1.1

17.9K 1.4K 395
                                    

Pazartesi.
16.30

"Apo yalnız mı bıraktı seni bugün?"

Başımı elimdeki kitaptan kaldırıp sert bir ifadeyle bana bakan Tuna'ya çevirdim. Gerçekten merak ettiği için mi, yoksa sırf bana sataşmak için mi sorduğunu anlamamıştım. Bu yüzden çenemi kapalı tutarak çantasını yanımdaki boşluğa fırlatmasını izledim.

"Kay biraz."

Ters gününde olduğu ses tonundan bile anlaşılırken işi yokuşa sürmemek için bankın sonuna kadar kaydım.

Hava yağmurlu olduğu için okula bisikletle gelememiştim ve işin kötüsü uzun bir süre daha toplu taşıma kullanmam gerekecekti. Çünkü sonbahar gelmişti ve iki babam da beni okuldan alamayacak kadar yoğun çalışıyorlardı. Normal şartlarda bununla bir sıkıntım yoktu, ama çıktığım tüm yollar Tuna'yla kesişmeye başladığından beri önceden canımı sıkmayan durumlar bile sinirimi bozmaya başlamıştı.

Çakmak sesinin ardından gelen tanıdık kokuyu hissedince alışkanlık haline gelmiş bir hareketle kot ceketimin cebindeki sakız paketine uzandım. Ağzıma attığım çilekli sakızın tadı yavaşça dilimin üzerine yayıldığında başımı kitabıma eğerek okumaya devam ettim. Melih ve Apo'yla konuştuğumdan beri, Tuna'nın iyi niyetli olduğuna inanan son küçük parçam da yok olmuştu. Canı istediğinde iyi biri olabiliyordu, ama aynı şekilde bir anda acımasız bir şerefsize de dönüşebiliyordu. Yani onunla kuracağım her türlü iletişim benim için risk teşkil ediyordu ve ben kendimi seviyordum.

Yüzüme doğru üflenen duman dikkatimi dağıtırken gözlerimi kitaptan ayırıp Tuna'ya baktım. Biraz önce huysuzluk yapan kendisi değilmiş gibi genişçe sırıtıyordu.

Boştaki elini yüzüme yaklaştırıp gözlüğümü kavradığında "Ne yapıyorsun?" diye homurdandım ama beni dinlemiyordu bile. Sanki ben hiç konuşmamışım gibi sigarasını dudaklarının arasına sıkıştırıp gözlüğü iki eliyle tuttu.

"Neydi, bir film karakteri vardı? Böyle yuvarlak gözlük takıyordu."

Oflayarak gözlüğe uzandığımda elini yukarı kaldırıp gözlüğü uzaklaştırdı. Dudaklarını hafifçe aralayarak sigarayı düşürmeden dumanı dışarı üflerken "Harry Potter mıydı?" diye devam etti.

Pes ederek kollarımı kucağıma bıraktım. O konuşmak istiyordu, yani başka şansım yoktu.

"Evet, ama kitap karakteri o. Filme sonradan uyarlandı ve onun daha gözlüğü küçük."

Sigarasını eline alıp gözlüğümü kendi yüzüne yerleştirirken "Neyse ne." diye homurdandı. Harry Potter'ı tanımayan herifle muhabbet ediyordum, resmen kendime hakaretti.

"Baya bozukmuş gözlerin."

Gözlerini kısarak gözlüğü çıkardığında elimi uzatıp vermesini bekledim. Ama vermek yerine elinde çevirmeye devam etti.

"Daha önce seni gözlük takarken görmemiştim."

"Normalde lens kullanıyorum. Bugün geç kalacaktım, o yüzden gözlüğümü takıp çıktım."

Gözlük kullanmayan her kara cahilin yaptığını yapıp gülerek "Şimdi beni görüyor musun?" diye sordu. Bir de benim zekama laf ediyordu.

"Bulanık görüyorum. Gerçi değişen pek bir şey yok gibi, netken de şekilsizsin."

Dudaklarımı ısırarak gülümsememi saklamaya çalışıyordum ama gözlüğümü yüzüme yerleştirip bana attığı bakışı netleştirdiğinde bu konuda başarılı olamadığımı anladım. Burnumun üzerindeki parmaklarını çekmeden önce soğuk bir sesle "Gülen yüzüme aldanma Altan." dedi. "Hayatını sikmem beş saniyemi almaz."

Gülümsemem hızla silinirken içimde beliren sıkıntıyı bastırmak için derin bir nefes aldım. Melih'in haklılığı bir kez daha kanıtlanmıştı. Tuna kendi istediklerini duyduğu sürece iyi bir insandı.

Kafa tutmak gibi bir durum söz konusu olmadığı için sessizce kitabıma dönerek yenilgiyi kabul ettim.

"Sakız versene."

Sokağın başında beliren dolmuşu fark ederek çantamı omzuma asarken cebimden sakız paketini çıkarıp yanına bıraktım. Ayağa kalkıp durağın kenarına yaklaştığımda arkamdan "Al." diye seslendi.

"Sen de kalsın. Canımı bağışladığın için teşekkür olarak kabul et."

Dalga geçercesine söylemek istemiştim ama sesim bariz bir şekilde moralsiz çıkmıştı. Dolmuş tam önümde durduğunda beklemeden binip en arkadaki boş koltuklara doğru yürüdüm. Bana boş boş bakan görüntüsü sağ tarafımdan akıp gittiğinde başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım.

_____

OĞLM SİZCE DE KARA GÜNLERİNİZE GÜNEŞ GİBİ DOĞMUYOR MUYUM GÜNDE 242526 BÖLÜM ATARAK??? KESİN DOĞUYORUM ABİ BAŞKA AÇIKLAMASI YOK YANİ

Ulan Altan üzülünce içim parçalanıyor valla ben hiçbir karakterime bu kadar bağlanmamıştımsjsjsk

venus.

strawberries&cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin