Bölüm 15-3

1.6K 157 306
                                    

15. Cilt: Elem

Bölüm 3

Bu bölüm umit_koc12 isimli arkadaşa ithaf edilmiştir .s

"Orada daha fazla kalmasına izin veremeyiz." Büyük bir odanın içinde toplanan kişilerden şişman olan konuştu. "Bir buçuk hafta falan oldu. Bir şekilde yanına girmemiz ve onu ağaçtan indirmemiz lazım."

Tüm lonca ekibi oradaydı. Tavon tamamen toparlanmış gibi duruyordu. Onca ilacın etkisinden kurtulması uzun sürmüştü. İlahi Saray simyacıları Eva'yı baygın tutuyorlardı. Falion da onlara yardımcı olmaya başlamıştı. Sonuçta tüm tedavi sürecini ilerleten kişi oydu. Sahip olduğu bilgiler faydalı olacaktı. İki taraf için de... Çünkü simyacının kafasını içinde olduğu kahredici duygusal durumdan başka bir şeye yönlendirmesi gerekiyordu. Brogan'a attığı yumruğu hayatı boyunca unutamayacaktı.

Burada ise diğerleriyle birlikte Avelin, Tagen ve Asilzade Larrius Nerevelus vardı. İhtiyar Dorn da onlarla birlikteydi. "Fırtına Büyücü Azizlerini de yaralayacak düzeyde. Savunma büyüsü olmadan girilmemeli."

Eleanor dalgın şekilde yere bakıyordu. Herkesin kendisine baktığını fark ettiğinde irkilerek doğruldu. "Evet, savunma büyüsü..."

Zihin büyücüsü, derin bir nefes alarak Larrius'a döndü. "Larrius, sen enerji Bariyeri Öğretisini biliyordun, değil mi?"

Asilzade başıyla onayladı. "Biliyorum. Çocuğu almaya gideceğim."

"İyi de sizi dinlemez ki?" dedi Garvin. "Tanıdığı birileri olmalı ki sözlerinin bir etkisi olsun. Tabii ağaca tırmanıp zorla getirmeyi düşünüyorsanız başka."

Gözler şişman büyücünün üzerine doğru döndü. Ama buna gerek yoktu. Onlar daha kendisine bakmadan Dorian gitmeye hazırlanmıştı bile. "Ben gelirim. Yıldırımları uzak tutsanız yeterli."

Larrius başıyla onayladı ve odanın kapısına doğru yöneldi. Şişman büyücü de onu takip ederken turuncu saçlı oğlanın bakışları pencerede, gökyüzündeki fırtınadaydı. Kara bulutlar öncesine göre daha geniş bir alana yayılmıştı. "Kıyamet Fırtınası gibi hissettiriyor." diye düşündü kendi kendine. Salazar İorion'un tüm dünyayı kaplayan fırtınasını hatırlıyordu. O zaman da böyle hissetmişti. Ama Kıyamet Varisleri derin bir acı içerisinde olurlardı. Birini kaybetmenin acısına benzemezdi o durum. Mathias'ın fırtınası, uyanışındaki özümseme nedeniyle mi öyle hissettiriyordu acaba? Yoksa kalbinde, daha büyük şeylerle mi cebelleşmişti?

Larrius ve Dorian gittiğinde, diğerleri de odayı birer birer terk ettiler. Geriye sadece iki kardeş kalmıştı. Avelin, ağır adımlarla ağabeyine yaklaştı. "Aynı şeyi mi hissediyorsun?"

Tagen başını çevirmeden "Evet." diye cevapladı.

"Dorian ile konuştum biraz. Babası gibiymiş. Küçüklüğünden beri yanındaymış."

Turuncu saçlı oğlan birkaç saniye sessiz kaldı. Gözleri gökyüzündeydi. Kara bulutların içerisinde dolaşan şimşekleri izliyordu. "Hayat asla istenildiği gibi gitmez. Her zaman bir noktada kırılacaktır. Önemli olan yürümeye devam etmek."

Kral Conrad'ı hatırlamışlardı. Babalarının nasıl öldüğünü öğrenmeleri uzun sürmemişti. İkisi de üzülse de şüphesiz ki en büyük değişim, her zaman ona güvenen Tagen'da olmuştu. Güvendiğin dağlar yerle yeksan olduğunda, hayatındaki bazı şeylerin değişime uğraması kaçınılmazdı. Ona olan da buydu.

"Fırsatını bulduğumda ben de onunla konuşacağım." dedi Avelin. O böyle dediği zaman kardeşi dönüp kendisine bakmıştı.

"Avelin," dedi sakince. "İşi saçma yerlere getirmemeye dikkat et."

Mathias 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin