<thirteen; camp is over>

713 101 199
                                    

Esen şiddetli soğuk rüzgarlar kapalı çadırın içine hızla akın ediyordu. Soğunu yavaşça tüm vücudunda hisseden Taehyun ince uyku tulumunun içinde kıpırdandı.

Sağanak yağmurlarla beraber gelen şimşek çakması yerinden sıçrayarak uyanmasına neden oldu. Korkunç bir kabus görüyordu ve şimşek çakması kabusunun sona ermesine yardım etmişti.

Derin nefesleriyle beraber çadırın içinde bulunan küçük ampülü yaktı. İçeride kendinden başka kimse yoktu. Çadırı açıp dışarıya baktı.

Yağmurdan dolayı sönmüş olan ateşi ve diğer çadırlardan korkuyla dışarı bakan bazı yüzleri gördü. Çok yüksek sesli bir şimşek oldukları bölgenin yakınına düştü. Bir çok öğrenci çığlık atmaya veya korkudan ağlayarak çadırlarının içine saklanmaya çalışıyordu.

Taehyun etrafta göremediği arkadaşlarıyla hızla çadırdan çıktı. Üstüne hiçbir şey almadan tüm çadırları tek tek kontrol etti ancak hiçbirinde yoklardı.

Ormanda duyduğu bazı yüksek sesli çığlıklar ile hiç beklemeden ormana doğru koştu. Bayan Oh endişe ve korkuyla koşan çocuğu durdurmaya çalışsa bile başaramadı.

Karanlık, ıslak ve tehlikeli ormanda arkadaşlarının sesini haykırarak koşmaya başladı. Gözyaşlarıyla beraber karanlık ormanın en derinlere indi.

Yoğun şimşek ve yağmur seslerine karışan, tüm ormanın duyabileceği kadar yüksek sesli silah sesiyle olduğu yere çöktü. Çığlıkları arasında kulaklarını kapattı ve ikinci bir silah sesi daha duyuldu.

Korkuyordu. Deliler gibi korkuyordu ama silah sesinin geldiği yöne doğru gitmekten başka çaresi yoktu. Arkadaşları ortalıkta yoktu. Kalbinin yerinden çıkacak gibi atıyor oluşu sakinleşmesini engelliyordu.

Hafif bir ışık gözüne ilişti. Ormanın sağından gelen ışığın olduğu yere doğru koşmaya başladı. Işık çoğaldıkça ağaçlık alan azalıyordu. Korkuyla ve çaresizlikle ağlayan birinin sesini duydu.

Çimenlerin yoğunlaştığı ve yavaşça betone dönüştüğü bir alana geldiğinde gördüğü görüntü dizlerinin titremesine neden olmuştu.

Hiçbir yeri gözükmeyen siyah giyinimli, elindeki silahı karşısında duran çocuğa doğrultmuş bir katil ve yerde hareket etmeden yatan iki beden.

Ayrıca yerde yatan bedenlerin yanında duran arkadaşları.

Taehyun'un arkasından gelen arkadaşları ve öğretmeni gördükleri bedenler yüzünden korku dolu çığlıklar atmıştı. "Bayan Oh, yerde yatan kişiler kim?" Luhan sessizce öğretmenlerinin kulağına fısıldadı.

Bayan Oh tüm sakinliğini korumaya çalışarak cevap verdi. "Birini göremiyorum ama diğeri Ryuj--" Dört genç kız daha öğretmenin lafı bitmeden hızla yerde yatan bedenin yanına koştu.

"Ryu!!" Chaeryeong hareketsiz bedeni çamurlu çimenlerden kaldırdı. Yeji hızla yere çöktü ve kanayan yere üstündeki hırkasını bastırdı. Jisu acıyla ağlarken yerde yatan arkadaşının saçlarını okşadı.

"Sen.. Sen ne yaptın..?" Yuna, katilin titreyen eliyle tuttuğu silahı tek hamlede elinden aldı ve rastgele bir yere fırlattı. Karşısında korkuyla duran adamı ittirdi. Üstüne çıkıp var gücüyle patakladı.

Bayan Oh korkuyla yere çöken kişiyi tanımaya çalıştı. "Diğer bedenin yanında duran kişi.. Kai mi?" Taehyun öğretmeninin ona sorduğunu sanarak onayladı. Yavaşça arkadaşının yanına gitti. Yerde oturan arkadaşının yanına çöküp sımsıkı sarıldı.

Kai, Taehyun'u kendinden uzaklaştırdı. Yerde kanlar içinde yatan diğer bedeni gösterdi. Yanında ağlayarak duran Beomgyu ve Soobin'i gösterdi.

Korkuyla yanlarına yaklaştı. Beklediği kişi değildi ancak yerde gördüğü beden kanını dondurmuştu.

Plan A | Taegyu Where stories live. Discover now