12) İM, GEÇMİŞTEN GELECEĞE ➿

56 3 1
                                    

- KEYİFLİ OKUMALAR -

Tozlu bir raftır geçmiş

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tozlu bir raftır geçmiş. Silersin, tertemiz yaparsın lakin belirli bir sürenin sonunda tekrar toz kaplar. Ne kadar uğraşırsan uğraş ne eski hâline gelebilir ne de seni rahat bırakabilir. Yapışır senin sol tarafına. Gitmez. Gidecek yer bulamaz senden başka. Unutmak istersin ama izin vermez. Tekrar, tekrar ve tekrar hatırlatır sana kendisini. "Buradayım!" diye bangır bangır bağırır, kulaklarının zarını patlatmak istercesine. Ve sen de hiçbir zaman unutmaz, unutmak istesen bile unutamazsın geçmişini.

Geçmiş, tekerrür etmek için an kollar. O an geldiğinde ise kendini yineler. İşte o an sen, sadece izlersin olan bitenleri. Çünkü yapacak başka hiçbir şeyin yoktur. Gözlerin izler, kulakların duyar belki... Belki bedenin zangır zangır titrer olan her bir şey karşısında yaşadığın şaşkınlık dolayısıyla.

- Yıl 1984 -

Genç kadın, bir yandan türkü söylüyor bir yandan da uzun siyah saçlarını özenle örüyordu. Bu hayatta en sevdiği an, bu andı. Kendisiyle başbaşa kaldığı, hiç kimsenin ona dokunmadığı an. Kimsenin ondan ne bir iş ne de başka bir şey beklemediği an. Kara irislerini göz kapakları ardına sakladı. Derin iki nefes çekti. Akşamın ayazı yüzüne çarptı açık olan tahta pervazlı camından.

Bir ıslık duydu genç kadın. Yüzünde ıslığın sahibini tanıdığının emaresi olan bir gülümseme belirdi. Gelmişti işte gönlünün efendisi, gözünün feri. Hızla bağladı saçını ve uzattı kafasını pencereden. Yolun karşısında sevdiği adamı görünce yüzündeki tebessüm daha çok genişledi, kalbinin daha hızlı attığını fark etti. Hazırlamış olduğu yer yatağının üzerindeki hırkasını aldı eline ve hızla giydi üzerine. Yavaş ama temkinli adımlarla odadan çıktı ve dış kapıyı açarak dışarıya attı adımını. Önce sert esen rüzgar yüzüne çarptı, derin bir nefes aldı. Toprak zemini arşınlayarak ardına bile bakmadan gitti sevdiğinin yanına.

Hataydı biliyordu. Onunla olması, onunla kurduğu hayaller koca bir hataydı, yanılgıydı. Ama insan gönlüne söz geçirebilir miydi? Gönlüne onu sev, bunu sevme diyebilir miydi? Diyemezdi, bunu yaşayarak anlamıştı o. Kaç gündüz abisinden, babasından dayak yemişti ve kaç gece yediği dayaklardan dolayı hırıltılı nefesler alarak ve ağlayarak uyumuştu? Bunları saymayı belirli bir zaman sonra bırakmıştı. Çünkü o, ne sevdasından vazgeçebiliyordu ne de ailesi vazgeçemediği sevdası yüzünden onu dövmekten vazgeçiyordu!

Sarıldı sevdiği adama sanki bir daha hiç görmeyecekmiş gibi ya da... Ya da bir daha sevdiği adam ona sarılamayacakmış gibi. Çünkü biliyordu, insan vazgeçemediği her şeyin bedelini er ya da geç öderdi.

Genç kadın sevdiği adamın göğsünden ayırdı başını. Kara irislerinde dolup da taşan sevda ile baktı adamın koyu mavi irislerine.

"Gönlümün güzelliği, gözlerinde sevdasını gördüğüm hatunum," sağ elini kadının yanağına koydu ve "söyle hele bana, nedir yüreğindeki gizin sebebi?" diye sorduğunda genç kadın titrek bir nefes verdi.

TARDUWhere stories live. Discover now