64.BÖLÜM

11.7K 613 1.1K
                                    

SINIR;

•500 oy
•700 yorum

Sonsuzluk...

Onun gidişinden sonra yerini bu dokuz harfli kelimeye bırakmıştı. Gözlerim kapandıktan sonra sonsuzluğa açılmıştı. Sonsuzluk kelimesinin başında yer alan s harfi silindiği zaman aslında bundan sonra geriye kalan yaşamımda -buna yaşam denirse- hissedeceğim şey bu olacaktı.

Onsuzluk...

Kulaklarımda bir Cemal Süreya sözü çınladı. Sonsuzluk istemiştim ben aslında, ama S'yi biraz sessiz söylemişim galiba...

Onsuz nefes almak, onsuz yürümek, onsuz yemek yemek, onsuz yaşamak... Yaşamak? Onsuzluğun olduğu bir evrende yaşayabilir miydim?

Onun gidişinin ardından tam üç ay geçmişti... Üç ay... O günden beri nefes alamıyordum. Ölüden farksızdım. Hatta biliyor musunuz, belki bir ölü benden daha rahattır şu an. Keşke bedenim ölseydi de, ruhum onun gidişiyle can vermeseydi.

Üç ay boyunca bedenim ve ruhum çöküşe uğradı. Üç ay öncesine göre daha zayıftım, çelimsizdim. Aynanın karşısına geçtiğimde kendimi tanıyamayacak hâle gelmiştim. Kemiklerim içe çökmüş, gözlerimin altı o günden bu yana geceleyin sürekli ağlamaktan mosmordu.

O geceyi hafızamdan silip atabilmek için nelerimi vermezdim... Bana nefretle bakışını, ölmememi istermişcesine konuşması, cümlelerimi daha doğru düzgün tamamlayamadan arkasına bile bakmadan beni bırakıp gidişini...

Tıpkı o gün çalan şarkıda da olduğu gibi, arkasına bakmadan gitmişti. Ardında yıkılıp gözyaşını döken bir kadın bıraktığını önemsemeden.

Her gece gözyaşları içerisinde izlerdim onu. Odamın tam karışısında bulunan odasının balkonunda sigarayı umarsızca tüttürüşünü... O karanlık ortamda yanan tek şey sigarasının henüz tüketilmemiş külleriydi. Zaten o da benim gibi birkaç saniye içinde sönüp unutulurdu. Üç aydan beri unutulduğum gibi... Ve bundan sonra asla hatırlanmayacak olmam gibi...

Kahvelerinin mavilerime değmeyeli öyle uzun süre olmuştu ki... Gözlerim onun kahvelerini yakalamak için her gün saatlerce pencerenin kenarında sessizce durup onun odasını izlerdi. Lâkin ben ne kadar uğraşsam, o kadar yoksun kaldım koyu kahve gözlerinden.

92 gündür nefes alamayışımın ve ruhumun toprağa verilişinin ardından, onun gözlerinden mahrum oluşumun sonsuza dek süreceği kesindi.

Gidişinin ardından saatlerce o soğuk havanın altında, karların üstünde gözyaşları içinde bekleyişimi asla unutamam. Mert'in yanıma yaklaşıp alaycılıkla benimle konuşması ve benim çaresizce ayaklanıp Yağız'ın bana evlilik teklifi edeceğinin sembolü olup karların üstüne fırlattığı yüzük kutusunu hıçkırarak ellerimin arasına almam...

İÇİMDEKİ TUTSAK (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin