Büyük Bir Soygun

69 15 84
                                    

MINZY

Evin arka bahçesinde, rengarenk güllerin açıldığı yerde bir masa ve iki sandalye vardı. Kendimi sessizce oraya attım ve sandalyenin birine oturdum. Saat çok erkendi ve evde sadece Eun Ha vardı. Daesung'u o günden sonra sadece akşam yemeğinde görmüştüm ve kendimi yalnız hissediyordum. Eun Ha ile konuşmayı denedim ama beni sevmediği çok belliydi. Bende sessizce iyileşmeye karar verdim.

"Günaydın" dediğinde arkami döndüm. Daesung üzerinde pijamalarıyla arka bahçeye girmişti.

"Günaydın." Dedim sessizce gelip karşımdaki sandalyeye oturdu. "Bugün iş yok mu ?"

"Hayır. İzinliyim." Dedi ve Eun Ha arka bahçeye çıktı. Bize iki bardak kahve getirip geri döndü.

"Kahve içersin diye düşündüm. İzinli günümde burada oturup dinlenmeyi seviyorum" dediğinde kafa salladım. Kahve sevmezdim. Benim için fazla acıydı. Bom ve Chaerin kahve severdi, Dara ise alkol. Acı şeyleri sevmiyordum. Yine de bunu ona söylemek yerine bir yudum aldım.

"Ayağın nasıl ?"

"Aslında iyi. İlaç işe yarıyor ve sadece çok ayakta kaldığımda ağrıyor. Sanırım..bir iki güne gidebilirim" dediğimde sessizlik oldu. Bir şey demek için ağzını açtı ama sonra vazgeçip kahvesini içti.

"Sana bir şey soracağım. Şimdi askersin ya hiç bu aralar değişik bir şeyler duydun mu ?"

"Ne gibi ?" Dedi kaslarını çatıp. Omuz silktim. Umursamaz gözük Minzy!

"Mesela değişik olaylar, hırsızlıklar. Ne bileyim işte! Herhangi bir şey. İlginç bir hikaye"

"Burası askeri bir şehir yani pek suç olmuyor. Icewort'ta garip tipler var" dediğinde aklıma Bom geldi. O Icewort'taydı. Acaba iyi miydi ?

"Ne gibi garip tipler ?" Dedim gerginlikle. İlgisiz gözüküyordu bu konuya. "İnsanların organlarını çalıyorlar, değişik gruplar var. Orada fakirlik üst seviyede cidden. Çocukların bile buna alışması çok korkutucu"

"Ne ? Ama bu berbat bir şey. Ülke'nin kralı neden sadece oturuyor? " dedim sinirle. Dae kahvesini bıraktı ve direk bana baktı.

"Kral ? Icewort'un kralı yok. Buranında, Rastar'ın da. Başta kral yada biri olsa her şey daha düzenli olurdu" dediğinde kaşlarım çatıldı. Hayır buraların kralı vardı. Her yerin kralı vardı. Ostra hariç.

"Saçmalama. Sadece Ostra'nın Kra-"

"Ostra gayet iyi durumda! En azından onları koruyan, düzeni kural birileri var" dedi. Sesi gergin çıkıyordu.

"Ama Daesung. O zaman siz kime çalışıyorsunuz ? Askerler nereye bağlı ?" Dediğimde arkasına yaslandı. Bunlar mantıksızdı. Tüm ülkelerde askerler kraliyet ailesine bağlı olurdu. Burada asker varsa onlarda kraliyete bağlı olmalıydı.

"Askerleri askeriye alır. Biz düzen kuruyoruz, güvenlik sağlıyoruz en azından ama Icewort o düzeni kuramadı.  Zungar ve Rastar ise para ile asker tutuyor" dediğinde kafa salladım ama anlamamıştım.

"Askeriye kime bağlı peki ? Sonuçta askerler para veriliyor dimi ? Askeri veriyor. Bu parayı nereden geliyor ?" Dedim ve bardaktan bir yudum. Kahvenin acısıyla yüzümü buruşturdum.

"Para halktan alınıyor. Biz onları koruyoruz, onlarda her yıl belli bir miktar askeriyeye veriyor. Dışarı çıkmak ister misin ? Kahveyi pek sevmedin sanırım. Başka bir şey içmeye gidelim" dediğinde bardağı bıraktım.

"Ne ?"

"Sürpriz olsun. Ben üzerimi değiştireyim. Beni bekle ve çıkalım beraber. Sen zaten güzel gözüküyorsun" dedi ve koşarak eve girdi. İltifat mı etti ? Ah şey..bekleyim bari. Beş dakika sürmeden aşağı indi. Beraber evden çıktık.

SKYDRAGONWhere stories live. Discover now