1: Küçük

4.1K 181 64
                                    

Merhabalar

İlk kez fic yazıyorum bu yüzden hatam varsa şimdiden özür dilerim.

Keyifli okumalar.

Kendimi günlerdir berbat hissediyordum. Üst üste gelen sınavlar, projeler, ödevler hepsi bir taraftan bunaltıyordu ve kendimi hiç olmadığım kadar yorgun hissediyordum. Bu berbat hissettiğim günlerde bana iyi gelen tek şey onun güzel yüzünü görebilmekti. Ah.. Min Yoongi güzel sevdiğim benim. Onu öyle çok seviyordum ki onsuz bir hayat düşünemiyordum.

Onu hep uzaktan uzağa izlemeyi tercih ediyordum. Yanına gidip tanışacak cesareti bir türlü kendimde bulamıyordum. Benim bir üst sınıfımdı ve onu görmek için sürekli yukarıdaki tuvalete çıkardım belki bir umut görürüm diye. Görürdüm de. Ya sınıfının karşısındaki camda oturup dışarıyı seyrederdi ya da yerde otururdu. Çok aykırı bir yapısı vardı, şimdiye kadar tanıdığım kimseye benzemiyordu. Belki de bu yüzden ona fena halde tutulmuştum.

Okulda kaçamak bir şekilde izlediğim yetmezmiş gibi bir de evine kadar takip ederdim onu bazı günler. Evine giden yoldaki pastaneye uğrar ve en sevdiği donutlardan alırdı, köşeyi dönerken karşısına çıkan kediyi her seferinde kucağına alır ve severdi, ne zaman sokakta oynayan çocukları görse onlara katılır onlarla çocuk olurdu. Bunları uzaktan da olsa izlemek onun hayatıyla ilgili bir şeyler öğrenmek bana yetiyor ve artıyordu. Daha fazlasını istiyordum elbette ama buna cesaretim yoktu işte. Kafamda binbir çeşit senaryo kuruyordum onunla tanışmak için. Hepsini aynanın karşısında deniyordum ama onu gördüğüm anda bunların hepsi uçup gidiyordu. Beni fark etmesini öyle çok istiyordum ki ama etmiyordu işte.

Bu hislerimi kimseye anlatamıyordum. Benimle her şeyini paylaşan en yakın arkadaşım Taehyung'a bile anlatamıyordum bunları.

Taehyung beraber büyüdüğüm ve canımdan çok sevdiğim dostum... Her zaman benimleydi, her anımda yanımdaydı ve olmaya da devam ediyordu. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa ne zaman kendimi kötü hissetsem konuşacak birisine ihtiyacım olsa o orada oluyordu.
Taehyung bana karşı her zaman dürüst olmuştu. Tıpkı Jungkook'tan hoşlanmaya başladığını ilk bana söylediğinde olduğu gibi. Benden hiçbir şeyini saklamazdı dostum. Ama ben öyle değildim. Bu beni çok üzüyordu ama Yoongi'ye olan hislerimi onunla bile paylaşamıyordum. Ama zamanı geldiğinde ve kendimi hazır hissettiğimde bütün her şeyiyle anlatacaktım ona.

***

Alarm çalmaya başladığında telefonu hızla alıp kapatmış ve biraz daha uyumayı istemiştim.
Gözlerimi açıp saate baktığımda 8.30 olduğunu görmüştüm. Telaşla kalktım ve hemen banyoya koştum. Gözlerim şişmiş saçlarım dağılmış bir haldeydim. Hemen hazırlanıp çıkmam gerekiyordu. İlk ders yapmam gereken çok önemli bir sunum vardı ve buna geç kalamazdım.

Hemen yataktan fırladım ve banyoya koştum, yüzümü yıkadım, saçlarımı geriye doğru hızlıca taradım ve diş fırçamı ağzıma alıp odama geri geldim. Bir yandan dişimi fırçalıyor bir yandan okul üniformalarımı giymeye çalışıyordum. Sonunda giyindiğimde tekrar banyoya koşup ağzımı suyla çalkaladım ve saçıma son dokunuşları yapıp tamamen hazır hale gelmiştim.
Saat hızla ilerliyordu ve benim acele etmem gerekiyordu. Kitaplarımı hızla çantama atıp telefonumu da dağınık yatağımın içinden bulduktan sonra çıkmaya hazırdım.

Çantamı sırtıma atıp koşarak merdivenlerden inmeye başladım. O sırada mutfaktan ev arkadaşım Hoseok'un sesini duydum. "Kahvaltı hazır Jimin, seni bekliyorum" demişti sakin bir ses tonuyla. "Yetişmem gereken bir sunumum var Hoseok, bugünlük beni affet. Başka zaman birlikte kahvaltı yaparız olur mu?" dedim hızlı hızlı konuşarak. "Ne duruyorsun öyleyse, koşşş" diye bağırmıştı. Cevap bile veremeden koşarak çıkmıştım evden. Hava çok soğuk değildi ama ben incecik bir hırkayla çıktığım için üşümüştüm tabii.
Ne kadar koştum hatırlamıyorum ama okula vardığımda nefes nefese kalmıştım. Alnımdan boncuk boncuk terler dökülüyordu. Saate baktığımda 8.55'i gördüğümde derin bir "Oh" çekmiştim. Geç kalmamıştım.

Arkamdan gelen sesle birlikte döndüğümde Taehyung'u görmüştüm. Benim aksime gayet sakin bir şekilde yürüyordu ve hiç acelesi yoktu. "Günaydın Jimin" demişti gülerek. "Günaydın Taehyung" dedim nefes nefese. "Yine alarmı erteledin ve geç uyandın değil mi dostum?" demişti alaycı bir tavırla. Kaşlarımı çatarak ona bakmıştım ve "Sunuma yetişmem gerekiyor, sonra görüşürüz" diyip hızlıca önüme dönmüştüm. Keşke dönmeseydim. Dönmemle birlikte elinde kahveyle bu tarafa doğru gelen Yoongi'ye çarpmam bir olmuştu.
Üstümüze dökülen kaynar kahveyle birlikte ikimiz de acıyla bağırmıştık. Benim üzerime de dökülmüştü ama neredeyse hepsi Yoongi'nin üzerindeydi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ellerim titreyerek çantamdan peçete çıkarttım ve gömleğini silmeye başladım. Bir yandan da "Çok özür dilerim, özür dilerim. Canın acıyor mu?" diye sayıklıyordum. Ama o gıkını çıkarmamıştı. Tek bir kelime dahi etmemişti. Kendimi yerin dibinde hissetmiştim o an.

Onunla tanışmayı hiç böyle hayal etmemiştim. Bu kafamda kurduğum senaryolar arasında yoktu.

Her ne kadar temizlemeye çalışsam da kahve lekesi çıkmayacaktı ve ben sunuma yetişmeliydim. Yüzümü kaldırıp da ona baktığımda nefesim kesilecekmiş gibi olmuştum. Kahretsin, çok güzeldi.

Dudaklarım titreyerek "Tekrardan çok özür dilerim şimdi gitmem gerekiyor. İyi günler. " diyebilmiştim sadece ve onu ardımda bırakarak hızla ilerlemiştim.

Arkamdan duyduğum tek bir cümle ayaklarımın titremesine sebep olmuştu:

"Önemli değil küçük."

Bölümün sonu.

Umarım beğenmişsinizdir.

Yorumlarınız benim için önemli, paylaşırsanız sevinirim.
💜

Min Yoongi

Park Jimin

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Park Jimin

Park Jimin

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
little darling | yoonmin Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora