As Long As You Love Me

1.6K 190 195
                                    

2 Ocak 2021.
Taehyung'la birlikte rüya gibi geçireceğim son gündü. Boğazımda asla geçmeyen bir yumru ve her an akacak gibi dolu dolu olan gözlerim vardı. Bu durumu Taehyung'a belli etmemeye çalışsam da onun da benden farkı yoktu. İkimizde sessizce yatakta birbirimize sokulmuştuk. Taehyung'un parmakları çıplak sırtımda tüy gibi dolanıyordu. Elim onun göğsündeydi ve elimin altında atan kalbini hissetmek ağlamam için harika bir sebepti aslında.

"Tüm gün böyle duralım, mon beau papillion. Buna ihtiyacım var." Güldüm ama bu gülüş mutlu bir gülüş değildi. Sakince öptüm göğsünü ve tekrardan elimi yasladım.

"Sen nasıl istersen, mon bebe." Bir süre daha sessizce uzandık. Konuşmasak bile birbirimizin yanında olmak yetiyordu. Çok fena alışmıştım ona ve tekrardan ondan uzak olacağımı bilmek nefes almamı engelliyordu sanki.

"Uçağı kaçırırsan, ne olur ki?"

"Hmm, hoş şeyler olmaz."

"Ne gibi? Benimle yaşa Jimin. Burda, Paris'te, kollarımın arasında." O an bir damla yaş sol gözümden aktı ve onun göğsüne damladı.

"Bunu ne kadar çok istediğimi bilemezsin," diye fısıldadım. Kollarını sıkılaştırdı ve saçlarımdan öptü beni. Üzerimizdeki matem havasını dağıtmam gerekiyordu. Son saatlerimizi dolu dolu yaşamamız gerekiyordu. Hızlıca yaşları silip kollarından ayrıldım ve üzerine doğru uzandım.

"Son saatlerimi ağlayarak geçirmek istemiyorum." Her kelimemden sonra öpmüştüm onu.

"Ne yapmak istersin?" Bana aynı şekilde karşılık vermesi çok hoşuma gitmişti. Güldüm ve saçlarını elimle arkaya doğru taradım. Ardından alnının kenarından öptüm.

"Ne fark ettim biliyor musun? Jakuziyi hiç kullanmadık." Yüzünde arsız bir gülümseme oluştu.

"Bana böyle açık olman o kadar hoşuma gidiyor ki, bayılıyorum sana Park Jimin," diyip kalçalarımı kavrayarak iyice üstüne çekti beni. Doğrulduğunda ben de onunla doğruldum ve bu sayede kucağına oturmuş oldum.

"O zaman, jakuziyi kullanalım, istediğin gibi." Fısıldaması o kadar tahrik ediciydi ki kendimden geçmiştim resmen. Bacaklarımı beline doladım ve ayağa kalktı. Kollarımı sıkıca omzuna dolamıştım. Dudaklarımızı birleştirirken aç bir öpüşmeyi başlatmıştım aslında. Dudaklarından ayrıldığımda gülmüş ve banyoya ilermişti. Banyoya girdikten sonra beni lavabo tezgahına oturtmuştu.

"Kelebeğim için suyu ayarlayıp geliyorum." Gülümsedim ve başımla onayladım onu. Hızlıca suyu ayarlamış ve içine mor renkli banyo toplarından atmıştı. Heyecanla indim tezgahtan ve iç çamaşırımı çıkardım. Ondan asla utanmıyordum. Beni şehvetle süzdükten sonra o da iç çamaşırını çıkardı ve birlikte jakuziye girdik. Sıcak su o kadar rahatlatıcıydı ki istemsizce inlemiştim. Karşılıklı oturmuştuk ve Taehyung'un kaşları çatılıydı.

"Benden uzakta olmanı istemiyorum." Çocuk gibi homurdanmasına karşılık güldüm ve bacaklarının arasına doğru ilerledim.

"Kucağına oturmamı ister misin, ma vie?" Arzuyla parıldadı gözleri.

"Daha fazla istediğim bir şey olamaz, papillion." Memnuniyetle kıvrıldı dudaklarım ve anında kucağına yerleştim. Onu tamamiyle hissedebiliyordum ve benim için sertleşmesi egomu tatmin ediyordu. Elimi suya daldırdım ve avucumdaki suyu çıplak omuzlarına döktüm.

"Jimin," diye fısıldadı. Gözleri kararmıştı resmen.

"Göğüslerini emmek istiyorum." Heyecanlandım ve yerimde kıpırdandım. Bu onu daha da hissetmemi sağlarken başımla onu onayladım. Hızlıca belimi kavradı ve iyice kendine çekti beni. Dudakları göğsümle buluştuğunda inleyerek başımı geriye attım. Uzun bir süre oyalandı orda ve ben de kalçalarımın arasındaki sert aletiyle uğraştım bir süre. Ardından yavaşça girdi içime. O an ikimiz de birbirimizin dudaklarına doğru inledik. Yavaş yavaş hareket ediyordum. Dudaklarımız temas halindeydi fakat asla öpmüyorduk birbirimizi.

Montana / VminWhere stories live. Discover now