11: Gelmeni çok isterim

1K 94 36
                                    

Merhabalar

Umarım herkes iyidir.

Keyifli okumalar.

Okula geldiğimizde doğruca kantine gitmiştik. Evde tıka basa yemek yemiş olmamıza rağmen Taehyung yine acıkmıştı. Ona atıştırmalık bir şeyler aldıktan sonra ben de kahve almış ve oturmuştum. Bir yandan Taehyung ile sohbet ederken bir yandan da rahat görebilmek için oturduğum yerden bahçe kapısını gözetliyordum.

Kapıdan girmesini dört gözle beklediğim biri için...

Uzun bir bekleyişin ardından gelen kişi Jungkook olmuştu. Yavaş yavaş gelirken uzaktan bizi gördüğünde daha doğrusu Taehyung'u gördüğünde adımları hızlanmıştı. Yanımıza geldiğinde gözlerinin içi parlıyordu. Son günlerde onda büyük bir değişiklik vardı. O eski sinirli yapısından eser yoktu. Sürekli gülüyordu ve çok mutluydu. Hep de böyle olmalıydı. O tanıdığım insanlar arasında mutlu olmayı en çok hak edenlerden biriydi.

Ben onları konuşacakları şeyler olabilir diyerek yalnız bırakarak sınıfa çıkmıştım. Daha bitmemiş olan kahvemi yudumlarken sınıfın camından dışarıyı seyrediyordum. O sırada okulun kapısına daha önce görmediğime emin olduğum siyah bir araba yanaşmıştı. Çok havalı bir arabaydı ve içinden kimin çıkacağını çok merak etmiştim. Yeni bir öğretmen atanmıştı herhalde.

Merakla beklerken arabanın kapısı açılmış ve içinden beyaz gömleğinin düğmeleri göğsüne kadar açık olan, tek omzuna attığı sırt çantası ve koyu dağınık saçları ile Yoongi inmişti. O an neye uğradığımı şaşırmıştım. Arabadan indikten sonra içeriye doğru eğilmiş ve bir şeyler söylemişti. Daha sonra kapıyı kapatmış ve arabanın gitmesini beklemeden içeriye girmişti. Arabada kimin olduğunu çok merak etmiştim. Belki bir arkadaşıydı ama olsaydı daha önceden bunu bilirdim. Bunu en kısa zamanda öğrenmeliydim.

Ben dışarıyı izlemeye devam ederken arkamdan duyduğum sesle birlikte döndüğümde Yoongi'yi görmüştüm. "Günaydın küçük." dedikten sonra elimdeki kahveyi görüp gülmüştü. Aklına ilk karşılaşmamız gelmiş olmalı ki bu onu güldürmüştü. "Hiç unutmayacaksın değil mi?" Dediğimde başını iki yana sallamış ve "Asla." demişti. Onu okula kimin bıraktığını merak ettiğim halde ona soracak cesareti bulamamıştım. Çok meraklı olduğumu düşünmesini istemiyordum. Bir süre sessizlikten sonra "Şey, ben sınıfa gideyim artık. Ders başlamak üzere. Öğle molasında yemek yer miyiz?" diye sormuştu. Ben "Olur tabii." dedikten sonra arkasını döndüğünde "Hey!" diye seslenmiştim. Çantamda geçen gün bana ödünç verdiği gömlek vardı ve onu vermek istemiştim. "Hı." Diyerek döndüğünde çantamdan çıkarttığım gömleği ona götürmüştüm. Gömleği gördüğünde şaşırmıştı. "Ah, sende kalabilirdi, gerek yok vermene." Dediğinde gülümsemiş ve "Olsun, hem belki yine gömleğime bir şey olur ve sen yine yardımıma koşarsın… Huh?" diye eklemiştim kaşlarım havalanırken.

"Sana her zaman yardıma koşarım. Merak etme." Derken gömleği elimden almış ve çantasına koymuştu. Sonra da sınıftan ayrılmıştı.

Öğlen yemeğinde yine birlikte yiyeceğimiz için heyecanlıydım, zaman geçmek bilmiyordu sanki. Bu sırada benimle sohbet etmeye çalışan Jungkook'un sorduğu soruları geçiştiriyordum. En sonunda da o pes edip susmuştu.

Sonunda ders bitip öğle molası geldiğinde yerimden fırlamış ve sınıftan çıkmak üzere yürümeye başlamıştım. Jungkook arkamdan "Hey! Beklesene beni de." diye bağırdığında "Ben yer tutacağım. Sen gelirsin arkamdan." Diyerek sınıftan çıkmıştım.

Yoongi ile günlerdir çok yakındık. Tahmin edemeyeceğim şekilde bir yakınlıktı bu. Aylar öncesinde biri gelip bana bunların yaşanacağını söyleseydi eğer gülüp geçerdim. Ama şuan durum tamamen farklıydı. Beni hem en yakın arkadaşıymışım gibi yakınında tutuyor hem de sanki sevgilisiymişim gibi sarıp sarmalıyordu. Bu da benim kafamı kurcalıyordu. Kesinlikle emin olduğum tek şey ona karşı hissettiklerimdi. Ama onun bana karşı ne hissettiği veya hissedebileceği hakkında bir fikrim yoktu. Sadece tahmin yürütüyordum. Aramızda bu denli bir yakınlık olmasına rağmen bir o kadar da uzak hissediyordum. Kendimi ifade edememekten korktuğumdan yanına yanaşamadığım her saniyede uzak hissediyordum. Belki de bu yüzden o da bana karşı mesafeli duruyordu. Bilmiyordum.

Ben bunları düşünerek yemekhaneye doğru yürürken iki tane kızın konuşmasına şahit olmuştum.
"Arabasını gördün değil mi? Arabası da kendi gibiydi." Demişti sarı saçlı olan. "Görmez olur muyum hiç. Çok yakışıklıydı. Kesin sevgilisi. Arabadan inerken de saçı başı dağınıktı." Derken kıkırdamıştı siyah küt saçlı olan. Acaba kimden bahsediyorlar diye düşünürken aklıma sabah okula havalı bir arabayla gelen Yoongi gelmişti. Bu anlattıkları sabah gördüklerimle uyuşuyordu. O an yerde adımlayan ayaklar sanki benim değildi. Sanki yer ayağımın altından kayıyordu. Eğer söyledikleri doğruysa Yoongi'nin sevgilisi vardı. Ben böyle bir şeye katlanamazdım ki. Onu bir başkasıyla görmeye, başkasının gözlerinin içine bakmasına, başkasına gülmesine, başkasını sevmesine dayanamazdım ben.

"Küçük. Ne bu halin? Bir şey mi oldu? İyi misin sen?" Diyerek beni soru yağmuruna tutmuştu. Ona diyemedim ki 'İyi değilim, senin sevgilinin olması ihtimalini öğrendiğimden beri iyi değilim'. Sadece gözlerinin içine baktım ve "Gayet iyiyim." diyebildim. Başıyla onaylandıktan sonra benimle birlikte yemekhaneye kadar yürümüştü.

Yemeklerimizi alıp oturduktan sonra yanımıza Jungkook ve Taehyung ikilisi gelmişti. Karşımdaki sandalyeye oturan Jungkook "Ee Jimin, gidiyor muyuz hafta sonu sizinkilerin yanına? Söz vermiştin. Unuttun mu yoksa?" demişti dudaklarını hafifçe büzerken. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Ona bu hafta sonu annemlerin yanına birlikte gitme sözü vermiştim. O sırada anlamayan bakışlarla bize bakan Yoongi ikimizi de güldürmüştü. Ben açıklayacakken Jungkook atlamış ve" Hafta sonu Jimin ailesinin yanına gidecekti. Beni de davet etti. Ondan bahsediyorum." demişti. Başıyla onaylayan Yoongi'nin suratı asılmış gibiydi. Bunu görmeye dayanamamıştım yine de. "Yoongi eğer istersen sen de gelebilirsin. Yani evimiz büyük. Orda güzel vakit geçiririz hep birlikte." Dedikten sonra "Taehyung'a dönmüş ve "Sana söylememe gerek yok sanırım. Evin yerini benden iyi biliyorsun." demiştim.

Yoongi "Olur tabii, hem biraz değişiklik hepimize iyi gelir. Beraber güzel vakit geçiririz. Bana uyar yani." dediğinde az önce asılan suratından eser yoktu. Bu söylediğine gülümseyerek "Gelmeni çok isterim." demiştim. Taehyung'un da bizimle geleceğini öğrenen Jungkook'un da gözlerinin içinin parladığını görebiliyordum. "Bu hafta sonu çok eğleneceğiz anlaşılan." Dediğinde dudaklarını sinsi bir gülüş ele geçirmişti.

Bu durumdan ben de memnundum. Bizim ev iki katlı şirin bir evdi ve ormana çok yakındı. Babamla sürekli yürüyüşe, kamp yapmaya giderdik.

Değer verdiğim insanlarla da bunları yapabilmeyi çok isterdim. Ama içten içe beni huzursuz eden sabahki meseleyi düşünmeden edemiyordum. Kimdi o adam. Yoongi'nin sevgilisi miydi yoksa arkadaşı mıydı. Bunları öğrenmeyi deli gibi istiyordum.  Uygun zamanı bulduğumda ona soracaktım.

Bölümün sonu.

Hemen üçüncü bir kişi dahil oldu diye düşünüp sinirlenmeyin olur mu. Birazcık kıskançlık krizi kattım sadece. Kötü bir şey yaşatmam bu güzellerime. Sadece minik çaplı bir kıskançlık krizi.

Kendinize çok iyi bakın.
Sağlığınıza dikkat edin.

little darling | yoonmin Where stories live. Discover now