Ay | Texting

22. "Taş peçetelik"

Ekim: Sude

Ekim: Ben gelemiyçme

Ekim: gelemitxem*(16:28)

Ekim: gelemeyeceğim(16:30)

Ay: nE demek gelemeyeceğim

Ay: Ekim seni yırtarım

Ay: Lan kalk gel benim asabımı bozma

Ekim: Şey oldu

Ekim: Ben geldim...

Ekim: Ama gelemedim

Ay: Kararlılık seviyem:

Ay: Neden geldin ama gelemedin Ekim'ciğim?

Ekim: Şimdi ben kafedeyim,

Ay: Neredesin? Söyle geleyim yanına

Ay: İki saattir bakıyorum kapıya ama hiç görmedim seni. Ne ara geldin?

Ekim yazıyor...

Ekim: Ben siz gelmeden 2 saat önce geldim aslında

Görüldü

Ay: Lan mal

Ay: 2 saat ne

Ay: Salak mınıs

Ay: cidden neden diye soracağım da çok iyi biliyorum cevabı

Ay: uzuuuuunnn uzzuuuunn anlatmama rağmen saati unutdun değil mi?

Ay: Çünkü Ceyda diyince senin devreler sümsüke dönüyor

Ekim: Nalet müneccim boku yemiş pzvnk

Ekim: Bok yemek pek senin tarzın da değil ki

Ay: Saçma sapan konuşma

Ay: Gel, herkes seni bekliyor.

Ekim: Herkes kim?

Ay: Mina ve Naz

Ay: Ha bir de Sima

Ay: Güneş'i de yolda gördük

Ay: Emre 7 de kafedeydi. O da bizim masada oturdu. Yüzsüz gibi tam karşımda bir de

Ekim: Sude bibinin gacısını da getirseydin aq

Ekim: İyi ki yalnız olalım dedim

Ekim: Demesem 7 ceddini getirecekmişsin

Ay: Ekim şimdi şöyle ki, benim halam da masada

Ay: Çünkü kafe ona ait

Görüldü (16:37)

Ekim yazıyor...

Ekim çevrimdışı

Ay: görüldü?(16:39)

Ay: Lan nereye gittin? (16:41)

Ay: Tuvalete mi düştün salak (16:43)

Ay: Ya da telefonu mu tuvalete düşürdün? (16:45)

Ekim: Siktir (16:47)

Ekim: Cinlendin mi lan sen?

Ekim: Üstüme mini kamera mı yerleştirdin?

Ekim: Attın tuttu desem bu denli tutamaz amke

Ay: Ne diyon olum

Ay: Yazık senin nöronlar da tuvaletin, derin uçsuz bucaksız boşluğunda...