sixteen

3K 391 69
                                    

on altı




Minho

"Hyunjin, çıkıyorum ben." Tek elimle duvardan destek alarak ayakkabımı giymeye çalıştım.

"Erken değil mi daha?" Saçını kurulayarak yanıma geldiğinde, "Erken ama gidip biraz kendimi ortama alıştıracağım." dedim. Söylediğime kahkaha attığında gözlerimi devirdim.

Ayakkabı giyme işini bitirdiğimde duruşumu düzeltip "Şans dile." dedim ve kapıyı açıp çıktım. Arkamdan, "Kap çocuğu gel." demişti. İflah olmazdı bu çocuk.

Hızlı adımlarla basamakları inip apartmandan çıktım. Otobüse binmeyecek, yürüyerek gidecektim. Dün konuştuktan sonra akşamında bana nereye gideceğimizi sormuştu. Onun bu semtte oturmadığını bildiğim için aklıma onun da beğenebileceği bir kafe gelmişti ve bende orayı yazmıştım. Bir şey dememiş sadece görüldü atmıştı.

Caddenin sonundaki kafeyi gördüğümde istemsizce heyecanlanmıştım. Bugün ona aklımdaki tüm soruları sorup aramızdaki saçma ilişkiyi bitirmeyi istiyordum. Bitirmek istiyordum çünkü böyle devam ederse sadece üzülen ve kendini yıpratan taraf ben olacaktım.

Kafenin kapısını iterek içeri girdim. Öğlen saatleri olduğu için biraz sakindi. Sakin olmasında hafta içinde olmamızın da avantajı vardı tabii ki.

Kendime buzlu americano alıp kafenin arka tarafında kalan, etrafı boş olan bir masaya geçip oturdum. Telefonumdan saate baktığımda onun gelmesine daha çok olduğunu fark ettim ve bu kadar erken geldiğim için pişman oldum. Kafeye gidip ortama alışmak da neydi? İyice saçmalamaya başlamıştım.

-


Ben dalmış bir şekilde telefonumdan oyun oynarken duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Jisung gelmiş ve bir şey demeden karşıma oturmuştu.

"Gelmişsin." deyip telefonumu masanın üzerine bıraktım ve arkama yaslandım.

Beni sadece başını sallayarak onaylamıştı. Sessizce birkaç dakika geçerken tek yaptığım şey onu incelemekti. Üstünde yine bol bir tişört, altında ise yine bol bir pantolon vardı. Saçlarını ise kendi haline bırakmıştı. Dışarıdan bakıldığında ne kadar sıradan dursada benim için öyle değildi. Fakat aklımda bir soru vardı. Trende olduğumuz günden sonra onu bir daha öyle giyinirken görmemiştim. Her seferinde bol ve salaş giyiniyordu. Demek ki o gün trene binmeden önce önemli bir yere gitmişti, ya da öyle giyinmesini gerektirecek bir şey olmuştu.

"Minho?" Gözümün önünde sallanan el ile başımı biraz geri çektim.

"Dalmışım pardon." deyip gergince gülümsedim.

"Buluşmak isteyen sendin fakat dakikalardır ağzını açıp bir şey demiyorsun."

Başımı sallayıp "Doğru." diye mırıldandım. Ona benim dikkatimi dağıtıyorsun diyemeyeceğim için en iyisi onaylamaktı.

Ellerimi masanın üzerinde birleştirdikten sonra "Şimdi seni biraz sorguya çekmiş gibi olacağım ama buna mecburum, üzgünüm. Yoksa kafamdaki düşünceler bana rahat nefes aldırmayacak." dedim.

Oturduğu yerde dikleşip "Sıkıntı yok." dedi. "Başlayabilirsin."

YN: Sonunda her şeyi öğreniyoruz🤲🏼

"Beni," deyip durdum. İlk önce bunu sormam gerekiyordu, bilmeliydim. "Tanıyor muydun? Yani trendeki olanlar önce de beni tanıyor muydun?"

Başını evet dercesine salladı fakat bu yeterli değilmişcesine "Evet." de demişti.

"Nasıl? Nereden?"

"Bunu sana anlatacağımı hiç düşünmezdim." deyip gülümsedi ama gülümsemesinden bile ne kadar gergin olduğu anlaşılıyordu.

"Geçen sene treni kaçırdığın günü hatırlıyor musun?"

"Evet," diye mırıldandım.

"O zaman seninle beraber treni kaçıran birisi daha vardı yanında. Gişede bir diğer tren için kendine bilet alacaktın fakat yalnız değildin."

Aklıma dolan anılarla şaşırmamam elimde değildi. "O sen miydin?" diye sordum.

Gülümseyip "Evet, bendim." dedi.

"Vay şerefsiz. Senin yüzünden gitmekten vazgeçip tatilimi evde geçirmiştim ben."

"Erken davranıp kalan bileti sen alsaydın?" dedi.

"Zaten senden önce gelmiştim! Resmen adama fazla para vererek biletimden etmiştin beni." Sinirli bir şekilde çıkıştığımda Jisung'un yüzündeki gülümseme büyümüştü. Sanırım onu hatırlıyor olmam hoşuna gitmişti.

"Neyse," dedi. "Bunun şimdi tartışmayalım. Sonuçta bu sene ikimizde çok güzel bir şekilde gittik değil mi?" Karşımda bana göz kırpan çocuğa şaşkınca baktım. Dalga mı geçiyordu?

"Sence," dedim ve elimle ikimizi gösterdim. "Çok güzel gitmişe mi benziyoruz? İki senedir sıçıyorsun tatilimin içine."

"Özür dilerim," diye mırıldandı. "Planımda böyle bir şey yoktu."

"Planın derken?"

-

BEN FARKINDA OLMADAN BOLUMU 1500 KELİME YAZMISIM😩 ama tabi sonra yarisini silip ikiye böldüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BEN FARKINDA OLMADAN BOLUMU 1500 KELİME YAZMISIM😩 ama tabi sonra yarisini silip ikiye böldüm. okumasi da sıkıcı olmaz böylece

aslinda basindan beri aklimda bir konu vardi fakat sonra düzensiz yazdigim icin bayagi birbirine girdi... simdi onu cozmeye çalışıyorum ki hatta cozdum sayilir. eger mantik hatalari fark ederseniz lutfen soyleyin gozumden kacmis olabilir...

oy vermeyi de unutmayinnn optm<3

together | minsungWhere stories live. Discover now