i'm his boyfriend

1.1K 119 246
                                    

"Günaydın."

Harry kalın perdelerin aralanması ile içeri giren güneş ışıklarıyla gözlerini araladı. Yeşillerini birkaç defa kırpıştırıp, görüşünün netleşmesini sağlayarak, karşısındaki çoktan giyinmiş olan tapılası adama baktığında, kalbinin birkaç saniyeliğine atmayı bıraktığına yemin edebilirdi.

Öğretmeni, çoktan giyinmiş bir şekilde camın önünde dikiliyor, birbirine girmiş kahverengi saçlarını düzene sokmaya çalışıyordu. Üzerinde dünkü kıyafetlerinin aksine, gri bir eşofman altı, siyah, uzun kollu bir tişört, ve siyah bir hırka bulunuyordu. Otel odası onun özel suiti gibi bir şey olduğundan, ve burada da eşyaları bulunduğundan kıvırcık olan onun üstünü değiştirmesine şaşırmamıştı. Harry, onun takım elbiseli hallerine tapsa da, böyle de inanılmaz göründüğü yadsınamaz bir gerçekti. Üzerinde bir çuval dahi olsa, yine nefesimi keserdi, diye düşündü kendi kendine.

"Hafta sonu olsa uyandırmazdım, ancak neredeyse üç saat sonra okul var. Seni anca evine bırakırım, biraz dinlenir sonra da hazırlanırsın."

Harry yumuşacık yatakta gerindikten sonra, kafasını sallayıp yavaşça ayağa kalktı. Baksırı ve pantolonunu hızlıca üzerine geçirdikten sonra, yerdeki gömleğini alıp şöyle bir inceledi. Güzelim gömleğinin yalnızca birkaç düğmesi hayatta kalabilmiş, düğme deliklerinden bazıları tamamen yırtılmıştı. Öğretmeni gerçekten vahşi biriydi, neyse ki Harry bundan hiç mi hiç şikayetçi değildi.

"Bunun artık giyilebileceğini sanmıyorum." Diye mırıldandı. Yeni uyandığı için sesi boğuk ve pürüzlü çıkıyordu. Louis bu ses tonunu gerçekten beğenmişti.

"Ah, sana bir gömlek borcum olsun. Şimdilik dolaptan bir şeylerle idare edebilir misin?" Louis'nin sorusuna karşın Harry hızla kafasını aşağı-yukarı salladı. Onun kıyafetlerinden birini giymek mi? Buna nasıl hayır diyebilirdi ki?

Harry kendi gömleğini yatağın üzerine atıp, dolabın aynalı sürgü kapısına yöneldi. Dolabı açtıktan sonra, içini incelemeye başladı. Dolabın içinde çok fazla bir şey yoktu, ancak Harry içine kolayca sığabileceği siyah bir hoodie bulabilmişti. Hoodie'yi üzerine geçirip, öğretmeninin üzerine sinen kokusunu derin bir şekilde içine çekti. Burnuna dolan yumuşatıcı kokusunun içinde kendini gizleyen, öğretmeninin sandal ağacına benzeyen kokusu içinin gıdıklanmasını sağlamıştı. Bir insanın kokusu bile bu kadar erotik hissettirebilir miydi?

Harry derin bir nefes verip, dolabın kapısını çekerek kapattı. Aynaya bakarak, uzamaya yüz tutmuş kıvırcıklarına söz geçirmeye çalıştıysa da, sonunda pes edip ellerini indirdi, ve hala pencereye yaslanmış bir şekilde telefonuyla ilgilenen öğretmenine döndü.

"Keşke ben dinlenme kısmını es geçsem ve birlikte kahvaltı edebilsek." Diye mırıldandı. Çoktan kendi telefonunu almış, Niall'dan gelen mesajlara sonra cevap yazmayı aklının köşesine not ederek, kotunun cebine sıkıştırmıştı. Öğretmeni telefonunu kilitleyerek eşofmanının cebine attıktan sonra, delici mavilerini Harry'e yönlendirmişti.

"Ben aç değilim, ancak sen açsan odaya bir şeyler söyleyebilirim." Harry, Louis'nin cümlesine karşın gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Bu otel odasına tıkılı kalmaktan bahsetmiyordu ki o. Dışarı çıkmaktan, birlikte vakit geçirmekten, ve normal insanlar gibi sadece seks içermeyen aktiviteler yapmaktan bahsediyordu.

"Dışarıda kahvaltı etmekten bahsediyordum Bay Tomlinson." Harry normalde olsa, bunu teklif etmeye cesaret dahi edemezdi. Fakat, dün gece Bay Tomlinson'ın tatlı itirafı ona açık bir kapı bırakmıştı. Onunla cinsellikten ileriye gidemeyeceğini düşündüğü tarafını bastırmış, yeniden umut etmeye başlamıştı. Bir ay önceki Bay Tomlinson olsa, asla Harry'e onu kıskandığını söylemeyeceğini biliyordu, hatta onu umursayacağını bile düşünmüyordu. Ancak, Harry kendince artık Louis'nin de yavaş yavaş fikirlerinin yumuşadığını düşünüyordu.

if walls could talk | larryDonde viven las historias. Descúbrelo ahora