12: Onu kaybetmek istemiyordum

1K 95 37
                                    

Merhabalar

Umarım herkes iyidir.

Keyifli Okumalar.

Okul çıkışında Jungkook'a alışverişe gitmek için söz vermiştim. Akşamki buluşması için giyecek hiçbir şeyinin olmadığını söylüyordu. Ben de kabul etmiştim. Son ders de nihayet bittiğinde hazırlanıp okuldan çıkmıştık.

Bahçeye indiğimizde okulun önünde yine sabahki arabayı görmüştüm. Sonunda herkesin konuştuğu o yakışıklı adamı görmüştü gözlerim. Arabasına yaslanmış ve kollarını bağlamış bir şekilde bekliyordu. İtiraf etmeliyim ki dedikleri kadar vardı. Uzun boyu, kaslı vücudu, geniş omuzları, havalı siyah saçları ve yakışıklı yüzüyle bu adam oldukça iyi görünüyordu. Ben onu incelemeye devam ederken elini havaya kaldırmış ve el sallamıştı. Arkamı döndüğümde Yoongi'yi görmüştüm. Yanımızdan geçerken bize iyi günler diledikten sonra arabaya doğru ilerlemişti. Yanına vardığı yakışıklı adam onu kollarının arasına alıp sarmalamış ve saçlarını kurcalamıştı.

Bunlar benim görmek isteyeceğim en son şeylerdi. Sevdiğim adamı bir başkasıyla beraber görmek, bir başkasının ona böyle sarılmasını görmek beni mahvetmişti. Gözlerimin dolmasını ve ellerimin terlemesini engelleyememiştim. Sabah pek ihtimal vermemiştim hayatında birisinin olmasına ama şu an gördüklerim beni bunu düşünmeye itiyordu. Sanırım gerçekten hayatında birisi vardı ve o kişi şu an tam karşımda sevdiğim adamı sarıp sarmalıyordu.

Benim bu halimi gören Jungkook ne olduğunu anlamamış bir şekilde "Hey, iyi misin sen? Gözlerin mi dolu bakayım senin?" dediğinde hiçbir şey söylemeden yürümeye başladım. Arabanın yanından geçerken o tarafa bakmamaya gayret göstererek ilerlemiştim. Bakmamaya çalıştığımı anlamış olacak ki arkamda onun bakışlarını hissediyordum. Ama dönmeye cesaret edememiştim. Bir kez daha o manzarayla karşılaşmak isteyeceğim en son şey olurdu.

Arkamdan sessizce beni takip eden Jungkook'la birlikte otobüs durağına doğru yürümeye başlamıştık. Otobüsü beklerken Jungkook "İyi misin Jimin? Solgun görünüyorsun. Bir şey mi oldu?" diye ardı ardına sorular soruyordu. Ama ben kendimi cevap verebilecek kadar iyi hissetmiyordum. Ona da kıyamadığım için "İyiyim biraz başım ağrıyor sadece. Merak etme." demiştim. Siyah iri gözleri endişeyle beni süzmeye devam ederken "Gerçekten iyiyim Jungkook." dediğimde "Peki. Ama ne zaman konuşmak, dertleşmek istersen ben buradayım. Bunu sakın unutma olur mu?" diyerek karşılık vermişti. Başımla onayladıktan sonra sessizce beklemeye devam etmiştim.

Alışveriş merkezindeki gezintimiz Jungkook'un beni oradan oraya sürüklemesiyle geçiyordu. Bir yandan da bana Taehyung ile ilgili sorular soruyordu. Onu daha yakından tanımak istiyordu. Ben de bu sorduklarına kısa ve net cevaplar vererek ona yardımcı olmaya çalışıyordum.

Neredeyse bütün mağazaları dolaştıktan sonra sonunda bir mağazadan ellerimizde poşetlerle çıkabilmiştik. Jungkook çok zor beğenen birisiydi ve her şeyin en mükemmel biçimde gerçekleşmesini istiyordu. Ama o öylesine iyiydi ki en yakın arkadaşımın onun gibi biriyle birlikte olacak olması beni çok mutlu ediyordu. İkisi adına da çok seviniyordum. Keşke kendim için de böylesine mutlu hissedebilseydim. Ama tam da her şey istediğim gibi gerçekleşecek derken işler istemediğim bir şekilde sarpa sarmıştı.

Alışverişten sonra Jungkook'la ayrılmıştık ve ben de evime gitmek üzere yola çıkmıştım. Otobüsten birkaç durak önce inip yürümek istemiştim. Yürümek bana hep iyi gelirdi ve bu sefer de iyi gelmesini dilemiştim. Ne var ki evimin onun evinin yolunun üzerinde olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti. Evin ışıkları yanıyordu ve sabahtan beni deli eden araba evlerinin önünde park edilmiş bir şekilde duruyordu. Ellerimi ne kadar yumruk vaziyetinde tuttum bilmiyorum ama avucumun içinde tırnaklarımın izi derin bir yer edinmişti. Adımlarımı hızlandırarak bir süredir duraksadığım evin önünden hızlıca geçmiştim.

little darling | yoonmin Where stories live. Discover now