydim...

Dudaklarımı araladım ve konuştum,
"Bir oğlan tanırım,
Derin yeşil gözlü,
Gönlü güney denizlerinin dibi,
Kalbi ise yerinde.
Birine vermeye gidecek,
Bir gemi arar durur
Bulutlardan."

Buruk bir gülüş attı ve dudaklarını aralayıp konuştu,
"Bir şair tanırım,
Onunki içler acısı,
Kalbini asla vermemiş,
Çalmışlar,
Kalbi eski bir efsanede saklı..."

"Shakespeare... ne güzel söylemiş." dedim iç çekerek.
Başını salladı ve, "Evet, beni anlatıyor sanki." dedi.
Dudağımı yaladım ve sordum ona korkakça
"Kalbinde..." dedim, "...Eski bir efsane saklı mı hala?"

Bir süre bekledi, eski bir efsane mi saklıydı kalbinde? Ben yeni yeni bir şeyleri fark etmişken..
yeni yeni kabullenmeye başlarken olmak zorunda mıydı böyle bir şey? Yavaşca yaklaştı bana ve net sesiyle konuşmaya başladı,

'Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını,
yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı.' demiş Shakespeare... anlayana."

Selam aşklarım! Bu bölüm geçiş bölümü gibi bir şey oldu. Kısa ve öz... bu ara faxla yoğunum o yüzden kusura bakmayın. Diğer bölümler zaten biliyorsunuz daha uzun olacak.

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

I Wanna Be Yours || L.SWhere stories live. Discover now