8: Bu senin içindi

1.2K 107 36
                                    

Merhabalar

Umarım iyisinizdir.

Keyifli okumalar.

Okuldan sonrası için sözleşmiştik. Onu basketbol oynarken izleyecektim. Biz kendi aramızda konuşurken Jungkook duymuş ve "Ben de orada olacağım. Taehyung sen de gel." demişti. Taehyung gözleri ışıl ışıl parlarken "Gelirim tabi." demişti.

Öğle molası bittiğinde sınıflarımıza dağılmıştık. Jungkook'la birlikte sınıfa geldiğimizde sınıfın kapısı çoktan kapanmış ve ders başlamıştı. Bu ders Bay Park'ın dersiydi ve kendisinden sonra derse girmek yasaktı. Jungkook sınıfın kapısını açmaya yeltenmişken "Bay Park'ın dersi bu. Ondan sonra sınıfa girilmesini istemiyor." demiştim mutsuzca. Bunu duyan Jungkook sinirlenmiş ve ağzından bir küfür savurmuştu. "Şerefsize bak sen, adamına denk gelmemiş demek ki, ben ona haddini bildiririm şimdi.." diyerek tekrar içeri girmeye çalışmıştı. "Jungkook lütfen, son bir senemiz kaldı. Başımıza bela almayalım nolursun, gel bahçeye çıkalım, diğerine gireriz. Gel hadi." demiştim kolundan çekiştirerek. Sinirlendiği zaman önünde kimsenin duramayacağını biliyordum az çok ama bu sefer onu durdurmayı başarmıştım. Okulun bitmesine bir sene kalan disiplinle uğraşacak halim yoktu.

Bahçeye çıktığımızda ortalıkta hiç kimse yoktu. Koca bahçede sadece ikimiz vardık. Banklardan birine oturmuştuk. Jungkook hala çok sinirliydi, çenesi kasılmış ve kaşları çatılmıştı. Ne dersem diyeyim sakinleşmeyecekti ve ben de hiç uğraşmadım.

Vakit geçsin diye telefonumu cebimden çıkartmış ve internette dolaşmaya başlamıştım. Tam o sırada annemden sesli mesaj geldi.
Ah tatlım nasılsın? Seni çok özledik bu hafta sonu eve gel. Birlikte vakit geçiririz. Öpüyorum seni.
Sesi dinlediğimde hafifçe gülümsemiştim.

Jimin

Derslerim çok yoğun anne. Ama ayarlamaya çalışacağım. Seni seviyorum.


Jungkook biraz daha sakinleşmiş bir şekilde "Ailenle bağlarının bu kadar güçlü olması güzel bir şey olmalı..." demişti sessizce.

"Neden böyle söyledin?" demiştim merakla kaşlarım havalanırken.

"Benim ailemle aramda güçlü bir bağ yok. Daha doğrusu onlarla aramda bir bağ da yok. Babam...o genelde eve hiç gelmez, ayda bir kez gelir para bırakır ve gider. Annemse evden hiç çıkmaz, bütün gün odasında oturur. Benimle neredeyse hiç konuşmaz. Evde kendi kendime yaşıyorum sanki. Şimdi annen sana böyle sıcak bir ses yollayınca tuhaf hissettim." demişti dudakları titrerken. Gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Bu asi görüntüsünün altında yatan yalnız bir çocuk varmış aslında. Annesi ve babasından ilgi görmeyen yalnız bir çocuk...

Benim yanımda ağlamayı istememiş olacak ki. Hemen toparlandı ve gökyüzüne doğru bakarken gözlerini hızlıca kırpıştırıp akacak olan yaşları durdurmuştu. Bu halini görmek beni üzmüştü. Böyle bir hayat yaşadığını bilmiyordum. Çok zor olmalıydı. Düşüncelerimden arınıp "Hey, hafta sonu sen de gelsene benimle birlikte. Sana da değişiklik olur. Eğer istersen." demiştim. "Ah gerçekten mi?... Aslında güzel olabilir. Gelmeyi isterim." demişti. Gözlerinin içi parlaşmıştı sanki. Böyle küçücük bir şeyin onu mutlu ettiğini görmek beni de mutlu etmişti.

***

Bahçede biraz daha durduktan sonra zilin çalmasıyla sınıfa geri gelmiştik ve son derse girmiştik.

Vakit geçmek bilmiyordu sanki. Bugün için çok heyecanlıydım ve bir an önce dersin bitmesini istiyordum. Onu sessiz sedasız izlediğim zamanlarda hiç basketbol oynadığını görmemiştim. Kim bilir daha bilmediğim ne yetenekleri vardı. Onunla ilgili en ufak bir detayı bile bilmek istiyordum. Her şeyini bilmek istiyordum. Aynı zamanda onun da beni her şeyimle bilmesini istiyordum.

little darling | yoonmin Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz