Betimleme nedir? Ne değildir?

139 9 1
                                    

TDK'ya göre betimleme: "Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma, tasvir. " anlamındadır.

Betimleme, bir nevi varlıkların, durumların özelliklerini resim çizer gibi anlatmadır. Bir başka deyişle okuyucuya göremediği varlığı yazıyla göstermek, yazıyla varlığın fotoğrafını çekmektir. Yalnız asla düz bir anlatım değildir. Betimleme, anlatmak istediğimiz varlığı bir başka boyuta büründürerek duyulara hitap etme sanatıdır.

Bir kalemi herkes eline alıp resim çizebilir. Yalnız kimisi cin ali çizebilirken kimisi de kalemi adeta konuştururcasına bir kişinin portresini birkaç dakikada en ince ayrıntısına kadar resme dökebilir. Betimlemede de aynı durum söz konusudur. Kimisi bir nesneyi birkaç kelimeyle yüzeysel olarak anlatabilirken kimisi de bir nesneyi en ince ayrıntısına kadar sayfalarca insanın duyularına aks ettirircesine anlatabilir.

Betimleme yapmak, yazma çalışmalarının hepsinde olduğu gibi çok çalışma ve emek gerektiren bir mevzudur. Çünkü başta ifade ettiğim gibi o sadece düz bir anlatım biçimi değil sanatsal bir üründür. Bu söylediklerimden hareketle betimlemenin nasıl yapılacağıyla ilgili hususları maddelerle özetlemek istiyorum:

1. Betimleme gözlemlere dayanır. Kişinin gözlemlerindeki başarı bu anlatım tarzında da doğal olarak başarıyı arttırır. Gözlem yeteneğinizi geliştirmeye bakın. Nesnelere sıradan değil de nesnelerin farklılıklarını yakalamak amacıyla bakın. Örneklere göz atalım:


Örnek1: Kasabanın bu yolu şeftali bahçelerinin arasından ırmağa gidiyordu.

Örnek2: "Irmağa giden yol, kasabadan kurtulunca, göz alabildiğine uzanan sayısız şeftali bahçeleri arasından geçerdi." -Şeftali Bahçeleri-

Birinci örnekteki betimleme sıradan bir betimlemedir. Yol, sıradan bir biçimde anlatılmıştır. Refik Halit Karay'ın hikayesinden aldığımız ikinci cümlede dikkat ederseniz yol, edebi bir biçimde ve duyuları harekete geçirecek minvalde betimlenmiştir. Bu iki örnekte gözlem ve gözlemi cümleye dökmedeki farkı açıkça görebilirsiniz.

2. Betimlemeyi sadece dış görünüşün kelimelerle resimlenmesi olarak düşünmemek gerekir. Bu, okuyucunun zihninde imaj oluşturmaya yarar. Diğer yandan bütün duyu organlarını da harekete geçirecek heyecanlar betimleme yoluyla yaratılabilir. Buradan hareketle betimlemeler edebi betimleme ve fikir ağırlıklı betimleme olarak ikiye ayrılabilir. Edebi betimleme özneldir ve anlatıcının konuyu duygu ve yorumlarını katarak kendinde uyandırdığı intibalara göre anlatması esasına dayanır. Fikir ağırlıklı betimleme nesneldir, konunun kişisel yorum katmadan olduğu gibi anlatılmasıdır. Burada bizi ilgilendiren kısım edebi betimlemedir.

3. Betimlemede ayrıntıların seçimine özellikle dikkat etmek gerekir. Anlatılacak olay, mekân, nesne ya da durum hakkındaki bütün ayrıntıların betimlenmesi okuyucuyu sıkabilir. Fazla ayrıntı konuyu, asıl anlatacağımız mevzudan uzaklaştırır ve yazımız bıkkınlık veren bir hal alır. Ayrıca ana konumuza dönmekte zorlanabiliriz.

4. Betimlemeler okurun seviyesine uygun olmalıdır. Çocuklara hitap ettiğiniz bir yazınızda uzun cümlelerle yaptığınız ağır betimlemeler hedef kitlenize uygun değildir. Örneğin:

"Her sabah Çarşı Camii'nin arkasındaki harap zaptiye ahırlarının önünden, bir serçe sürüsü gibi, cıvıl cıvıl neşeli geçerdik. Okul biraz daha ileride, alçak duvarlı, oldukça geniş bir avlunun ortasında idi. Bir kattı, etrafında yükselen büyük kestane ağaçlarının birbirine karışmış koyu gölgeleri bütün çatısını kaplardı. (Ömer Seyfettin- Falaka)"

Çocuklara hitap eden Falaka hikayesinde yazar onların anlayabileceği seviyede betimlemelere yer vermiş.


5. Betimleme yapma hususunda kendinizi geliştirmek için bol bol yazma çalışması yapın. Masanızdaki kalemliği, yerde duran bir terliği, duvarınızda asılı olan bir tabloyu vs. gibi şeyleri betimlemeye çalışın. Farklı zamanlarda aynı şeyleri farklı cümlelerle yeniden betimleyin. Aradaki farkı ve gelişmeyi hissedeceksinizdir.


6. Her zaman söylediğim gibi okumak yine yazmanın en önemli ilacıdır. Ustaca yapılmış betimlemeleri özellikle okuyacağınız hikayelerde inceleyebilirsiniz.


7. Son olarak mümkün mertebe betimlemelerinizi çok uzun cümlelerle yapmayın.


Bazı yazarlardan örnek betimlemeler bırakacağım buraya umarım yardımcı olur.

Örnek 1:

Büyükada'da, Temmuz ibtidası. Öğle üstü. Güneşin eriyip toprakları, yaprakları kavrayıp kavurduğu, yalayıp parlattığı bir gün. Gökten dökülen sıcak, yanakları yakıyor göğüsleri eziyor nefesleri tıkıyor. Elle tutulabilir bir alev haline geliyor. Ortalık gözleri kamaştıracak derece aydınlık... Karşıdaki çamlar yanık, siyah bir leke gibi duruyor. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu-Üzümcü)

Örnek 2:

Arkada soğuk bir sonbahar göğü çizili; ötelerde, sıradağlar üstünde kaçan bulutları kovalayan rüzgar.

Önde, kurumuş pelinlerle kaplı bozkır, son yağmurlarla ıslanmış, kararmış yol; iki yanında kırık çalılar. Çamurlu yolda iki yolcunun ayak izleri durmakta. Yol uzaklarda silinip giderken izler de belirsizleşiyor. Birer adım daha atsalardı, çerçevenin arkasında kaybolacaklardı sanki.(Cengiz Aytmatov-Cemile/Elips Yayınları)

Örnek 3:

Irmağa giden yol, kasabadan kurtulunca, göz alabildiğine uzanan sayısız şeftali bahçeleri arasından geçerdi. Haziran içinde bile taşkın dere ayaklarının çamurlu, ıslak tuttuğu bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, kızgın güneş, ağaçların tepelerinde meyveleri pişirirken, nemli toprakta birbiri arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı. Suların serinliği, taze ot kokusu, gölgelik ve bereket içinde bahar bu bahçelerde tâ kışa kadar uzanıp giderdi. (Refik Halit Karay-Şeftali Bahçeleri)


Her gün yeni bir bölüm gelmektedir. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

|Wattpad| Kitap Yazmanın Ayrıntıları.Where stories live. Discover now