13: Hayatımda kimse yok

1K 87 73
                                    

Merhabalar

Umarım herkes iyidir.

Keyifli okumalar.

Eve geldikten sonra kendimi hemen banyoya atmıştım. Bugün bedenen beni yoracak hiçbir şey yapmamış olmama rağmen ruhen kendimi çok yorgun hissediyordum. Üstelik Yoongi'nin beni korkuttuktan sonra üstüme titremesi de bana tuhaf hissettirmişti. Çok önemli bir şey olmamıştı ama bu en ufacık olayda bile üzerime titremişti. Bu yaptıkları sürekli kafamı karıştırıyordu. Bir yandan sevgilisi var diye düşünerek ondan uzaklaşmaya çalışıyordum, öte taraftan ise elimde olmayarak ona daha da yaklaşıyordum.

Banyoda ne kadar kaldım hatırlamıyordum ama çıktığımda banyo sonrası buruşan ellerim daha da beter bir şekilde buruşmuştu. Çıktığımda telefonumun ışığının sürekli yanıp söndüğünü gördüm ve ondan mesaj gelmiştir diye düşünerek koşarak telefonumu almıştım. Ama yanılmıştım. Mesaj falan atmamıştı. Taehyung beş kez aramıştı sadece. Geri aradığımda telefonu açmadığım için bir ton laf işitmiş ve dinlemeye devam etmiştim. Yarın ne yapacağımızı anlatmıştı ve bir daha aradığında lanet telefonumu açmam gerektiğini söyleyerek kapatmıştı. Hiçbirimizin ehliyeti ve arabası olmadığı için bizi Taehyung'un babası götürecekti.

Bunu öğrendikten hemen sonra Yoongi'ye mesaj atmıştım.

Jimin

Yoongi merhaba

Yarın sabah bizim evin önünde buluşuyoruz

Taehyung'un babası bizi arabasıyla bırakacak bizim eve

Sabah 9:00 gibi burada olursun

Olur mu?

Min Yoongi

Merhaba küçük :)

Tamam sabah 9:00da sizin evin önündeyim

İlk kez arkadaşlarımla birlikte kamp yapacağım

Yarın için sabırsızlanıyorum

Jimin

Çok eğleneceğiz emin ol :)

Min Yoongi

Erken yatalım da yarınımız uykulu geçmesin

Ben yatıyorum

İyi geceler

Jimin

İyi geceler

İşte yine olmuştu. Elimde olmadan ondan gelen kısacık bir mesaj yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep olmuştu. Ona şu an her ne kadar yanındaki geniş omuzlu yakışıklı yüzünden sinirli olsam da ondan gelen herhangi bir şey beni mutlu etmeye yetiyordu. Ona olan sevgim her zaman ağır basıyordu. Bunu kendimi birçok kez itiraf etmiş olsam da yine etmekten çekinmiyordum. Onu seviyordum. Onu öyle çok seviyordum ki onu kendimden bile kıskanabilirdim.

Herkes yarın için çok heyecanlı ve hevesliydi. Ben de heyecanlıydım ama onlar gibi çanta hazırlamaya hevesli değildim. Çanta hazırlamak beni her zaman yormuştur. Bu sefer de öyle olmuştu. Dolabımdan sürüne sürüne çıkarttığım birkaç tane tişört ve eşofmanı çantama atmıştım, çekmeceden de birkaç tane çamaşır aldıktan sonra çantamı kapatmıştım.

Sabah erken kalkacağımız için uyumam gerekiyordu ama hiç uykum yoktu. Biraz televizyon izlemek için aşağı inmiştim. Evde olmadığını düşündüğüm Hoseok koltukta uzanıyordu. Onu bayadır doğru düzgün göremiyordum. Ben olduğum zaman o olmuyordu, o olduğu zaman da ben olmuyordum. Beni gördüğünde gülümsemiş ve "Jimin, özledim seni yahu. Kaç zamandır görüşemiyoruz doğru düzgün." demişti. "Öyle oldu maalesef. Sanırım bu hafta sonu da öyle olacak. Bizimkilerle kamp yapmaya gideceğiz bizimkilerin yakınında bir yerlere." Dediğimde yüzü düşmüştü. "Eğer istersen sen de gelebilirsin. Hepsini tanıyorsun zaten." Demiştim yanına otururken. "Güzel olurdu ama benim başka bir planım var. Bütün bir hafta sonu yatmayı planlıyorum." Dediğinde ikimiz de gülmüştük. Uykucunun tekiydi.

little darling | yoonmin Donde viven las historias. Descúbrelo ahora