17: Doğum Günü

935 77 26
                                    

Merhabalar

Umarım herkes iyidir.

Keyifli okumalar.

Bu sabah her zaman olduğundan daha da yorgun bir şekilde uyanmıştım. Bütün gece sözlerini yazdığım şarkının üzerinde çalışmıştım ve çok az uyuyabilmiştim. Ama buna değerdi. Onun için geceler boyu bile uykusuz kalabilirdim.

Zor bela hazırlanıp,hiçbir şey yemeden evden çıkmıştım. Okula geldiğimde kantinden yiyecek bir şeyler aldıktan sonra sınıfa gelmiştim. Erken geldiğim için sınıfta kimse yoktu. Sırama geçip oturduktan sonra aldıklarımı yemeye başlamıştım. Çok geçmeden sınıftan içeriye Jungkook girmişti. İlk defa yanında Taehyung yoktu.

"Günaydın." demiştik ikimiz de aynı anda. Yanıma gelip kendini sıraya bırakmıştı yorgun bir şekilde. "Yorgun görünüyorsun Jungkook. İyi misin?" diye sorduğumda başını iki yana sallamış ve "İyiyim. Sadece sabah annemle biraz tartıştık. Önemli bir şey değil." demişti. Daha fazla üzerine gitmek istemediğimden neden olduğunu sormamıştım. Anlatmak istediği zaman anlatırdı.

Ben yemeğime devam ederken aniden lafa girmişti. "Birileri gelmeden şu doğum günü işini halledelim." Dedi ve ben de ağzım tıka basa dolu olduğu için başımı sallamakla yetinmiştim. Ben yemeğimi yerken bana planı anlatmıştı, ben de "Tamam." demiştim.

Yoongi'ye bir yere gitmeyi teklif edecektim ve sonrasında da ne yapıp ne edip onu evine geri götürecektim. Biraz karışık gibi gözüküyordu ama işin içinde abisi Seokjin de olacaktı ve o bize yardım edecekti. Her şey güzel olacaktı.

Planı erkenden uygulamaya başlamak amacıyla teneffüste aceleyle sınıftan çıkmış ve Yoongi'nin yanına gitmiştim. Sınıfta kendi başına oturuyordu ve defterine bir şeyler karalıyordu. Benim içeri girdiğimi gördüğünde defteri hemen kapatmış ve o güzel gözleriyle gülmüştü bana.

Selam verip yanına usulca oturduktan sonra hiç uzatmadan lafa girmiştim. "Bu akşam sinemaya gitmek ister misin?" Dediğimde afallamıştı sanki. Niye böyleydi bu adam, hiç ummadığım zamanda hiç ummadığım bir lafımla afallayabiliyordu. Sessizliği devam ederken kaşlarımı soruma beklediğim cevabı almak için havaya kaldırmıştım. "O-olur...olur tabii gideriz." demişti.

Bir şeyleri anlamasın diye öyle tedirgin oluyordum ki anlatamam. Ondan olur cevabına aldıktan sonra gülümseyip "Akşam bizim evin önüne gelirsin ordan geçeriz." demiştim. Başıyla onaylayıp "Peki." demişti usulca. Ben de vedalaşıp sınıftan çıkmıştım.

Okul çıkışında Taehyung'a beni bulmasını söylemiştim. Söylediğim gibi çıkışta anında bulmuştu beni. Sözünü her zaman tutardı zaten. Ona ben Yoongi'yi de alıp evden çıktıktan sonra bizim eve gidip odamdan gitarımı almasını söylemiştim. Yoongi'ye yapacağım sürpriz bozulmamalıydı. Bunun için Taehyung'a ihtiyacım vardı. O da "Ben hallederim sen merak etme." demişti.

Taehyung'dan sonra aceleyle okuldan ayrılmış ve doğruca eve gelmiştim. Kendimi hemen banyoya atmıştım. Çıktıktan sonra dolabımı açıp önünde beklemeye başlamıştım. Ne giyeceğimi düşünmek daha önce hiç bu kadar zor olmamıştı.

Sonunda güzel olduğunu ve bana yakıştığını düşündüğüm birkaç parça almış ve giyinmiştim. Gerçekten de yakışmıştı. Altıma siyah pantolon, üzerime de beyaz tişört ve en sevdiğim siyah ceketimi giydikten sonra aksesuar çekmecemi açmıştım. Bana uğur getirdiğine inandığım kolyemi taktıktan sonra yüzüklerimi de takmış ve saçlarıma elimle şekil vermiştim. İyi görünüyordum ama bir şey eksik gibiydi. En sonunda kıyıda köşede kalmış olan bir küpemi bulup onu da takmıştım. Bu sefer gerçekten olmuştu işte.

little darling | yoonmin Where stories live. Discover now