9

10.5K 726 79
                                    

Sabah uyandığımda ensemde hissettiğim nefes anlık bir korku yaşamama neden olsa da dünün anıları zihnime dolduğunda bu endişe yerini huzura bırakmıştı.

Karnıma dolanmış kollar ve bacaklarımın arasına girmiş bacaklarla uzun süre sonra uyandığım en güzel sabahtı.

Arkamdaki bedeni uyandırmamaya çalışarak kollarının arasında yavaş bir biçimde dönüp yüz yüze gelmemizi sağladım.

Pembe dolgun dudakları hafif aralık, ela gözleri kapalı olan çocukla gülümsememi durduramamıştım bir türlü. Küçük parmaklarımı onu uyandırmamaya çalışarak dudaklarına götürüp küçük küçük okşamaya başladım.

Ben bu dudakları öpmüştüm ulan!

Düşündüğüm şeyle gözlerimi kapatıp mutlu bir gülümsemeyle yatmaya devam ederken duyduğum ses yine yerimde sıçramama neden olmuştu.

"Sabah sabah bu neşenizi neye borçluyuz?" Diyen çatlak sesle hemen gözlerimi aralayıp yarım ağız gülümseyen bedene baktım.

Çok güzeldi çok.

Cevap vermeden elimi yanağına yerleştirip okşamaya başladığımda o da bana güzel bir gülümseme sunmuş ve yüzünü çevirip elime minik bir öpücük kondurmuştu. Elini öptüğü elimin bileğine atarak parmaklarımı tek tek öpüp boynuna sardı kolumu.

Bu hareketinden sonra yavaşça bana doğru gelen dudaklarla nefesimi tutarak öpmesini bekledim.

Yumuşak dudaklar, benim dudaklarıma değdiğinde içimde fırtınalar kopmaya başlamıştı yine.

Her öptüğünde böyle hissedeceksem eğer, yakın zamanda hastanelik olurdum galiba.

Tatlı, sıcak dudaklar üst dudağımı kıskacına aldığında boynumdaki elim yumuşak siyah saç tutamlarına dolanmıştı. Yavaş yavaş okşarken ben de alt dudağını dudaklarımın arasına alınca erkeksi bir inleme dolmuştu kulaklarıma.

Son bir kez üst dudağımı dişlerinin arasına alıp geri çekildi. Küçük dokunuşuyla birlikte ben de geri çekilip güneş ışığının altında parlayan elâları izlemeye başladım.

"Günaydın ev kuşu" dediğinde kıkırdamıştım tatlı tatlı.

"Günaydın" diyerek utanıp kendimi boynuna gömdüm.

"Utanan bir ev kuşu" demesiyle kendimi daha fazla gömmüştüm ben gibi kokan boyna. Eli belimi bulurken işaret parmağıyla minik minik okşuyordu bel çukurumu.

"Bugün işe gitmeyecek misin?" Diye çekinerek sorduğumda saçımı öpmüş ve cevap vermişti bana.

"Bugün için izin almıştım, tüm gün sana aidim" dediğinde hevesle kafamı kaldırıp ışıldayan yüzüne baktım. Ela gözleri parıl parıl parlarken, pembe dudakları sevecen bir biçimde gerilmişti.

"Ne yapmak istersin?"

"Bir kahvaltıya hayır demem" dediğinde gülüp hemen kalkmış ve giymesi için temiz üst çıkartmak adına dolaba yönelmiştim. Ona uyacak bedende bir şeyler çıkardıktan sonra eline tutuşturup kendi eşyalarımı da alarak banyoya yöneldim.

İşlerimizi hızlıca hallettikten sonra kendimizi mutfağa atıp ne kahvaltı hazırlayacağımızı düşünmeye başlamıştık.

"Bence bir menemen yapalım, domates var mı?" Diye sorduğunda onu onaylayıp buzdolabını göstermiştim. O domatesleri çıkarırken ben de gerekli malzemeleri tezgaha yerleştirdim.

Uzun süre sonra evime bir neşe gelmişti resmen. Güle oynaya yemek yaparken böyle bir anı ne kadar özlediğimi fark etsem de bunu düşünüp kendimi ve karşımdakini üzmeden işimize devam ettim.

Menemen hazır olup tabaklara konulduğunda çayları da doldurarak mutfakta yemeği yemeye başladık.

"Salonun duvarları ne kadar sürede kurur?" Diye sorduğumda ağzındaki lokmayı yutmakla meşgul olduğu için boğuk sesiyle cevap vermişti bana.

"Bir iki güne rahat edersin, hem kokusu da geçmiş olur. Sonra da birlikte yerleştiririz" demesiyle kafamı sallamıştım.

"Seninle yapılan menemen de daha bir güzel oluyormuş" diye konu değiştirdiğinde utangaçca gülümseyip kafamı çevirmiştim. Ara ara böyle göndermeler yapması beni acayip utandırıyordu.

"Hangi günler boş oluyorsun?" Diye tüm cesaretimi harcayarak sorduğum soruyla, temiz olan elini uzatıp saçlarımı karıştırmıştı.

"Genellikle pazar boş olurum ama değişiyor"

Söylediği cümleyle diyeceklerimi toparlayıp derin bir nefes alarak söze başladım.

"Eğer müsait olursan cumartesi ve pazar günleri bende kalsan olur mu?" Diye gözlerimi kapatarak vereceği red cevabını beklemeye başladım.

Biliyordum kesin hayır diyecekti ama sormazsam da içinde kalırdı. Ne olacak ki hayır derse birazcık ağlardım sonra da geçerdi, değil mi?

"Olur" diyen neşeli sesle tek gözümü aralayarak baktım karşımdaki bendene.

"Ne dedin?" Diye inanmayan bir ses tonuyla sorduğumda gülerek, yağlı dudağıyla yanağımı öpmüştü.

"Olur dedim"

Söylediği kelimelerle çocuk gibi el çırpmamak için kendimi zor tutarak hevesle başımı salladım. Keşke hep birlikte kalsaydık ama bunun için biraz erkendi galiba.

Hevesimi fark edince bu sefer de büzülmüş dudaklarıyla dudaklarıma değmiş ve hemen geri çekilmişti. Normalde bu yağlı öpmeye iğrenecek olan ben, tekrar öpmesi için yalvaracak hale gelmiştim.

~~~~~~~~~~~~

Havadan sudan muhabbetlerle günümüzü geçirmiş ve mutsuz bir biçimde onu evden yollama kısmına geçmiştik.

"Aslında bir gün daha kalsan sorun olmazdı" diyerek ensemi kaşıdığımda bana gülerek bakıp dudaklarımı öpmüştü sakince.

"Başka zamana ev kuşu" dediğinde üzüntüyle kafamı sallayarak beklemeden kollarımı sarmıştım karşımdaki adama. Hiç bırakmak istemez gibi sıkı sıkı sarılırken bu halime güldüğünü sarsılan bedeninden anladığımda hafifçe sırtına vurdum.

"Gülme mutsuzum şu anda" dememle saçımı öptü derin derin.

"Ben de çok üzülüyorum ama şimdilik mecburuz" dediğinde yüzümü boynuna gömüp güzel kokusunu içime çektim uzun uzun.

"Seni seviyorum" diyerek omuzlarımdan geri çekmiş ve dudağıma hızlı bir öpücük kondurup merdivenlerden kaybolmuştu.

Ardından ben de fısıltı biçiminde aynı kelimeleri söylemiştim.

"Ben de seni seviyorum"

Selamm, ben geldimm.

Çiçekler bir kaç bölüme kaos gelecek umarım sjdjsf. Bunlar o kadar tatlı ki nasıl kaos yazarım hiçbir fikrim yok.

Neysem umarım sevmişsinizdir bölümü, hatalarım varsa affedin beni, hepinizi seviyor ve kocaman kocaman sarılıyorum.

İŞÇİ / GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin