♜ RESİTAL 41 ♜

35.9K 3.7K 5K
                                    

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...

"Ölmek istemiyorsan ne yapman gerektiğini biliyorsun!"

Sayısız kere çınlayan sesin varlığı kulaklarımı ağrıtıyor, yüzümden akan kanlar, soluk borumu tıkıyordu. Ölmek istemiyorsam ne yapmam gerektiğini biliyordum. Annemin yanına gitmek, annemle olmak, annemle konuşmak, onunla gülmek istiyordum. Çok mu şey istiyordum?

Parmaklar çenemi yakaladığında kafamı zorla kaldırdı. "Sana diyorum!" dedi giderek artan bir öfkeyle. "Zehir vücuduna etki etmek üzere, sana panzehri verebilmem için sihirli sözcükleri duymam gerekiyor!"

Dakikaları sayıyordum, dakikalardan ziyade zihnimin içinde bir melodi mırıldanıyordum. Mırıldandığım melodinin üçüncü dakikasına girmek üzereydim. Normalde iki dakika, üç saniyeden oluşuyordu. Zehir ne kadar sürede etki edecekti onu anlamaya çalışıyordum. Ölmek üzereyken bile bir şeyler öğrenmekteydim. Ouroboros bana bunu öğretmişti.

Yani babam.

Dudaklarımı araladım. "Haklısın," diye mırıldandım. "Ölmek için çok gencim. Yaşım daha on dokuz. Belki yirmi dokuzu göremeyeceğim bile ama on dokuzu yaşamalıyım."

Sert bir tokat attı. "Taşak geçmenin sırası değil! Sana, baban hakkında her şeyi söyleyeceksin dedim, Alatav!"

"Babam ünlü bir iş adamı..." diye mırıldandım. Dilim uyuşmaya başlamıştı. Zehri boynumdan enjekte etmişti. "Çok sevdiği bir karısı, bir de kızı var." Böyleydi. "Üç kişilik çekirdek aileyiz. Rusya ve Türkiye arasında gidip geliyoruz. Tek bildiğim, babamın iş adamı olduğu."

"Ne dediğinin farkında bile değilsin!" Bacaklarımda yoğun bir ağrı hissederken çok geçmeden bana yine vurduğunu anladım. "Baban zaten ölü bir adam, onunla birlikte gömülmek istemiyorsan bizimle iş birliği yapman gerekiyor. Bizimle iş birliği yap ve hayatını bağışlayalım. Bu demir parmakların arkasında çürüme."

Kafamı iki yana salladım. Bir diğerinin bana yaklaştığını hissederken tırnak diplerimde yoğun bir acı meydana geldi. "Baban yer altı dünyasının en pis insanı. Gerçekten onun kızı olmak istediğine emin misin? Bir farklılık yap ve bize onun kızı olmadığını kanıtla," dediğinde tam olarak babamın kızı olduğumu biliyordum.

Soğuk, uykumu getirirdi. Soğuktan nefret etmem için en büyük nedenlerden biri buydu. Uykum geldiği zaman, şeytanın nidalarını duymak isterdim. Annem, oğlu uyuyacağı zaman ona ninni söylerdi. Şimdi uykum vardı ama ninni söyleyecek bir annem yoktu. Zaten hiç olmamıştı.

Her zamanki gibi kendi kendime annelik yaptım.

"Rodnoy moy," dedim, titreyen dişlerimin arasında. "Tili tili bom. Zakroy glaza skoreye. Kto-to khodit za oknom. I stuchit·sya v dveri."

"Ne diyor?" dedi içlerinden birisi. "Hangi dili konuşuyor?"

"Rusça konuşuyor."

"Hani Rusça bilmiyordu bu kız?" Duyduğum ses bir çarpma sesiydi. Fakat olduğum pozisyondan dolayı bakamamıştım. "Bunca zaman boyunca bize yalan mı söylüyormuş?!"

"Tili tili bom. Krichit nochnaya ptitsa. On uzhe probralsya v dom. K tem, komu ne spit·sya," derken gözlerim kapanmak üzereydi.

"Hemen Rusça bilen birini çağırın," diye devam etti. "Verin şu siktiğimin panzehrini de. Belli ki konuşmaya karar verdi."

BRONZ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin