Disfruto

1.5K 153 89
                                    




Dün aşırı yorucu bir gündü. Hem mental açıdan hem de fiziki açıdan baya yorulmuştum. Kim Beakhan mahvetmişti bizi fakat güzel bir şeye vesile olmamızı da sağlamıştı. Abimle Byulyi noona geceyi otelde geçirmişlerdi. Ben de zorlukla kendimi odama atmış, Taehyung'la mesajlaşırken uyuyakalmıştım. Şimdi ise otelin restorantında abimler ve Jeongguklarla kahvaltı yapıyorduk.

''Jisung veledi onu da götürmemiz için ayağıma yapıştı, biliyor musunuz?'' biz gülerken Jeongguk onaylamazca başını sallıyordu.

''Asla büyümeyecek. Mevzuyu anlamamış bile.''

''Aslında ona tama anlatılmadı olay. Sadece gideceğimizi biliyordu o kadar,'' diye açıklama yaptı noona.

''Özledim keretayı. Döndüğümüzde fena boğuşacağız gibi. Her gece bunun hakkında mesajlar atıyor,'' dedi Namjoon hyung. Cidden iflah olmazdı bu çocuk.

''Galiba kardeşim sevgilime aşık.''

''Jisung bana bile aşık. Bi de bu durumu Taehyung o kadar ciddiye alıyor ki Fransa'dayken söylenip durdu.'' tekrar güldük. Taehyung'u çok özlemiştim ve itiraf etmeliyim ki yanımda olmasına çok ihtiyacım vardı. Yaklaşık bir hafta sonra gelecekti ama erken gelmesini çok istesem de diyemiştim çünkü ailesinin yanına, Lyon'a gitmesi gerekiyordu. İç çektim. Mesafeler en çok bu zamanlarda insanı mahvediyordu ama Ne kadar zorlanırsam zorlanayım ona olan sevgim tutuyordu beni.

"Bitirdiyseniz çıkalım. Hastaneye gideceğiz daha." Abimi onayladık ve kalktık. Nakil bugün gerçekleşecekti. Abimin yatış işlemlerini halletmemiz gerekiyordu. Birlikte kalktıktan sonra abimin gelince kiraladığı arabaya bindik. Hastaneler beni geriyordu ve işin içinde abimin olması daha da çok geriyordu beni.

Hastaneye geldiğimizce güzelce sterilize olup maskelerimizi takıp abimle birlikte Wooyoung'un odasına girdik. Yanında sadece annesi vardı ki biz Kim Beakhan'ın olmamasını özellikle istemiştik. Onun yüzünü bile görmek istemiyordum.

"Hoş geldiniz," dedi Bayan Jung. Yorgundu ama umutla bakıyordu bize. Wooyoung da kocaman gülümsedi bize.

"Nasılsınız?" Diye sordu abim, Bayan Jung'a.

"Sayenizde çok daha iyiyim, iyiyiz. Siz olmasaydınız ne yapardım? Ne olurdu Wooyoung'uma." Bir anda ağlamaya başlamasıyla neye uğraştığıma şaşırdım. Panikle oturttum hemen.

"Anne, ağlama artık ne olur? Bak her şey yolunda, iyi olacak." Bayan Jung oğlunu dikkate almış ve ağlamasını kesmişti. Oldukça garip bir ortamdı. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra abim usulca yatağa yaklaştı ve cebinden bir şey çıkardı. Gözlerim iri iri olmuştu.

"Bu senin için." Dün laf arasında Wooyoung bandanaları sevdiğini ve koleksiyon yaptığını söylemişti. Abim ise ona bandana hediye etmişti. İkisinin de gözleri dolu doluydu. Bir tarafta Kim Baekhan'ın  'özürlü' diye nitelendirdiği, tedavisi için bile uğraşmadığı oğlu, diğer yanda ise ölmesin diye çabaladığı oğlu. Bizim günahımız neydi?

"Be-ben çok teşekkür ederim. Bu çok güzel bir hediye."

"Kim Beakhan'la olan mesele Jimin ve benim aramda. Sen ve Haneul bizim kardeşimizsiniz." Ağlamaya başlayan Wooyoung'tu bu sefer.

"Biz, biz bilmiyorduk sizi. Yemin ederim ki bilmiyorduk. Bize asla söylemedi." Alayla güldüm. Söyleseydi şaşardım zaten.

''Bunun bir önemi yok, Wooyoung. Ağlama lütfen bir kaç saat sonra operasyona gireceksiniz keyfimizi bozmayalım.'' güzelce gülümsedi bana. Öyle çok benzemiyorduk aslında ama görenler direkt kardeşim olduğunu anlayabilirdi. Göz yaşlarını sildi ve gülümseyerek bandanayı taktı kafasına. Bir süre daha sohbet ettik ardından ben hava almak için çıktım odadan. Bizimkiler bahçedeydi yanlarına gidecektim. Hastaneden çıkınca telefonum çaldı. Arayan kişi Taehyung'tu. Normalde bu saatlerde uyurdu o hep kaşlarım havalandı ve hızlıca açtım telefonu.

Montana / VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin