2: Gülüşü çok güzeldi

1.8K 157 48
                                    

Merhabalar

Umarım iyisinizdir.

Keyifli okumalar.

Duyduğum cümleyle birlikte ayaklarımın titrediğini hissetmiştim. Sanki altımda adımlayan ayaklar benim değildi de bir başkasınındı. Kendimi hem hiç olmadığım kadar mutlu hem de tuhaf hissediyordum.

Sınıfa kadar nasıl ilerledim ne oldu hiç farkında bile değildim. Arkamdan nefes nefes koşarak gelen Taehyung'u bile fsrk etmemiştim. Yüksek sesle "Jimin!" diye bağırdığında anca fark etmiştim onu. "Acelem var Taehyung, noldu ne bu telaşın?" demiştim gözlerim önümde yürürken. "Az önce ne oldu bahçede öyle, Min Yoongi'nin üzerine kahve döktün farkında değil misin?" demişti. Şaşkınlıkla ona döndüğümde "Onu tanıyor musun?" diyebilmiştim. Taehyung gülerek "Saçmalama Jimin, nereden tanıyacağım Tanrı aşkına. Yoongi ile Jungkook çok iyi anlaşıyorlar, ordan biliyorum ben de." dedi. Üzülerek "Anladım." diyebilmiştim sadece. Sonra bana görüşürüz dedikten sonra yavaşça yanımdan uzaklaşmış ve sınıfına doğru ilerlemişti.

Yine hayal kırıklığına uğramıştım. Eğer Taehyung Yoongi'yi tanıyor olsaydı ufak da olsa bir şansım olurdu, belki bu sayede yakınlaşırdık diye düşünmüştüm. Ama yine olmamıştı.

Sınıftan içeriye girdiğimde yine gözlerim önümde ilerlemiştim sırama doğru. Çantamı omzumdan çıkarmış ve sandalyenin kenarına takıp oturmuştum. Kafamı toparlamaya ve sunuma hazırlanmaya ihtiyacım vardı. Notlarımı son bir kez gözden geçirmiş ve öğretmenimin gelmesini beklemiştim.

Sunumum umduğumdan da iyi geçmişti ve yüksek bir not almıştım. Bu beni biraz da olsa sevindirmişti. Ama sınıfımda bu sevincimi paylaşabileceğim bir arkadaşım yoktu. Kimseyle konuşmuyordum neredeyse. Hepsi benden nefret ediyormuş gibi hissediyordum. Tek arkadaşım Taehyung'du ve o da başka şubedeydi.

***

Sonunda zil çalıp öğle arası geldiğinde cüzdanımı ve telefonumu alarak sınıftan çıkmış ve kantine doğru ilerlemiştim. Her zamanki gibi kuyruk olmuştu ve ben küçük boyumla arkalarda kaybolarak beklemeye başlamıştım. Bu haksızlıktı bir sandviç ve meyve suyu almak için bu kadar sıra beklemek istemiyordum. Ama sabah da bir şey yiyemediğim için çok acıkmıştım.

Sanırım midem bu işkenceye daha fazla dayanamayarak isyan etmişti ve guruldamıştı. Kimse duymamıştır diye düşünmüştüm ta ki arkamdan bir kıkırtı gelene dek...

Ağzım şaşkınkıkla açılmış bir şekilde arkamı döndüğümde onu görmüştüm. Yoongi'yi... Ah Tanrım bir gün içinde daha kaç kez rezil olacaktım ben bu adama. Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. Ama bozuntuya vermeden hafifçe gülümsemiştim ve gözlerim sabahki kahve maceramızın süslediği gömleğine takılmıştı. Sabah inceleme fırsatım olmamıştı sanırım, iki düğmeyi açıkta bırakmış kravatını hafifçe bağlamış ve kar beyazı boynunu ortada bırakmıştı.

Cesaretimi toplayıp bir şey söylemeye hazırlanmışken o benden önce davranmıştı:
"Çok acıktın herhalde küçük. Karnından melodiler yükseliyor." demişti kıkırdamaya devam ederek.

Utanarak "Şey.. Evet bu sabah kahvaltı yapamadım da o yüzden çok açım." diyebilmiştim. Gülümsedi. Günümü bu denli güzelleştirecek tek şey sanırım onun bu güzel gülümsemesiydi. Gülüşü çok güzeldi, içimi ısıtmıştı o an... O güzel gözleri parlıyordu gülerken. Bu beni benden alıp götürüyordu işte.

Ben onun güzelliğini incelemeye devam ederken sessizliği bozan yine o olmuştu. "Sabah tanışma fırsatımız olmamıştı küçük. Ben Min Yoongi." demişti elini uzatarak. Elini tutmuş ve "Ben de Jimin, Park Jimin. Tanıştığıma memnun oldum." diyebilmiştim elini tutarken. Elim alev alacakmış gibi hissediyordum. Avucumun içindeki eli sıcacıktı benim soğuk ellerimin tersine. "Memnun oldum Jimin." dedi gülümseyerek.

Bu arada sıra ilerlemiş ve önümdeki çocukla aramdaki mesafa oldukça açılmış sıra bana gelmişti. Ondan gülümseyerek ayrılarak önüme dönmüş ve siparişimi verip beklemeye başlamıştım. Nihayet hazır olduğunda alıp yanından yine gülümseyerek uzaklaşmış ve oturma yerlerine doğru ilerlemiştim. Arkama bakmadan edemiyordum. Gözlerimi ondan alamıyordum bir türlü. O da siparişini verip beklemişti ve sabah olduğu gibi yine kahve almıştı. Bir şey yemiyor mu bu adam? diye düşünmüştüm kendi kendime.

Ona bakmadan edemiyordum ama bakışlarımdan rahatsız olacağını düşünerek önüme dönmüştüm ve sandviçimden bir ısırık almıştım.

Yanımdan geçerken bakışlarım yine onu bulmuştu. Tam bahçeye çıkacakken bana dönüp: "Sabahki kahvemi içememiştim malum. Bunu telafi edeyim bari. Görüşürüz küçük." deyip göz kırpmıştı. Bu hareketiyle oturduğum yere çakılmama sebep olmuştu. Hala inanamıyordum. Sevdiğim adam bana göz kırpmıştı.

Ve ben arkasından bakakalmıştım.

Bölümün sonu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
little darling | yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin