46. BÖLÜM

13.9K 551 363
                                    

Başımın keskin ağrısıyla uyanırken, boğazımdaki ağrıyla yutkundum.

Gözlerimi araladığımda esnedim. Ahmak bir sınav gününe yine ve yeniden uyanmıştım.

Yade'nin evinde ne çalıştıysam onunla yetinmiştim.

Hızla ayağa kalkarak, yerdeki seccadeyi alıp katladıktan sonra yatağımın üstüne koydum.

Dün gece yaşadıklarım beynime hücum ediyordu. Ayrılmıştım Yağız'dan. Olmuştu işte. Kalbimin acısı katlanarak artmıştı. 

Başımdaki örtüyü çıkartıp elimi saçlarıma attığımda, Mert'in bana verdiği tokayı saçlarımdan hızla uzaklaştırdım.

Banyoya girerek klozet kapağını açıp tokayı içine atıp sifonu çektim.

Sinirle banyodan ayrılıp kıyafetlerimi giymek için gardrobtan kıyafet seçtim. Matemler içinde olduğum için, içimden siyahlar giymek vardı. Ama ona, isteyerek ayrıldığımı yansıtmam gerekiyordu.

Yoksa bu işin içinde bir iş olduğunu anlardı. Sadece ona değil, tüm herkese mutluymuş gibi görünmek zorundaydım.

Üzerimdekileri çıkartıp kirli sepete attıktan sonra yeni kıyafetlerimi giydim.

(KIYAFET TEMSİLİ)

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kurulanıp saçlarımı tarayarak açık bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kurulanıp saçlarımı tarayarak açık bıraktım.

Aynaya, kendimi incelemek için baktığımda, çok kötü görünüyordum. Gözlerim ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı.

Bir tane bile makyaj malzemem yoktu. En azından solgun yüzümü kapatabilirdim. Fakat ne yazık ki yoktu.

Banyodan çıkıp yanıma, Yade'nin evinde çıkarttığım sınav notlarını aldım. Okula gidene kadar çalışmak mecburiyetindeydim.

Odanın kilitini açarak çıktım.

Aşağıya indiğimde annem bana endişeyle baktı. "Erva, ne olmuş sana yavrum?"

Yüzüme kim baksa anlardı zaten dilhun bir hâlde olduğumu.

Yalan söyleyerek, "Pek uyuyamadım anne. Ders çalışmaktan," diyerek mırıldandım.

"Niye kendine bu kadar eziyet ediyorsun kızım? Ucunda Ölüm yok ya," dediğinde derin bir nefes aldım.

Ben yaşamayı dün gece son vermiştim zaten. Biyolojik olarak ölmek umurumda bile değildi.

"Finaller önemli anne. Çalışmazsam geçemem sınıfı," deyip masaya oturdum.

Konuşurken boğazıma bir şey batıyormuş gibi hissediyordum.

Boğazımı yumuşatmak adına önümdeki çaydan bir yudum aldım. O sırada ağabeyim çoktan kahvaltı masasına oturmuştu.

Bana kaşlarını çatarak baktı. "Bu ne hâl Erva?"dediğinde göz devirmeye bile hâlim yoktu.

İÇİMDEKİ TUTSAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin