i need you

743 97 79
                                    

"Yarıyıl tatiline neredeyse bir ay kaldı, heyecanlı mısınız?" Dersin bitmesine on beş dakika kala, edebiyat öğretmenleri konu anlatmayı bitirmiş, her zamanki gibi kalçasını masasına yaslayarak sınıfa sormuştu. Taba rengi, kaşe kabanını sandalyesinin omzuna asmış, üzerindeki dar, siyah takımı ile sınıfta dikiliyordu.

Harry başını yumruk yaptığı eline yaslamış bir şekilde öğretmenini izliyordu. Dar kesim takımı vücuduna oturmuş, kıvrımlı belini açığa çıkarıyor, siyah kumaş pantolonu sıkı ve dolgun kalçasını tamamen sarıyordu. Kıvırcık olan, gözlerini ayırmadan öğretmenini kesiyorken, ağzının suyu neredeyse akacaktı.

Bir yandan Bay Tomlinson'ın her zerresini ilk defa görüyormuşçasına zihnine kaydederken, öte yandan koca dönemin ne kadar da çabuk geçtiğini düşünmeden edemedi. Bunu ancak şimdi, Bay Tomlinson söyleyince fark edebiliyordu. Açıkçası, okuldaki sınavlarına birkaç gün öncesinden çalışmak dışında okul için pek bir şey yaptığı söylenemezdi. Yaşıtları üniversite sınavı için deli gibi çalışırken, Harry bu vaktini genelde Bay Tomlinson ile geçiriyordu. Her ne kadar öğretmeni de ona ders çalışması için ısrar etse de, Harry'nin üniversite sınavı için çok büyük beklentileri ve hayalleri yoktu. Sadece fotoğrafçılık bölümüne gitmek istiyordu ki, bunun için de ortalama bir puan gayet yeterliydi.

Sınıf arkadaşları hep bir ağızdan öğretmenlerinin sorusunu yanıtlarken, Harry parlayan gözlerini bir saniye olsun Bay Tomlinson'ın üzerinden çekmemişti. Onunla en son geçen hafta sonu buluşmuşlardı, ve Harry onu çok özlemişti. Şimdi, Cuma gününün okul saati neredeyse bitecekken, Harry kendini onun kucağına atmamak için zor tutuyordu.

"Dişinizi biraz daha sıkın, biliyorsunuz haftaya cuma günü, ders saati içerisinde dönemin son yazılısını yapacağım. Son sınıf olduğunuzdan, zaten üniversite sınavının stresi sizi esir almışken bir de ben zorlamak istemedim. Çalışırken sadece derste en çok üzerinde durduğumuz şiirlere, ve şairlere baksanız yeterli. Emin olun, gayet basit bir sınavla karşılaşacaksınız." Louis, konuşmasını desteklemek adına jest ve mimiklerini de sıkça kullanıyordu. Hitabeti yüksek bir adamdı. Kısık sesle dahi konuşsa, herkes pür dikkat onu dinler, sınıfta çıt çıkmazdı. Harry'nin gözü adamın havada savrulan ellerine bakarken, yutkunmadan edemedi. Tanrı aşkına, gerçekten bu kadar kötü durumda mıydı? Adam, bir şey çaktırmamak adına onunla neredeyse göz teması dahi kurmamaya çalışırken, Harry utanmasa tüm sınıfın önünde adamın üzerine atlayacaktı.

"Ayrıca, notlarınızı muhtemelen sınavdan sonraki ilk dersimizde açıklamış olurum. O dersten sonra, dönem sonuna birkaç dersimiz kalacağından, daha rahat ders çalışabilmeniz için edebiyat dersinin saatlerinde yoklama almayacağım. Yani, dersime gelmeseniz de sıkıntı olmayacak. Bunun da haberini vermek istedim." Louis, yaslandığı yerden doğrulup, konuşmasını bitirircesine ellerini çırptı.

"Şimdi, eğer bir sorunuz yoksa, ders bitmiştir." Louis'nin öğrencilerine yaptığı bu jest, sınıftakilerin onu alkışlamalarına, ve bol bol teşekkür etmelerine sebep olmuştu. Herkesin favori öğretmeni artık belliydi. Louis onlara göz kırpıp, eşyalarını toplamaya koyuldu.

Öğretmenleri sınıftan çıktıktan sonra, Harry de hızlı bir şekilde eşyalarını toplayıp çıkmıştı. Amacı öğretmenini yakalayıp, onunla konuşmaktı. Koridorda hızla adamın arkasından ilerlemeye başladı. Tabii, üzerine neredeyse atlayan sarışın arkadaşı, ve onun artık resmi olarak sevgilisi olan kahverengi gözlere sahip çocuk, bu planın suya düşmesine sebep olmuştu.

"Harry, yemek yemeye gideceğiz. Sen de gelsene." Niall kollarını bir an olsun Harry'nin boynundan çekmezken, sevinçle konuştu. Harry, nefes alamadığından olsa gerek, yüzünü buruşturup, arkadaşından uzaklaştı.

if walls could talk | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin