İntikamın Değeri

54 18 124
                                    


"Bu da neydi ?" dedim sinirle. Ne yapmaya çalışıyordu ? Kendini öldürmek gibi bir saçmalığı yapamazdı. 

"Ne gördün ?"

"Bu ağaç..ne bu ?" dedim altın rengindeki ağacı işaret ettiğimde dokunmamaya özen gösterdim. Bir daha o sahneleri yaşayamazdım. Bunu kaldırmazdı bünyem. 

"O geleceği gösteri-"

"Yani kendi kalbini mi kullanacaksın ?" diye bağırdığımda gözlerini sinirle kapattı. Şuan sinirlenmeye hakkı yoktu. Bir kaç saniye sonra açtığında bana doğru adımladı. 

"Bak o sadece bir ihtimal. Eğer plan olmazsa buna mecburuz"

"Ne demek mecburuz ? Yapmazsın olur biter."

"O güç olmadan azizleri nasıl yeneceğiz ? Kocaman bir orduları var Chaerin!" dediğinde sinirle parmaklarımı saçıma geçirdim. 

" Azizler istediğini yapmaya devam etsin. Senin ölmen gerekmiyor. Ya bırak her şeyi. O kadar mı önemli ? Öleceksin diyorum sana öleceksin" dedim sinirle. Saçmalıyordu. Onun ölmesi mi beni bu kadar panikletiyordu yoksa bu planın saçmalığı mı bilmiyordum ama ölmesine gerek yoktu. 

"Yapamam"

"Yapabilirsin" diye ısrar ettim. Kafasını iki yana salladı. 

"Her şeyi bırakıp gitmek bu kadar zor olamaz Jiyong. Her şeyi halledebiliriz. Bırakıp gidelim sadece. Bende seninle gelirim. Za-zaten azizler hakkında öğrendiklerimden sonra oraya dönemem"

"Benimle gelmezsin"

"Hayır gelirim" dedim ama derken bile emin değildim. Beni Ostra'ya bağlayan çok şey vardı. 

"Kızlar var ve şu elçileriniz. Hadi ama Chaerin onları benden daha fazla sevdiğini, önemsediğini biliyorum" dedi. Onu önemsediğimi söylemek istedim. Onu herkesten çok önemsediğimi biliyordum ama bu hissi yok ettim. Onu değil, kızları önemsemeliydim. Bu yanlış olmalıydı ama çok doğru geliyordu.

"Sorun yok. Seninle geleceğim diye onlarla irtibatımı kesmek zorunda değilim Jiyong."

"Dayanamayacaksın. Ayrıca bunu istemiyorum. Hayır, seninle bir yere gitme fikri dünyanın en güzel fikri. Bu o zamanda öyleydi, şimdi de ama bu yaptıklarını yanına bırakamam. Bana, sana ve onlarca kişiye zarar verdiler vermeye de devam edecekler"

"Etsinler!" diye bağırdım. Onu ölüme yollamayacaktım. 

"Kimse zarar verirlerse versinler. Sen ve ben Jiyong. İkimiz uzaklaşalım. Bize zarar veremezler. Kızlar kendini zaten korur. Azizler ne kızlara ne bana zarar verebilir. " dedim ama bencillikti bu.  Bencillik olduğunun farkındaydım. Kızlar olsa bunu demezlerdi ama ben bencillik yapmak istiyordum. Artık herkesi düşünmek zor geliyordu. 

"Diğer insanlar ? Ostra ?"

"Sen öleceksin" dedim. Benim için önemli olan buydu. O ölecekti hem de başkalarını korumak için.

"Öleyim. Ben bunu sorun etmiyorum"

"Ben ediyorum ama"

"Etme o zaman! Seunghyun geri kalanını halleder. Ölsem bile onlardan intikam alır." diye bağırdı. Oda yorulmuştu biliyordum ama onu kaybetmek istemiyordum. 

"Bencillik yapıyorsun"

"Ah bunu sen mi diyorsun ?" dedi alayla suratıma bakarken. Sinirlerim tepeme çıkmıştı. Bende bencillik yapıyordum farkındaydım ama arada fark vardı. 

"Ben sevdiğim insanları düşünüyorum! Kızları v-ve seni düşünüyorum. Ah bütün Ostra'yı düşünemediğim için kusura bakma. Önce bir kendine dön. Öleceksin ve beni düşünmüyorsun bile. Benim ölümümden sonra neler yaşadın ama kendin ölünce benim neler yaşayacağımı düşünemiyorsun bile!"

SKYDRAGONWhere stories live. Discover now