4.I

3.3K 135 101
                                    

Multi:ulaş

Formamla beraber beni baştan aşağı süzen teyzeme gülümseyerek bakarken bir anda eniştemin bacağıma donukça baktığını görmemle huzursuz olurken kafasını dikleştirdiğinde " teyze nasıl olmuş forma" dememle bana sıkıca sarılıp " kızım mükemmel olmuşsun, cidden bizim aileden kimseye çekmemişsin" evet annem babam da dahil olmak üzere kimseye çekmemiştim, az biraz dedeme benzetiyorlar o kadar.

Kolumdaki saate gözüm çarparken ilk dersin bitmesine 20 dk olduğunu görünce ilk derse bari tam yetişiyim diyerek teyzeme sulu bir öpücük kondurup " teyzoş ben kaçar ikinci derse yetişeyim" dememle sırtımdaki çantadan geri çekilirken çeken enişteme kaşlarım havavalanark "birşey mi oldu enişte valla geç kalcam gelince konuşuruz" dedim.

Eniştem elini omzuma atarak " bugün izinliyim hadi seni okula ben atayım buraya yakın zaten 10 dakikada yetiştiririm, ilk günden otobüs bekleme" bende otobüs beklicem diye endişeleniyordum. Gülümseyerek sevinçle enişteme sarılıp kapıya çıktım.

Beyaz bir tofaşı vardı, tamam pek güzel değil ama en azından altinda ayaklarını yerden kesen bir araba var öyle düşünelim.
Ben normladede arkaya oturmayı sevdiğimden direk kolum arka kapıya uzandığında eniştem ön kapıyı açarken onu kırmamak için öne oturdum.

Zaten minik olan eteğim oturduğumda dahada kısalırken araba çalıştığında rahatsızca ucundan çekiştirip üstüme çantayı koydum.
Ana caddeye vardığımızda trafikle karşı karşıya kalırken eniştem arabayı durdurup bir anda üstüme doğru gelince irkilirken emniyet kemerimi çektiğinde ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim.

"iyimisin" diyip geri arabayı çalıştıran enişteme bakmak yerine cama dönerken" sadece biraz heyecanlıyım " diyerek geçiştirip omuz silktim.
Koskoca birazda yalılara benzeyen eski tür yapımda ama devasa bir güzelliğe sahip okulun önüne gelince ağzım sulana sulana bakarken tam çantamı aldım kapıyı açıyordum ki bacağıma değen elle irkilerek enişteme döndüm.

" al bu parayı harçlık yaparsın balım" derken benim aklım onun para uzatan değilde hala bacağımda olan elindeydi, çıplak bacağımdaki başka birinin eli? İğrenç bir his, oldum olası kız olsun erkek olsun birirnin bana dokunmasından hoşlanmadım.

Tek kaşım kalktım bir şekilde elini iterek kapıyı açıp içinden çıkarak kapadığımda camdan enişteme bakıp " enişte paraya ihtiyacım yok sağol ama babam yollar" enişteyi özellikle bastırıp sağ omzuma çantayı alarak okula giriş yaptım.

İlk katın başında duran nöbetci kıza müdürün odasını sorarken bu kattın en ucunda olduğunu öğrenerek soldan ilerledim. İnanamıcaksınız ama okul 8 bin kişi kapasiteli  ve burdan tam bakamadım ama İnternetten araşturdığıma göre yanlış hatırlamıyorsam 10 katlıydı bu yüzdende  asansör başlarında 11 ve 12. Sınıflar binebilir yazıyordu, muhtemelen en üst katlar üst sınıfların

Müdürn odasına aklımdaki düşünceler arasında varırken bir kez tıklayarak gir demesini bile dinleyemedim içeri atıldım, zaten yeterince geç kalmıştım.

"buyurun" tek kaşı kalkık bana dönen karamel renginde saçları olan 40 lı yaşlarında olduğunu bilsemde genç ve güzel gözüken müdürümüze hayranca bakmadan edemedim.
"öğretmenim ben yeni burslu öğrenci" dememle ciddi hali düşmüş gülümseyerek ayağa kalkarken " AA sen o harika resmi yapan öğrencisin" dediğinde sahteden de olsa gülümsedim, hayalim resim üzerine değilde başka bir hayalim ile ilerlesin derken ressam diye anılır olmuştum.

"ciddi anlamda resmine hayran kaldım o köle hayatının içindeki özgürlüğü çok güzel yansıttığın bir eser olmuş, senin gibi birini birçok okul isterken bizi seçmene çok sevindim" çok şeker bir müdür ya, kesinlikle iyi anlaşacağımız belli. "teşekkürler öğretmenim, ee ben sınıfımı soracaktım" diyerek sözü sadete getirdiğinde öğretmen masadaki belgelere bakıp " canım sınıfın 12/A, 9.kat,ama istersen bekle ilk dersin bitmesine beş dakika var teneffüste girersin" dediğinde "okul o kadar büyük ki zaten yukarıya çıkana kadar zil çalar" dememle öğretmen gülerken bende yavaşça odadan ayrılıp hemen yanındaki asansörün tuşuna bastım.

Asonsör açıldığı gibi benimde ağzımın açılması bir oldu. Voah koskocaman 8 kişilik bir asansör karşısı ful ayna yerler eskitilmiş gibi bir zemin tek kelimeyle mükemmel.

Asansörden inip uzun koridora baktım. İlk gördüğüm 11/E ydi buradan ileri gidersem muhtemel sınıfa varırdım.
Dediğim gibi düzenlenmiş sınıfların önünden geçerken sonunda a şubesine vardım, ama diğer sınıflar ın kapıları çok güzelken bu sınıfın kapı kulpunun yarısı kırılmış kapının üstü soyuk soyuk ve birçok karalama yazı telefon numaraları vardı. Allahım inşallah en berbat sınıfa düşmüş olmıyayım.

Kapının biraz gerisinde durmak için çekildiğimde zil çalarken zili bekleyen bir angus ordusu üstüme çuvakladığında hızla gerileyip çıkmalarını bekledim.
Katın sessizliği zilin sesiyle yok olmuş anıranından tut öksürüğe boğulanınkine kadar bütün sesler kulağımda uğulduyordu.
Girenler tek tüke indiğinde çatık kaşlarımla kafamı eğip içeriye adımlarken birinin göğsüne kafamı çarpmamla alnımı tutarak geriledim.

" yava-" diyecek olan çarptığımla yüz yüze geldiğimizde  susarken zaten çatık olan kaşlarım dahada çatıldı.
Bu beni tellerin ardında bırakan şerefsizin ta kendisiydi, ben bu şans diye gelen aklıma tüküreyim.

Şuan sana fena patlardım ama dua et insanlar var, onu tanımamazlıktan gelerek omzuna sertçe çarpıp  içeri girdiğimde sınıf boş sadece bir iki kız köşede törpü yaparak duruyordu.
Kızların yanına giderek sahtedende olsa gülümseyip " hangi yer boş" diyince aralarında en çok ben botoks yaptırdım diye bağıran kız " bizime mi dedin aşko" yok babana dedim, tövbe tövbe

"başka biri olmadığına ve size baktığıma göre" diyip göz devirdiğimde sarışın eşsiz zarif gözüken kız bana samimice gülümseyip " 3 bölmeninde en arkalarında ki kişiler tekli oturuyor tatlım" dediğinde gülümserken bir anda kolumdan çekilerek cam köşesindeki yere atılırken bunu yapan  kıvırcığa hayretle baktım. Bu kadarı da fazlaydı sustuğum yetmiyor gibi birde başıma bela olmaya devam ediyordu.

"burası boş" demesiyle kızlar o May Got gibi birçok cümle sıraların aralarındaki en zarif sempatik konuşan sarışın kız gülümseyerek" ulaş sen yanına doruk ve sercanı bile oturtturmuyorsun" onlar konuşuyor ben öylece dinliyordum, zaten söz bitince buradan hemen kalcam onla oturamam

"AA tamda bugün yeni biri aramıza katılırsa ona yanımda yer vereceğim diye yemin etmiştim şansa o geldi" demesiyle kızlar kıkırdarken sarışın bozulmuş gibi dursada belli etmemeye çalışarak önüne döndü.

Kıvırcık ayakta tam gidecekken bende peşinden çıkmaya çalıştığımda dururken tek kaşı kalkık bir şekilde " nereye gidiyorsun?" dedi.
Sanki hiç birşey aramızda geçmemiş gibi davranıyor, farkındamısın bilmem ama daha bir iki saat önce beni sattın... Herneyse ya göz devirip "başka bir yere oturacağım çekilirse" diye mırıldandım.

Mümkün olduğunca onunla göz teması kurmadan konuşmaya çalışıyordum.
Önümdeki kıvırcık bir anda sıraya oturunca dişlerimi sıkarken bende imsat edip masaya çıktığımda ayaklarını sıraya uzatırken oflayarak  sıranın üstünde onla göz teması görecek şekilde oturup sınıftaki kızlarında çıkmasıyla ona doğru eğilerek " bak daha bir iki saat önce beni orada piçlerle bırakmış adamsın bırak sırandan da çıkayım sessizce" diye fıısldarken o sırıtarak beni süzüp "kurtulmuşsun, güzel fiziğin sayesinde herhalde" diyip dudağını yalarken dolan gözlerimle karşımdaki duygusuz serseriye elimi kaldırdığımda tek kaşı kalkık benden hamle beklerken elimi yumruk yapıp geri yere indirdim.

Dolan gözlerimi sıkıp " puştluk bedava" diyip sırıtırken Ayağımı oturduğum masadan dışarı sarkıtırken zil çalmış herkes sınıfa doluyordu. Dünki pars da dahil? Yeni uyandığı belli olan sol omzundaki çantasıyla beni görmesiyle kısık olan gözleri sonuna kadar aralanırken hiç beklemediğim bir anda kıvırcık yakamdan tutarak beni kendime çekmesiyle kendimi üstünde bulmam bir oldu.

SERSERİ (ulba) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin