fourteen

3.3K 401 153
                                    

on dört

ben bolumu yayinlamadan once gelen fotograflara bakin... hic iyi degilim

1 hafta sonra —


Minho

Elimdeki siparişleri masaya götürüp bıraktım ve arka tarafa geçtim. Yine en başa, hikayemin başladığı yere dönmüştüm. Fakat artık gidecek bir yerim yoktu, burada kalacaktım.

Busan'dan döneli bir hafta kadar olmuştu. Jisung'dan 2 gün sonra bizde dönmüştük. İstesek de tatilimizi uzatamazdık, hepimizin izinleri bitiyordu. Ama zaten tatil benim yüzümden tatil olmaktan da çıkmıştı. Herkesin tadını kaçırmıştım. Konudan bağımsız olan Felix bile 1 haftada yaşamadığı kadar olay yaşamıştı.

Tezgahın üzerinde duran telefonumu elime aldım ve rehbere girdim. Gitmeden önce Felix'ten Jisung'un numarasını almıştım. Günlerdir arayıp aramamak arasında kararsızdım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Şimdi aramazsam haftaya her şey için çok geç olabilirdi.

"Minho," İçeri giren Hongjoong'u görünce telefonumu aldığım yere geri koydum. "Ne düşünüyorsun öyle?"

Başımı iki yana sallayıp "Hiçbir şey." dedim. İnanmamıştı tabii ki söylediğime fakat üstelememişti de.

"Öyle diyorsan, öyle olsun." Mutfağa ilerlerken dönüp tekrardan bana bakıp güldü. "Az daha söylemek için geldiğim şeyi unutup gidiyordum. Hyunjin burada, bugün bir ilk yaparak americanosunun yanına pasta istedi. Üzgün gibi duruyordu."

Hyunjin ne olursa olsun americanosunun yanında bir şey yemezdi. O an için sadece kahvesinin tadını çıkarmak isterdi ama anlaşılan bugün bir şey olmuştu.

Başımı onaylarcasına sallayıp "Gidiyorum şimdi yanına." dedim. O da beni onaylayıp mutfağa girince ben de çıkıp Hyunjin'in her zamanki oturduğu yere baktım. Gözleri dalmış bir şekilde pastasını yiyordu.

"Afiyet olsun." Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum.

Gözlerini yerden çekip bana baktı ve, "Sağ ol." dedi. Gözleri kızarık görünüyordu. Bir şey olmuştu, bundan emindim.

Önündeki pastayı alıp kendim yemeye başladığımda, ne kadar ters bir bakış atsa da bir şey dememişti.

"Ne olduğunu anlatacak mısın, yoksa böyle oturup senin çirkin yüzünü izlemeye devam mı edeceğim?"

Omzunu silkip "Çirkin yüzümü izlemeye devam et." deyince elimdeki çatalı tabağa bırakıp "Hyunjin." dedim. "Ya anlatırsın, ya anlatırsın. Başka seçeneğinin olmadığını biliyorsun."

Oflayıp "Biliyorum," dedi. "Ama senin zaten canın sıkkın, ben de sana dert yanıp canını daha da fazla sıkmak istemiyorum. Kafaya takacaksın biliyorum."

"Jeongin mi?" diye sordum.

"Evet."

"Ne oldu?"

"Anlatacağım ama kızmak yok." Kafamı onu onaylarcasına salladım. "Bugün iş çıkışı Jeongin'in okuluna gittim. Dün konuşmuştuk bugün beraber sinemaya gidecektik. Okula gittiğimde bayağı bir süre onu bekledim, gelmeyince de aradım fakat açan olmadı. Bende sınıfındaki arkadaşını Seungmin'i arayıp sordum. O da bana okuldan bir çocukla buluşup bir yere gittiğini söyledi."

together | minsungWhere stories live. Discover now