ÖZEL/2

13.7K 687 89
                                    

Uzun zamandır yazmamış olduğun bir kurguyu tekrar yazmaya başlamak çok sevdiğiniz birinin uzun yoldan dönmesi gibi, buruk kocaman bir sevinç bırakıyor içinizde. Bugün ilk attığım özeli okuduğumda duygulanmadım desem yalan olur... Hepinizi çok ama çok özledim! Şimdi uzun bir zaman atlayacağız, ergen bir çocukla mutlu bir yuva okuyacağız. Hadi bakalım.

Bölüm şarkısı: Mor ve ötesi, cambaz

Bölüm şarkısı:  Mor ve ötesi, cambaz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Zaman, iki ucu sivri bir oktu sanki. Hayatımıza saplandığı andan itibaren zaman akıyordu. Durmuyordu, bocalamıyordu. Akmaktan vazgeçmiyordu. Günler, aylar, yıllar birbirini kovalıyor. Küçük kızım Asi Güneş artık lise son sınıftı! Kartal'la bazen öyle çok şaşırıyorduk ki, nasıl geçti gitti bunca sene diye düşünmeden edemiyorduk. Tabii ergenlik çağının başlamasıyla, babamızın pabucu biraz dama atıldı. Benim küçük kızım aşık olmuştu! Sınıf arkadaşına...
Her gün okuldan heyecanla gelip bana anlatıyordu. Annesi değil, arkadaşıydım. Benim annemle arkadaşlığım nasılsa onunda benimle öyleydi. Böyle olduğu için çok mutluydum.

İşten çıktığımda Asi'yi almak için arabama atladım. O sırada Kartal'ı aradım.

"Efendim hayatım?" diyerek telefonu açtı, günün hangi saati arasam telefonu yorgunda olsa enerjik, mutlu bir sesle açıyordu.

"Bebeğim, bugün erken çıktım. Asi'yi almaya gidiyorum, yemek falan yer eve geçeriz." dedim tane tane aynı zamanda önüme bakıyordum.

"Tamam hayatım, şirkete de uğrayın. Bugün geç çıkacağım. En azından göreyim sizi." dedi buruk bir ses tonuyla. Canımın en içi, bu ara çok yoğundular ekip olarak. Yetiştirmeleri gereken projeler birikmişti ve sabahlıyorlardı. Cumartesi, pazar olduğunda bizde şirkette oluyorduk, Kartal bizi çok özlüyordu. Odasının içinde bize yaptığı özel oda vardı... Ama hafta içi mümkün olmuyordu malum Asi'nin okulu...

"Tamam hayatım, mutlaka uğrayacağım. İşlerini biraz azalttığında annem yemeğe bekliyor." dedim neşeli ve itiraz kabul etmez bir sesle.

"Gideriz tabi, anneme her zaman vaktimiz var." dedi gülerek, "O zaman kolay gelsin sana hayatım ben Asi'yi arayacağım şimdi yaklaştım." dedikten sonra kapattık. Asi'yi aradığımda ikinci çalışta açtı. Sesi ağlamaklı geliyordu.

"Anne.." dedi titreyen sesiyle.

"Asi'm ne oldu bir tanem iyi misin? Sesin çok kötü geliyor? Ağlıyor musun sen?" dedim telaşla. Okulun önünde durdum ve arabadan indim. O sırada kenarda bekleyen Asi'yi gördüğümde telefonu kapatıp koşarak ona sarıldığımda ağlaması artmıştı.

"Anne.." dedi içini çeke çeke. Yüreğimin sızım sızım sızladığını hissettim. "Annecim." dedim yüzünü avuçlarım içerisine alıp.

"Ne oldu annem?" dedim göz yaşlarını silerek. Asi başını iki yana salladı.

"Eve gidelim lütfen.." dedi titreyen bir sesle. Hızla başımı sallayıp onu arabaya yürüttüm.

"Tamam ama evde anlatacaksın." dedim itiraz kabul etmez bir sesle. Benim kızımı kimse üzemezdi.

Arabaya bindiğimizde keyiflenmesi için şarkı açsamda camdan bakıp ağlıyordu sadece. Bu görüntü canımı çok yakmıştı. Canım ağlıyordu ve elimden hiç bir şey gelmiyordu.

"Annen kurban olsun sana." diyerek yükseldiğimde ufak bir tebessüm peydah oldu dudaklarında.

"Geldik aşkım." dedim arabadan inip onun kapısını açtım. "Hadi geç." dedim omzundan tutarak. Boyu benim boyuma yakındı. Benim kopyam gibiydi.

Eve girdiğimizde çantasını atıp, koltuğa attı kendini. Koşarak yanına oturdum. Kucağında topladığı ellerini avucumun içine aldım ve sıktım.

"Neler oldu bebeğim?" dedim içli bir sesle. İç çekip hıçkırdı.

"Sanırım beni sevmiyor.." dedi titreyen sesiyle. Duraksadım.

"Nasıl yani?" dedim sakince. O aptal çocuk yüzünden mi ağlamıştı benim prensesim?

"Sana en başından anlatmıştım, zor bir çocuktu. Bizden büyüktü. Saçma sapan atarlı tavırları vardı ama bana farklı davranıyordu... ya da ben öyle sanıyordum. Bugün bana davrandığı gibi başka bir kıza davrandı." dedi içli içli. Onu göğsüme çektim.

"O kadar çok şey yaşadık ki bir sene içinde anne, başına gelen her kötü olayda yanında oldum. Aşamadığı şeyleri aşmasını sağladım. Ne yapsa yanında oldum elinden tuttum, o gitti beni herkesleştirdi." dedi sinirle.

"Canımın içi, ne yaptı başka kıza?" diye sordum kısık bir sesle. Öfkeyle doğruldu.

"Güldü, konuştu, yanında oturdu." diye sıraladığında gülecektim neredeyse.

"Hayatım iletişim kurmayı tarif ediyorsun şu an." dedim gülmemek için kendimi tutarak.

"O kimseye gülmez! Konuşmaz! Yanında da sadece ben otururum!" dedi öfkeyle. Gözleri parıl parıl parlıyordu. Yüzünü avuçladım.

"Bu onun iletişim bilmediğini gösterir bir tanem. Seninle ilgili bir durum yok ortada. Önemli olan birine bakması, gülmesi, konuşması değil ki.. Önemli olan sana nasıl baktığı, nasıl güldüğü, nasıl konuştuğu. İletişim kurmak için insanlar birbiriyle jest ve mimik kullanıyorlar. O kullanmıyor olabilir ama sen ona kullanmayı öğrettiğinde başkalarına da öyle yapacağını bilmelisin. Ve bunun için üzülmemeli sevinmelisin. Birini hayata bağlamışsın, ona yol göstermişsin. O yolda senle yürümeyi tercih edip etmemek onun seçimi birtanem." dediğimde yavaş yavaş sakinleşiyordu. Ona her cümlemde daha da yaklaştığımı görüyordum.

"Benim canım kızım, kimse seni üzmemeli. Babanda zor bir insandı ama asla kaba değildi. Kime nasıl bakacağını ne söyleyeceğini biliyordu. Sen bu çocuğu seviyorsan seninle nasıl ilgilendiğine bakmalısın. Sonra da onunla konuşmalısın meleğim." dedim hafif tebessümle.

"Anlıyor musun?" diye eklediğimde, hızla başını sallayıp bana sıkıca sarıldı. "İyi ki annemsin, iyi ki! Sen olmasan, ne yapardım!" diyerek konuştu. "Tüm arkadaşlarımdan daha iyi tavsiye veriyorsun." dedi gülerek. Oh, keyfi yerine gelmişti...

"Ee anlat bakalım, Yamaç Bey sana nasıl davranıyor?" dediğimde koyu bir muhabbete başlamıştık, taa ki telefon çalana kadar gülüşmelerimiz bittiğinde telefonu açtım.

"Aşkım gelmiyor musunuz?" dedi Kartal alınmış bir sesle. Elimi başıma vurdum: "Ay unuttuk biz seni, dedikodu yapıyorduk!" dedi gülerek, Asi'de kahkaha attı. O sırada elinde çiçekle içeri Kartal'ın girmesiyle Asi: "Ooo, kral gelmiş!" diye bağırdı.

"Kraliçeye bir çiçek getirdim, malum unutuldum." dediğinde kalkıp koşarak ona sarıldım. Asi'de yanımıza geldiğinde üçümüz birbirimize sarıldık.

Sevgi, huzurdu.
**
Bölüm sonu!

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetinee

DÖVMECİ || TEXTİNGWhere stories live. Discover now