XII

314 30 2
                                    

"Ah ne yazık! Sana nedense kıyamadım. Bu kadar çekici olman beni zayıflatıyor!"

"Kapa çeneni lanet olasıca!"

Sukuna, Megumi'nin cevabına son kez gülerek ortadan kaybolmuştu.

Megumi iyice yorulmuştu. Sukuna onu inanılmaz derecede yormuştu ve Sukuna dövüşmek için çabalamamıştı bile. Eğer tüm gücü ile çabalasaymış muhtemelen evin içindeki herkes ölürdü.

"Siz iyi misiniz?"

İki genç kızlara doğru baktı.

"Asıl bunu Megumi'ye sormak gerek. Seni acıttım mı?"

Megumi endişeli bakan çocuğa ne cevap verecekti.
Onu daha fazla üzmek istemiyordu.

"Ah acıdı... ama bu acı geçti bile. Merak etme."

Yuuji beklenmedik bir anda göz yaşlarını bırakmıştı.

"Hey sen ağlıyor musun?"

Maki endişeli bakışları ile Yuuji'ye baktı.

Diğerleri de sonradan farkedince hemen ellerini omuzuna koyup onu sakinleştirmeye koyuldular.

"Hey ağlama bu senin suçun değil."

"Megumi'ye zarar verdim, belki sizede zarar verebilirdim."

Maki derin bir nefes verdi.

"Zaten zarar verdin. Ama bu önemli değil. Ölme yeter."

Yuuji daha dayanamadı ve kendi kollarını Maki'ye sardı.
Göz yaşlarını tutmaya çalışıyordu.

"Tamam herşey geçti, hadi sen biraz dinlen ben eve gidiyordum zaten."

Nobara ve Maki gözlerini kapıya doğru yürüyen çocuğa dikmişlerdi.

"Görüşürüz Fushiguro!"

Megumi kapıyı kapattı ve karşıdaki evine doğru geçti. Evine girdiği an Sukuna adlı lanetli ruhu araştırmaya başladı.
Telefonunun kilit ekranına parmaklarını oynatarak açıp internetten araştırma yapmıştı.

Ama saçma sapan şeyler çıkıp duruyordu.

"Acaba bu bir kitapta yazar mı ki?"

Megumi aklındaki sorular ile dolu beynini yormuştu. Biraz uzanarak elde ettiği sonuç ile bütün herşeyi not defterine yazıvermişti.

"Ah biraz dinlensem iyi olacak..."

1 saat sonra...

Megumi bir saatlik uykusundan uyanmıştı. Gözlerini hafifçe açıp elini başına getirmişti. Başı aynı taş gibi sertti.

"Ah başım."

Kendine bir çay hazırlayıp koltuğa oturmuştu. Gelen bildirimlerine de teker teker bakmıştı.

"Oi Fushiguro yarın işe gelemeyeceğim sanırım."

Mesaj Yuuji'den geliyordu.

"Ne demek gelmiyeceksin?"

Megumi kendi kendine konuşuyordu. Epey sinirlenmişe benziyordu.
Yuuji'nin gelmemesinin doğru olmayacağını düşünerek parmaklarını ekrandaki klavyeye bir kaç kez basarak mesajını iletmişti.

"Ne demek gelmeyeceksin? İyi değil misin halen? Yarına iyileş."

Megumi telefonunu bırakıp çayından bir yudum aldı. Kendini koltuğa yatırarak tavana çevirmişti yüzünü.
Derin bir nefes verdi.

"Onsuz iş çok... sıkıcı."

Ben şimdi kim ile beraber çalışacağım diye sorular yankılanıyordu kafasında...


Yuuji çorbasını bitirmiş yurtdaki arkadaşları ile biraz konuşduktan sonra yatağına geçmiş uzanıyordu. Başı dönüyordu ve kan kusup duruyordu.

"Ahh bu kaçıncı kez kusuşum böyle!"

Yuuji tuvalete kustuğu kana baktı. Midesi daha da bulandı ve bir daha kustu. Ayağa kalktı ve sifonu çekti.

Yatak odasına adımlayarak kendini yatağına bıraktı. Yüzünü tavana çevirip düşündü.

"Bana ne oldu böyle? Hasta mıyım?"

Yuuji kesinlikle hastaydı. Ama bu normal bir hastalık değildi. Bunu yapan organları da falan değildi. Bunu yapan Sukuna idi...







Evett geldim sonunda hehe
Devam edecek >>
Oy atmayi unutmaaa 🥺❤️

• 𝐈 𝐭 𝐚 𝐟 𝐮 𝐬 𝐡 𝐢 • 𝑶𝒉 𝒃𝒐𝒚 𝒊𝒕'𝒔 𝒚𝒐𝒖.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora