Ejderin Kalbi

56 16 115
                                    

"Bu o" dedi Jiyong. Sonra bir kahkaha attı. Ben ise herhangi bir şey diyemeyecek kadar şok halindeydim. O bizden elli metre yukarısındaydı. O kadar güzeldi ki şaşkınlıkla kalmıştım. Büyük kanatlarını her çırptığında bir rüzgar saçlarımı savuruyordu. 

"Onu nasıl haklayacağız ?" dedi Dara. Panikle ona döndüm. Ona zarar veremezlerdi dimi ? O gerçekti ve efsanevi bir yaratıktı. 

"Bir rüzgar çıkarabilirsin, fırtına. Onu aşağı indirecek herhangi bir şey yaparsan gerisini biz hallederiz" dedi Seunghyun. Dara kafa salladı. Ellerini kaldırdı. 

"Hayır" dedim panikle. Hepsi bana döndü. 

"Hayır ona bir şey yapamayız. Şuna baksanıza, b-bu caniyce"

"Chaerin biliyorum ama başka çaremiz yok" dedi Jiyong. Biliyordum. Biliyordum ama ona zarar vermek istemiyordum. Bu kadar büyüleyici bir şeye zarar vermek beni üzüyordu. 

"Bence buna o kadar versin" dedi Hyorin. Ona baktım. Bakışları benden ejderhaya kaydı. Bir şeyler biliyordu. Tüm bu olanları biliyordu ama neden bir şey demiyordu ?

"Sen" dedim ama o gürültü tekrar koptu. Kafamı direk yukarı kaldırdım. Ejderha kendi etrafında bir ker döndü ve kafasını yukarı kaldırdı. Nefes alış sesi yaylada yankılandı ve ağzını açtı. Yukarıya doğru bir nefes verdiğinde ağzından çıkan ateş gökyüzünü aydınlattı. Ateş.

"Jiyong" dedim ejderha kafasını bize doğru çevirdi. Bir kaç adım atıp diğerlerini geçtim. 

"Chaerin gitme" dedi bana doğru geldiğini biliyordum. 

"Gelme. Bana bir şey yapamaz" dedim ama sana yapar. O ateşti, ben ateştim. Beni yakamazdı. Jiyong'a döndüm. Durmamıştı. Bana doğru geldi ve elimi tuttu. 

"Bırak onu Jiyong. Onlar karar versin" dedi Hyorin. Jiyong Hyorin'e baktı ve yavaşça kafa sallarken elimi bıraktı. Elimi tutmasına ne kadar ihtiyacım olduğunu o an anladım. Önüme dönüp ilerlemeye başladım. Ejderha gözleriyle beni takip ediyordu. Bizimkilerden mümkün olduğu kadar ayrıldığımda ejderha yine ateşler saçtı etrafına. Korkmuyordum. Ondan cidden korkmuyordum. Bu tuhat geliyordu, korkmam gerekiyormuş gibiydi. Kim karşısında böyle bir ejderha olunca korkmazdı ki  ? Ama içinden bir his bana zarar vermeyeceğini biliyordu. Ejderha yavaşça alçaldı. Bana doğru gelirken nefesimi tuttum. 

"Bu saçmalık. Ona zarar verecek" diye bağırdı Jiyong. Panikle ona baktığımda bana geliyordu. Ejderhaya döndüm. Ejderha ona bakıyordu ve burunlarından ateşler çıktı. 

"Dur Jiyong. Bence senin oraya gitmeni istemiyor" dedi Bom. Jiyong durur durmaz ejderha bana döndü. Yavaşça kanatlarını çırptı ve ayakları tam önümde yere değdi. Kuyruğunu benim etrafımda doladı. 

"Bana zarar verme" dedim burnundan verdiği nefes yüzüme çarptı ve saçlarımı geriye doğru savurdu. Gülümsedim. 

"Sana istemediğin hiç bir şey yapmayacağım. Sana zarar vermeyeceğim" dediğimde etrafımda bir tur attı. Elimi kaldırdım ve ortasında çıkan alevleri gösterdim ona.

"Senin gibiyim." dediğimde durdu ve bana baktı. Bir anda kafasını eğdi. Titreyen elimdeki ateş sönerken diğer elimi yavaşça kaldırdım ve yanağına doğru koydum. Gri derisi sertti ama sıcacıktı. Onu o kadar sevmiştim ki biraz daha yaklaştım. Derin bir nefes daha aldığında olan rüzgarla bu sefer kahkaha attım. Çok güçlüydü ve çok büyük. Burnunu kafama sürttüğünde daha çok kafamı itmiş gibiydi. Gülerek kafamı burnuna yasladım. 

"Özür dilerim. Başka yolumuz yoktu. Senin için geldik" dedim omzuma değen şeyle kafamı kaldırdım. Kuyruğunun ucuyla omzuma dokunmuştu. Bir anda kuyruğunu karnıma götürdü. Gıdıklanırken kahkaha attım. Ne yani benimle oyun mu oynuyordu ? Kahkahalarım vadide yankılandı. 

SKYDRAGONWhere stories live. Discover now