9.4

9.6K 718 128
                                    

| Altan |

11.34

Her şeyden uzaktım. Suratıma yapıştırdığım gülümseme dışında dönen sohbete hiçbir katkıda bulunmuyordum. Ne konuşulduğunu dinlediğim bile söylenemezdi. Sadece arada dönüp bana bakan Berkay'ın gözleri düşüncelerimin hızını kesiyordu.

O kadar hızlı düşünüyordum ki ben bile yetişemiyordum.

Berkay bir kez daha yüzüme bakıp ifademi incelerken bu kez diğerlerinden farklı olarak kafasını çevirmeden "İyi misin?" diye fısıldadı. Suratımın düştüğünü ancak o zaman fark edebildim.

Başımı salladım ama ağzımı açamadım. Çünkü açtığım anda midemde ne varsa çıkaracakmışım gibi hissediyordum.

O anda çalan zille gözlerimi kahverengi gözlerinden çekip kapıya baktım. Apo ve Melih konuşmayı bırakıp bana gergin bir bakış attığında sessiz bir soluk alarak ayağa kalktım.

Havada uçar gibi kapıya yürürken ayağımın altındaki zemini bile hissetmiyordum. Omzumun üstünden Berkay'a baktım.

Neden ihtiyacım olan ışığı göremiyordum?

Kapının koluna uzanan elim titriyordu, ama kaçmayacaktım. Bugün yarım kalan her şeyi bitirecektim.

Çelik kapıyı açıp Tuna'nın yüzüyle karşılaşana kadar nefes almadım. Beni gördüğü anda beceriksizce gülümsemeye çalıştı, bense uğraşmadım bile. Sadece kapının önünden çekilip geçmesini bekledim.

İçeri girip kararsız bir ifadeyle kapıyı kapatmamı izlerken montunun fermuarını indirdi. Gözlerimi bir türlü yüzünden ayıramıyordum. Alnına dökülen saçlarından diliyle ıslattığı dudaklarına kadar her parçası sinirimi bozuyordu.

Montunu çıkarıp bana uzattığında eline temas etmemeye çalışarak aldım. Çabamı fark ederek güldü. Bazı şeyler asla değişmiyordu; tedavi bile bu alaylı gülüşü Tuna'dan söküp alamamıştı.

Askıya yöneldiğim sırada koridorda yalnız olmadığımızı fark ederek irkildim. Üç çift göz dikkatle bizi izliyordu. Apo ve Melih'in kasılıp kaldığını görebiliyordum. Ama en tedirgin ifade Berkay'ın suratını işgal ediyordu.

Sessizlik kulaklarımı tırmalamaya başladığı sırada Tuna "Selam." diyerek onlara doğru ilerledi. Eskisi kadar rahat ve umursamaz değildi, ama duruşunda hala o yoğun özgüvenin izi vardı.

Gözleri Apo ve Melih'in arasında gidip gelirken "Bir anlamı olur mu, bilmiyorum ama özür dilerim." diye devam etti. Melih'in Apo'ya kaçamak bir bakış attığını görünce araya girme ihtiyacıyla yanlarına yürüdüm.

Tam ağzımı açtığım sırada Melih araya girerek "Laf olsun diye özür dileme." dedi. Öfkeli bir çıkış değildi, sadece istemediği bir durumu ortadan kaldırmak istiyormuş gibi konuşmuştu.

Tuna'nın yüzü buruk bir gülümsemeyle aydınlanırken dudakları "Hayatım boyunca hiç laf olsun diye özür dilemedim." diye kıpırdandı.

Apo Melih'in omzunu kavrayıp "Neyse içeri geçelim." diyene kadar amaçsızca kapı önünde dikilmeye devam ettik.

Melih'in Tuna'yı hiçbir zaman affedemeyeceğini biliyordum, sessiz kalmasının tek sebebi beni üzmek istememesiydi. Apo'yu başıyla onaylayıp arkasını döndü. Tuna da ancak o zaman Berkay'a bakabildi. İkisi birbirini baştan aşağı süzerken hissettiğim gerginlik boğazımı yakıyordu.

Ters bir durumun oluşmasından korkarak geçirdiğim uzunca bir dakikanın sonunda Tuna elini uzatıp "Berkay'dı galiba." diye gülümsedi. Ortalığı birbirine katması mı, yoksa umursamadan gülecek kadar rahat olması mı daha zordu, bilmiyordum. Hissedebildiğim tek şey boğazımdaki yumruydu.

Berkay'ın gözleri Tuna'nın havadaki eliyle yüzüm arasında gidip geldi. Kısa bir tereddüdün ardından elini uzatıp sertçe tokalaştı.

"Aynen." derken Tuna'nın sevecen tavrını biraz bile paylaşmıyordu. Hatta hiçbir zaman olmadığı kadar aksi bir havadaydı.

Elleri ayrılıp aşağı salındığında "İçeri geçelim." diye yineledim. İkisi de itiraz etmeden talimatımı yerine getirirken aldığım solukların yetersiz kaldığını hissedebiliyordum.

Önden yürüyen Berkay'a yetişmek için uğraşmadım. Tuna'yla yürümüyordum ama isterse yetişemeyeceği kadar uzak da duramıyordum. Birkaç adımla bana yetiştiğinde sıcak nefesi kulağımdan içeri aktı.

"Yakışıklı çocukmuş." derken gülümsediğini sesinden bile anlayabiliyordum.

Yüzüne ters bir bakış atmamak için gözlerimi yere indirdim. Artık umursamaz tavrı canımı yakmaktan öteye geçmişti. Sadece suratına bir yumruk geçirip kanadığını görmek istiyordum.

Suratıma en inandırıcı gülümsemeyi yerleştirip gözlerinin içine baktım ama hiçbir şey söylemedim.
___

abi ben aşırı zevk alıyorum çünkü devamını biliyorum
ama siz bilmiyonuzshsjsjk

gidelim venüs kardeş

strawberries&cigarettesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin