earth in rotation²

1.9K 225 429
                                    

Jimin'in göründüğü kadar yalnız olmadığını fark etti Jeongguk.

Arkadaşları vardı, fazlasıyla. Vegan büfesinde yalnız başına yemek yese de, akşamları ya da hafta sonları farklı insanlarla buluşup içmeye gidiyordu. Onun hakkında öğrendiği bir şey daha vardı. Jimin alkolü seviyordu. Dışarı çıktığında iki kadehten fazla içmezdi, küçük elleriyle kavradığı bardağı kontrollü bitirirdi. Mesleğinden dolayı akşamdan kalma olmak istemediğinden olabilirdi. Belki de çabuk sarhoş oluyordu.

Jimin, Jeongguk'un hayatı olmuştu.

Her sabah erkenden kalkıyor ve Jimin'in apartmanının önünde, uyumaktan şişmiş yanaklar ve dudakların apartmandan çıkmasını bekliyordu. Aynı şekilde işe gidişini ve eve dönüşünü de izliyordu, eğer dışarı çıktığı bir akşam olursa geceye kadar uzardı takip etme mesaisi.

Jeongguk'un yapacağı başka hiçbir işi yoktu, olsa da zamanını böyle geçirmeyi tercih ederdi. Jimin büyüleyiciydi — yalandan bir kendi kendine yettiği düşüncesi, aynı zamanda av zamanında küçük bir geyiğin çaresizliğine sahipti. Jimin bu haline göğüs geriyor, güçlü ve şu an olduğu yerden mutluymuş gibi davranıyordu. Ama öyle değildi. Bunu sezebiliyordu Jeongguk. Sonuçta her dakika gözleri önündeydi. Yalnız kaldığı an omuzlarının düştüğünü, ve dik duruşunun çöktüğüne bizzat şahit oluyordu.

Yalnız kalmaktan kesinlikle nefret ediyordu Jimin. Bir bakıma haykırıyordu bu halleri — fiziksel temas ve bir partner için çırpınıyordu. Jeongguk'u en cazip eden yönü de buydu, taktığı maskesiydi. İş çıkışlarında arkadaş grubundan ayrılırken gözlerinin arkada kalışı, yalnız bırakılmaktan rahatsız olup evine giden yolda daha da küçülmesi, birinin ilgisini üstüne aldığında yüzünde çiçekler açması, omuzuna bir kol atıldığında ya da sıcak bir kucaklaşmaya çekildiğinde adeta parlaması gözle okunur hale getiriyordu gerçek duygularını.

Kolay kırılacağını biliyordu. İpince bir iple tutuluyordu düşmekten. Jeongguk omuzlarındaki yükten kurtarır; istediği kadar dokunurdu ona. Asla yalnız kalmazdı — kırılgan ve tehlikeye açık olmazdı.

Yalnızca Jimin'in apartmanına ulaşıp uykuya daldığından emin olduğunda Taehyung ve diğerleri ile buluşabiliyordu. Uyumadan önce ışıkları kapatıp, temiz hava için camını açmasına kadar izlerdi.

İnce bir tişört, pastel renklerde ve tatlı desenlerle süslenmiş ipek bir şortla uyuyordu Jimin. Nasıl hissettireceklerini düşündü Jeongguk, boyalı parmaklarını porselen teninde gezdirirken, parmak uçları ve elini saran yumuşaklığını düşündü. Vücudu kolay mı iz tutardı? Nasıl koktuğunu merak ediyordu. Fakat deneyip öğrenmeye çalışmayacaktı, zamanı geldiğinde bizzat diliyle tadacaktı onu.

Ara sıra dans öğretmenliği de yapıyor, özel ders teklifleri veriyordu Jimin. Çoğu zaman Jeongguk'un oturduğu mahallede, pahalı olduğunu bağıran evlerde kaybolurdu tatlı küçük spor çantasıyla. İşleri bittiğinde kapıya kadar eşlik edilirdi küçük olana, öğrencilerinin çoğu ona hoşlantı besleyen genç kızlar olurdu. Neden dansa bu kadar ilgili olduklarını açıklıyordu bu da.

Bütün rutininden haberdardı Jeongguk. Jimin'in birkaç arkadaşını dahi tanıyordu, nerede ve kiminle takıldığını izlemekten tanıdık sima olmuşlardı. Bir gün iş çıkışında, Seohyun ile sohbet ettiklerini görmek sinirlendirmişti onu. Eski sevgilisi küçük olanın omuzlarına kolunu attığında, zamanında o ellere kendisinin dokunduğunu hatırlıyordu. Şimdi Jimin'e dokunuyorlardı.

Şu an, iki arkadaşıyla birlikte restorana giren Jimin'i izliyordu Jeongguk. En çok buluştuğu ikiliydi — biri uzun ve dik duruşlu, varlıklı olduğunu belli eden bir havası vardı. İyi görünen fiziği ve fazlaca göze çarpmayan ama ünlü markalardan olan kıyafetleri vardı. Jeongguk biliyordu, bütün dolabı onlarla doluydu. Diğer arkadaşının ise kıvırcık kahve saçları, sürekli gülümseyen yüzü ve renkli kıyafetleri daha ulaşılabilir bir tip olduğu izlenimini veriyordu.

kamikazeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin