♖ RESİTAL 6 ♖

264K 18.5K 26K
                                    

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...

Takvimin sararmış yaprakları, 2 Mart 2022'yi gösteriyordu. Gece yarısı olmak üzereydi, karalamak için yeni sayfa açılmıştı. Vivaldi Müzesi'nde vakit geçmek bilmiyordu. Bu gece çıkacağım sahneyle sözleşme sona erecekti. Birazdan Son Akşam Resitali başlayacaktı.

Yanımdaki müze müdürü Nijad Bey'le resital vereceğim sahne sanatları bölümüne doğru ağır adımlarla ilerliyorduk. Üzerimdeki siyah dar elbise, dizimin altından itibaren yırtmacı olsa da darlığından dolayı yürümemi zorlaştırıyordu. Kollarımda uzun kadife eldivenler, vücudumda ise göz alıcı mücevherler vardı.

Yalnızca bunlar da değil, bedenime yerleştirmiş olduğum silah ve bıçakların ağırlığı da beni yoruyordu.

"Biletler yok satmış, His Hanım. Uzun zamandır biletlerin tükendiğini görmüyorduk. Buraya uğurlu geldiniz."

Normalde katıldığım resitaldeki biletlerin tamamı tükenmediyse boş kalan koltukları ben satın alırdım. Çünkü verdiğim resitallerde kazandığım ücretlerin bir kısmını bağışlıyordum. İki gündür yaşadığım sıkı maceradan ötürü biletlerle ilgilenememiştim. Biri benim yerime hepsini satın aldığına göre kesinlikle bir şeyler dönüyordu.

Düz tutmaya çalıştığım sesimle, "Benim için de beklenmedik bir olay Nijad Bey," dedim. Perde arkasında duran piyanoyla bir an önce buluşmak için yanıp tutuşuyordum. "Ben sahneye çıksam iyi olacak. Seyircileri bekletmek istemem. Yeterince geç kaldım zaten."

Nijad Bey eldivenle kaplı elimin üstüne küçük bir öpücük kondurup hafifçe önümde eğildi. Perdeyi benim için aralayarak geçmem için yardımcı oldu. "Son Akşam Resitali'nize başlayabilirsiniz, sizi zevkle dinleyeceğiz."

İkinci sahne perdesi henüz açılmamışken piyanoya yürüdüm. Bedenimi yumuşak tabureye yerleştirdiğimde önce üstümü düzelttim. Uzun koyu saçlarım bedenimden aşağıya sarkıyor, elbisemle bütün hâline geliyordu. İnce parmaklarımı katran karası piyanoya yasladım ve kapağını açtım. Çok değerli bir piyanoydu. Ailem piyano çalmamı hiç istememişti. Hep gizli gizli çalmıştım. Fakat bir kere olsun annem beni görsün istemiştim. Hiç görmemişti.

Dünyayı sevgi kurtaracak diyenler sevgisizliğin bir gün yok edeceğinden habersizlerdi. Sevgisiz büyüyen çocuklar hiç tatmadığı o duygunun acısını dünyadan çıkaracaktı. Şimdiyse piyanoyu dünyayı alt etmek için çaldığımı bilselerdi; ellerimde yüksek ihtimalle kelepçe olurdu. Çünkü sevgisizlik büyük bir savaş başlatırdı. Perdelerin açıldığını duyduğumda gözlerimi yavaşça kapattım. Annem piyano çalarken hep gözlerini kapatırdı.

İçimde yeşeren her acı, parmak uçlarımdan külden birer nota olarak aktı. Kül, dilsiz notaya dönüştü, dönüştüğü yerden tekrar yanmaya başladığında küllerinden tekrar tekrar ölecekti. Tenimin altında ölüme göz yuman her bir tuşun geride bıraktığı sesler mekânın içinde arsızca dolaşırken, gecenin karanlığına mahkûm bedenlerin serenadına katılıyordu.

Ölümden düşen sahne kapandı. Alkış sesleri beklerken etrafta öldürücü sessizlik çınladı.

Karşımda beni öldürmek için bekleyen adamlar vardı.

Kirpiklerimi usulca kaldırdığımda seyirci koltuklarının tamamen boş olduğunu görmemle kalbim kan yerine kor pompalamaya başladı.

İşittiğim adım sesleriyle omzumun gerisinden arkama bak tım. Simsiyah giyinmiş adam sahne kısmından, "Tebrikler," dedi. "Güzel bir sahneydi. Gözümüz ve kulağımız sayenizde bayram etti. Sanata olan saygımızdan bitirmenizi bekledik."

BRONZ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin