ascension

2.4K 196 362
                                    

Seninle olmak, kendimi kaybetmekten farksız.

Hayattaki tatmin edici olayların sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi Jeongguk'a göre. Simetrinin herkese lanse edilen zevkini göremiyor, veya artistik buz patencileri ayakları altındaki buza mükemmel bir daire çizdiklerinde haz almıyordu. Fakat insanları hazırlıksız yakalayınca ya da yapacaklarını tahmin ettiği davranışları sergilediklerinde, vücuduna yayılan memnuniyet tarif edilemezdi.

Aynı Hoseok gibi, Jimin'in acıktırıcı siması yerine bir yabancıyı görmesiyle endişesi ve şaşkınlığı kolaylıkla okunabilmişti gözlerinden.

"Jimin evde mi?" Diye sordu, gözleri şüpheyle kısılmıştı.

Sorabileceği en aptalca soruyu sormuştu. Tam anlamıyla bir geri zekalıydı. Tabi ki, evdeydi. Jeongguk'un burada bulunmasının ve seks kokmasının başka bir açıklaması olabilir miydi?

"Uyuyor. Sen kimsin?" İlgisizce, onu ilk görüşüymüş gibi sordu Jeongguk.

Aldığı soruya adeta gücenmişti Hoseok, tek kaşını kaldırdı.

"En yakın arkadaşıyım."

Anladığını belli eden herhangi bir ifade göstermedi sözlerine karşı, Hoseok'a hala burada olmaması gerekiyormuş gibi bakıyordu. Doğruydu, olmamalıydı.

"Ah, anladım. Jimin mi davet etti?" Diye sordu Jeongguk.

Jimin çağırmadığını söylemişti, yine de yalan söylemediğinden emin olması gerekiyordu. Sahtekarlığa tahammül edemezdi.

"Davete gerek yok," düz bir sesle cevapladı karşısındaki. "Geceyi yalnız geçireceğini söylemişti. Ben de arkadaşlık ederim diye düşündüm."

"Anlıyorum," dedi Jeongguk.

Doğruyu söylediği için öpücük verecekti Jimin'e. En başından ona güvenmeliydi — sadakatsiz olmayacağını bilmeliydi. Jimin şakacı bir tipti, sonuçta, zararsız küçük bir yalan söyleyip kıskandırmanın sevimli olabileceğini düşünmüştü — sonuçlarını tahmin etmeden. Yine de, aldığı tedbirler gerekliydi. İstenmeyen herhangi bir durumun yaşanmayacağından emin olmalıydı. Disiplin insanın kökünden başlardı.

"Erkek arkadaş sensin, değil mi?" Diye sordu Hoseok, az önceki tonunu koruyarak. Jeongguk kapının ortasında duruyor, karşısındakinin içeri girmesini engelliyordu.

"Evet. Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" Hoseok'un gözlerine ulaşmayan bir gülümsemeyle sordu Jeongguk, fakat aksine diğeri bunu fark etmiş, çenesini kasmıştı.

"Seninle işim yok. Jimin'in en yakın arkadaşıyım ve onu görmek istiyorum." Sesindeki öfke açıkça belli oluyordu, kulaklarına ulaşan ve buralı olmadığını belli eden bir aksanı vardı. Saklamaya çalıştığı açıkça belliydi, sadece stresli olduğunda anlaşılabiliyordu.

Jeongguk fazla keyifliydi. "İnsanların erkek arkadaşları evlerinde yalnızken hep böyle ziyaret mi edersin?"

Gözleri büyüdü Hoseok'un, karşısındakinin ağzından çıkanlarla afallamıştı. "Kim olduğunu sanıyorsun bilmiyorum ama—"

"Jeongguk?" Jimin'in sesi ikisini de susturdu. Jeongguk kafasını çevirdi, çıplak olma olasılığına karşı kapı ağzında durdu ve Hoseok'un görüşüne girmesini engelledi. Değildi, gri eşofman ve şüphe çekecek kadar Jeongguk'un tişörtüne benzer bir üst giyiyordu.

Jeongguk'un bakışları sertleşti, Jimin uyandığı için sinirlenmişti. Dinlenmeye ihtiyacı vardı. Hepsi onun suçuydu — Hoseok yüzünden bölünmüştü tatlı rüyaları.

kamikazeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin