Bölüm 13-4

1.7K 176 112
                                    

13. Cilt: Kadim Bilgi

Bölüm 4 

Markus Castillon, oğlu Alain'i mirasından kurtarabilmek adına yapmayı planladığı ayin için malzeme toplamak amacıyla Batı Diyarı'na gelmişti. Burada hiç beklemediği kadar güçlü bir habis enerjiyle karşılaşmış fakat yerel halk tarafından kurtarılmıştı. Habis enerjiye dayanabilmesi için yapılan bir ritüel sayesinde artık dirençliydi. Şimdi ise yanında dilini anlayabilen arkadaşı Namun ile birlikte kuzeye yol alıyordu. 10. Seviye Üstün Mahlukatlardan kan bulabilmek için. Habis dünyanın patronları...

-
Doğum günün kutlu olsun QudveAyato kardeşim .d
-

Kızıl saçlı adam, yerdeki büyük bir yarıktan fışkıran siyah alevlere baktı. Sıcaklığı uzaktan da hissedebiliyordu. "Bu ateşlerden mahlukatlar bile uzak duruyor." dedi.

"Kimse dokunamaz..." Namun elindeki Rimrier'i sırtına geri taktı. Geniş, kör kılıç kocamandı. "Kimse o kadar şey değil... Güçlü..." Kendisi birkaç adım daha yaklaştı yarığa doğru. Yine de aralarında onlarca adımlık mesafe vardı. "Yakın gidersek güvenli. Hiçbiri gelmez."

Markus göz alabildiğince uzanan ateşe baktı. Bu yarık belki de kilometrelerce uzunluğa sahipti. Ucu görünmüyordu. "Daha önce hiç 10. Seviye bir mahlukatla karşılaştın mı?" diye sordu ansızın. Namun duraksadı. Başını yavaşça ona çevirdi. Hafifçe eğerek onayladığında yüzünde garip bir ifade vardı. Markus ise meraklanmıştı. "Yanlış anlama; ama hala hayattasın. Onların bir tür zayıflıkları mı var?"

"Ben hayattayım." dedi Namun. Sonra başını iki yana salladı. "Anne'ler değil."

Kan İblisi Varisi, adamın üzüntüsünü gördü. Anne'ler kabileleri yöneten kişilerdi ve kabilenin en güçlüsü olurlardı. Namun çoğul konuşmuştu. Yaratığın gücünü hayal etmek zordu. Markus onun üstün olup olmadığını bile sormadı.

Saatlerce yürüdüler. Karşılarına hiçbir mahlukat çıkmamıştı. Cidden de hepsi ateşlerden uzak duruyordu. Böylesine devasa bir ateş de haliyle onları biraz fazla uzaklaştırmıştı. Markus bu ateşlerin nasıl oluştuğunu merak etti. Fakat sorularla Namun'un dikkatini dağıtmak istemediği için sormadı. Batılı adam her daim elini kılıcına atmaya hazır bir şekilde pürdikkat etrafı izleyerek ilerliyordu.

Bir saat kadar daha yürüdüler. Hala görünürde bir mahlukat yoktu. Görüş açısı iyi bir yerde oturarak yanlarındaki yemeklerden yediler. Markus kendisine verilen Kutsal Büyü Kristali'ni eline aldı. Antik Hazinenin üzeri soluk bir ışıkla parlıyordu.

"Kanatmak kolay değil." Namun yemeğini yerken konuştu. "İçinde kan yok."

"Sıvılaşmış habis enerji, değil mi?" Markus buraya ilk geldiği zaman 9. Seviye mahlukatların kanı olmadığını görmüştü. İçlerinde habis enerjinin yoğunlaşıp sıvılaşmış bir hali akıyordu.

"Dokunamazsın. Kaçmak olmayan ölüm."

"Biliyorum. Bu yüzden büyüme güveniyorum. Ben Buz Büyücüsüyüm. Sıvıysa dondurabilirim. Geri kalanı onu yüzüğün içinde saklamak olacak. Oradayken buzu çözülmeyecek. Ta ki kullanacağım vakte kadar."

"Taşla birlikte olur."

Markus yine Antik Hazine'ye baktı. Taşın gücüyle birlikte buz büyüsü o sıvıyı dondurabilecek güce gelebilirdi.

Yemeklerini yedikten sonra yollarına devam ettiler. Namun her zamanki gibi etrafına dikkat ediyordu. Nihayet ateşli yarığın bitiş noktasına geldiler. Buradan sonrasında güvenli bir rota olmayacaktı. Yakınlarda oradan oraya giden habis yaratıkları ikisi de hissedebiliyordu.

Mathias 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin