♖ RESİTAL 1 ♖

421K 22.7K 43K
                                    

GİRİŞ

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...

Âdem ve Havva'yı cennetten kovduran yasak meyve, bir kadını da kendi kurduğu cennetinden kovdurdu. Yasak aşkın kurbanı olan genç kadın, Dante'nin cehennemindeki dokuzuncu katta yerini alacaktı.

Aşka üçüncü kişi karıştığında artık o aşk değil, ihanet olurdu.

Genç kadının yüreğinin ortasında intikamın kor ateşi belirdi ğinden beri geriye ne aklı kaldı ne de aşkı. Sadece intikamın o hiç sönmeyecek ateşi vardı.

Gökten üç elma düştü, üçü de artık düşmandı.

Çok sevdiği nişanlısı, onu aldatmakla suçlamış, en yakın arkadaşıyla arasına bir yılan gibi sızdığını iddia etmişti. Genç kadınla konuşmayı reddeden adam, sabahın erken saatlerinde nişanı attığına dair haber göndermişti. Yüreğindeki umudun son kırıntıları henüz küle dönmemişken genç kadın soluğu cennetim diye andığı, kendi elleriyle inşa ettiği binanın önünde aldı.

Artık eski olan nişanlısı, kadının binaya girişini yasaklamıştı. Mekanizmaya okutmaya çalıştığı kartının kabul olmaması sinirinin artmasına neden oldu. Genç kadın güçlü bir sesle, "İmparator!" diye bağırdı. "Kartın geçersizdir uyarısı alıyorum. Bu uyarı da neyin nesi? Arkana binasına neden giremiyorum? Derhal buna çözüm getir, bu bir emirdir!"

Genç kadının dudaklarından dökülen kelimeler, ateşin sıcaklığını aratmıyordu. Bu savaşın başlangıcı, yasak aşkın bitişiydi.Önünde durduğu gizli örgüte ait binanın kapısı yüzüne duvar olduğu için öfkeye boğuluyordu. Resmen kendi kurduğu örgüte alınmıyordu. İhanetinin bedeli olarak girişi yasaklanmıştı.

Âdem, günahkârlığı tadıp cennetten kovuldu. Genç kadın günahkârlığı tattırınca cennetim dediği yerden kovuldu.

60'lı yıllarda, soğuk ülkelerden birinde düzeni değiştirmek adına gizli bir örgüt kurulmuştu. Hükümetleri, kuruluşları ele geçirerek monarşiyi ortadan kaldırmaya çalışan ve tek dünya düzeni kurmayı amaçlayan karanlık bir topluluktu.

İlk başta üç kişiyle kurulan örgüt, zaman geçtikçe üye sayısını yetmiş yediye çıkarmıştı. Şimdiyse dünyanın birçok yerinde onlara hizmet eden insanlar bulunuyordu. Bu örgüt kurulduğundan beri düzen değişmişti. Dünyanın yönetimi kartları olanlara geçmişti.

Kadının sesini duyan örgüt üyeleri kapıya doğru yavaşça yaklaştı. Kadın kıstığı gözleriyle çok yakından tanıdığı adamı odağına alıp, "Sözcü?" dedi. "Neden içeriye alınmıyorum? İmparator nerede?"

Örgütün sözcüsü olan adam, "Sen ve ortakların artık ne kart ne de koltuk sahibi değilsiniz!" dedi. İhanet, örgüt üyelerinindamarlarında geziniyordu. Hepsinin öfkesi dinçti. Karşılarında duran kadın yüzünden sonlarının geleceğini düşünüyorlardı. "Bu dakikadan itibaren bu masayla, bu örgütle işiniz bitmiştir! Kartlarınız sonsuza kadar yok edildi! İmparator'un emri bu şekildedir.Binayı terk et, İmparatoriçe." Adamın dudakları kenara kıvrıldı. "Eski İmparatoriçe."

Kadın, Dante'nin cehenneminden ilham alarak tasarladığı dokuz katlı binayı koyu kahverengi gözleriyle taradı.

"Burayı ben kurdum!" dedi yaşadığı hayal kırıklığıyla. Ne hissedeceğini ne diyeceğini bilemiyordu. İntikamla kaynayan öfkesi dudaklarından dökülen kelimelerle fokurduyordu.

"Burası benim! Benim yerimden, beni kovamazsınız. İmpara tor'u derhal buraya çağırın!"

Aşkı mıydı onu bu hâle düşüren, yoksa aklı mıydı? Ne aşkına yenilmişti ne de aklına. Onun yenilgisi kendineydi.

En yakın üç arkadaşın önüne yasak elma çıkmıştı. Aralarında bir yılan belirmiş, onlara bu elmayı tatmaları gerektiğini söylemişti. Elmanın tadına bakanlar, ihaneti de tatmışlardı. Bu ihanet, kurulan örgütün sallanmasına neden olmuştu. Suçlu olarak dakadın seçilmişti; çünkü kadına suç atmak en kolayıydı. Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildi.

Elmanın tadına baktıran hâlâ örgütün içindeydi.

Sözcü adamın gözleri alaycı şekilde kısıldı. "Bütün kart sahipleri aleyhine oy verdi. Adalet ve Mahkeme kart sahipleri de son sözü söyledi. Onların söylediği sözlerin geri dönüşü yoktur. Masadan sonsuza kadar menedilmene karar verildi. İhanetinin sonucunda ölüm cezası verilmedi; lâkin kartının bütün hakları alınarak yaşamaya mahkûm edildin, eski İmparatoriçe," dedi. Sesinden acımasızlık akıyordu. "İmparator'a kalsa seni öldürürdü. Fakat zaten ölü olacağın için buna gerek görmedi. Sonuçta kartın yoksa hiçsin ve bunu da en iyi sen bilirsin."

Düzeni değişen bu dünyada kartsız kalmak, ölüm demekti. Hayrete düşen genç kadın, "Kartlar yok edilemez, edilmemeli," dedi. Korku, sesine dalga dalga yayılıyordu. "Kartları yok etmek felaket getirir. Dünyanın düzenini değiştirir. Söyleyin İmparator'a beni öldürsün ama kartı yok etmesin! Yerime başkası geçsin! Kartı yok ederse bütün düzen mahvolur, bu düzeni kurmak için yıllarımı verdim ben! Yeni dünya düzenini İmparator ve İmparatoriçe beraber yönetmek zorunda!"

Sözcü olan adam, kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp, "Artık düzen sadece İmparator'un elinde," dedi. İstedikleri olmuştu. Kadının yıllardır çabaladığı her şey deprem olmuşçasına üstüne çökmüştü. Düzen yine sadece erkeğin egemenliğine geçmişti. "İmparatoriçe kartı sonsuza kadar yok edildi ve başka bir İmparatoriçe gelmeyecek." Sözcünün sesi keskin ve keyifli çıkıyordu. "Bütün kartlar İmparator'a bağlandı, artık en artık en üstümüz o."

Ve o an, genç kadının kırmızı dudaklarından intikamın kor ateşi gibi yemin içeren sözler döküldü: "Hiçbir şey burada bitmedi. Asıl her şey şimdi başlıyor. Düzeni değiştirmenizin bedeli olarak kıyameti başlatacağım. Yıllar sonra bir İmparatoriçe daha gelecek. Kendisi bu düzenin sonu olacak!"

Düzenin yönetimi tek kişiye geçmiş ve ihanetle suçlanan bazı kartlar yok edilmişti. Geriye kalan kartlar ise dünyanın düzeni üzerinde hükmetmeye devam etmişti.

Merhaba, Bronz serisinin giriş bölümüyle karşınızdaydım. Kurgunun uzun soluklu olacağını şimdiden söylemek isterim.

Bölümleri dizgi halinden aldığım için buraya yüklerken gözümden kaçan hatalar olabilir. İsterseniz bu kitabı basılı olarak da okuyabilirsiniz. %50 indirimle çoğu sitede satıştadır. Keyifli okumalar dilerim 🤍

BRONZ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin