<three; win or lose>

1.1K 153 150
                                    

"Ne yapman gerektiğini anladın değil mi?" Alışveriş merkezindeki büyük bir bitkinin arkasına saklanırken sordu küçüğüne Yeonjun.

Ellerini Taehyun'un omuzlarına koyup hafifçe sıktı. Üçüncü kez anlatıyordu ve karşısındaki çocuğun kafasında hâlâ soru işaretleri vardı. Taehyun anladığı kadarını aklında toparlamaya çalıştı.

"Şimdi Soobin ile yalnız kalman için Beomgyu'yu ondan uzaklaştırmamı istiyorsun, öyle değil mi?" Yeonjun mutlulukla onayladı.

"Beomgyu, Soobin'in yanından ayrılınca onu kapalı bir alana kilitlememi istiyorsun?" Taehyun garip bakışlarla yaptığı planla gururlanan Yeonjun'a baktı.

Aslına bakılırsa, Yeonjun'un planından anladığı tek şey büyüğünün aşık olunca çok korkunç olduğuydu. "Hyung gerçekten yapmak zorunda mıyız? Geç karşısına düzgünce konuş neden böyle şeyler yapıyorsun?" Yeonjun hemen susturdu karşısındaki küçüğünü.

Taehyun ne olduğunu anlamak için Yeonjun'un baktığı yere baktığında ikiliyi gördü. Derin bir iç çekti sabrının tükendiğini hissederken. Yeonjun'un kolundan tutup ikilinin arkasından dolaştı ve onların girecekleri mağazaya girdi.

İlk planları Beomgyu'yu soyunma odalarından birinde kilitli bırakmaktı. Bu sırada Yeonjun, Choi Soobin'le tesadüfen karşılaşmış gibi davranacak ve onunla konuşmaya çalışacaktı.

Soobin, Beomgyu'nun üstüne bir kaç parça kıyafet tuttu ve beğendiklerini kendi omzuna koydu. Denenecek tüm kıyafetlere karar verdiklerinde Beomgyu'yu soyunma odalarına doğru ittirdi ve kendine takı bakmak için kasanın yanına gitti.

Taehyun soyunma odalarının olduğu yere doğru giderken Yeonjun, Soobin'in yanına yanaştı. Şaşırmış gibi davrandı. "Aaa Soobin. Burada karşılaşmamız ne büyük bir tesadüf." Soobin bir anda yanına gelen bedenle irkildi.

"Yine ne istiyorsun?" Yeonjun, Soobin'in sesindeki hoşnutsuzlukları hayal kırıklığına uğradı. Yanaklarını şişirip gözlerini kaçırdı. Soobin'in odağı karşısındaki çocuğun büzülen dudaklarına kaydı.

O da gözlerini kaçırdı ve eliyle boynunu kaşıdı. "Öyle demek istemedim, özür dilerim. Ayrıca suratını böyle yapınca aptal gibi gözüküyorsun." Yeonjun, Soobin'in iltifat etmekte iyi olmadığını biliyordu. Utanmasından belli ediyordu. Ona tatlı olduğunu söylemeye çalışmıştı.

Aptal olduğu doğruydu. Açıkçası umrunda da değildi. Choi Soobin yaptıklarını tatlı bulmuştu. Umursadığı tek şey buydu. Yeonjun ilk savaşı kazandığını hissetti. Bu ona ilk planın başarılı olduğunu düşündürtüyordu.

Soobin böyle düşünmüyordu. Kendi planları doğrultusunda gitmemişti. Gardını indirmişti ve üstü kapalı iltifat etmişti. Karşısındaki çocuk yanaklarını şişirip dudak büzdüğünde kalbinin hızlandığını hissetmişti.

Yeonjun mağazadan çıkmadan önce Soobin'in yanağından makas aldı. Hafifçe parmak uçlarına kalkıp yüzlerini yakınlaştırdı. Soobin ona yaklaşan bedenle geriye doğru adımladı.

Yeonjun bu sefer gerçekten kazandığını hissetmişti. "Ben kazandım. Çok çabuk pes ediyorsun. Kazan yada kaybet Choi Soobin." dedi ve geriye çekilip mağazadan çıktı.

Yeonjun'un aksine Taehyun bu süreçte hiçbir şey yapmamıştı. Beomgyu zaten dakikalarca soyun odasında oyalanmış ve çıkmamıştı. Beomgyu'yu orada tutmak için bir şey yapmasına gerek kalmamıştı.

Taehyun telefona gelen mesajla yavaşça mağazadan çıkıp gitti. Soobin, Taehyun'u farkedince soyunma odalarının olduğu tarafa doğru gitti. Düşündüğü gibi bir şey yoktu. Beomgyu hâlâ soyunma odalarından birindeydi.

Plan A | Taegyu Where stories live. Discover now