18.A

1.1K 69 20
                                    

(multi :pars)

(+20 vote)

Eniştem üstüme kapıyı kitlemişti, korkuyla geriye giden bedenim soğuk duvarla temas ettiğinde yerimde irkilirken eniştem kapı eşiğinden bana sırıtarak bakıyordu.

"enişte sarhoşsun istersen git yat" dediğimde sallanarak bir iki adım gelirken " tek başımamı yatıcam?" derken istemsizce yutkundum allahım nolur şuan aklımdan geçen binbir kötü düşünceden biri olmasın.

" ne diyorsun" diye sertçe çatılan kaşımla yutkunarak konuştuğumda eniştem daha da yakına gelmişti bile.
" diyorum ki, bugünlük berağber olalığm yarın herşeyi unutmuş gibi yaparız... Merağğk etmeğ herşeyi unuturuz" dediği şeye bak gerizekalı, öfkeyle titreyen ellerimi harekete geçirip üstüne bir sandalyeyi iterken geri çekilip elindeki içki şişesini sertçe yere fırlattı.

"biliyoğğrum sende beniğ istiyorsun, uzatma gel güzeliğğm" diyip bana doğru gelirken " sen neyden bahsediyorsun şerefsiz köpek" diyip elimi duvara bastırıp sol bacağımı kaldırdığım gibi göğsüne vururken geriye düşen bedeniyle hızla odama geçip kapıyı kilitledim.

Artık nasıl korktuysam her yanım ter içindeydi... İyi düşün, kendine gel balım sana birşey olmuyacak! Sadece polisi araman gerek, diye içimden geçirip kapıya vuran adi adamı umursamadan polisin numarasını tuşlamıştım ki aklıma kontürümün olmadığı gelince geriye sendelendim. Lanet olsun.

Duvarın bir ucuna geçip dizilerimi kendime çekerek kapıya sarhoşça vuruşlarının sonunda içeriye girmesin diye dua ederken hüngür hüngür ağlamaya başladım. Ne diye eve erken geliyordum ki, yada niye teyzem bu kadar geç geliyordu, keşke şimdi burada olsa.

Yaklaşık bir beş dakika sonunda kapının anahtar yerinden bıçak sesleri geldiğinde tedirgin olmuştum ki telefonumun sesiyle kendimi toparlayıp göz yaşlarımı silerek telefona koştum.
Ulaştı.

Hızla telefonu açtığımda ilk dediği cümle " yine pars yada Yalçınlamısın?" olmuştu.
Dıştan birini duyduğum için mi bilemem içimde istemsizce bir rahatlama oluşurken sildiğim göz yaşlarımda o sesle beraber geri başlamış hıçkırık tutmuştu.
Titremekten bir türlü sesimi toparlayamazken konuşmaya devam etti.

" siktir... Ne dedim şimdi niye ağlıyosun?" söylediğiyle iyice gözlerime yaş dolarken utanmıştım, eniştem kapıma dayandı demek garip geliyordu, sadece " yanıma gel... Lütfen" diyebildim.

Bunu dememle aniden telefon kapanırken o kapanan telefonla benimde korkum kalktığı yere geri geldi.
Ya gelmezse? Gelirim demedi.

"bağğlım tamam güzelim aç bişey olmıyacağğk" sarhoşça söylenen sözlere kulağımı bir süre tıkasamda en sonunda bende konuşmaya başladım " siktir git şeref yoksunu.. Sen nasıl kendinden çok küçük birine göz dikebilrsin hiç mi gururun yok sen eniştemsin, eniştem" öfkeyle kapı ardındakine söylediğimde kahkaha atması dahada sinirlenmeme sebep olmuştu.

Bir yandan kapıyla oynayıp konuşmaya devam etti " bana gülümserken yanımda şortlar giyerken suç bendeydi sankiğ" tövbe tövbe, sabrımı sınıyor bu adam.
" yanında her gülen şort giyen sana aşık mı oluyor... Giydiğim şeyler seni babam gibi görüp rahat davranmamdandı kusura bakma senin hadsiz bir köpek olduğunu yeni anladım. " dedim.

Bu sözün ardından yaklaşık bir on dakika daha geçmişti.. Keşke odamda bir cam olsaydı, belki bağırıp birilerine sesimi duyurabilridim, gerçi öyle bir zamandayız ki kimse kimseye korkudan da kolay kolay yardım etmiyor, ama yinede denerdim be.

SERSERİ (ulba) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin