9. Bölüm

919 104 111
                                    

Bölüm şarkısı:
The Weeknd - I feel it coming

İkinciye bindiğim arabanın ön koltuğunda hafif yan bir şekilde oturuyordum. İngiltere de olmamız nedeniyle arabanın solundan dışarıyı izlerken üniversiteden çıktığımızdan beridir konuşmuyorduk. Ben hem çok koşturduğum için hemde birkaç dakika önce hoşlandığım öğretmenim tarafından düzüldüğüm için yorgundum. Ama Sehun konuşsa bende konuşacaktım. Ancak, arada onun tarafına başımı çevirdiğimde oldukça düşünceli görüyordum. Sanki bir şeyleri yanlış hesap etmiş gibi bir hâli vardı.

Dirseği, kapının cam tarafına yaslı bir şekildeyken parmakları saçlarıyla oynuyor; direksiyonda olan sol eliyse trafik nedeniyle parmaklarıyla düzensiz ritim tutuyordu. Kaşları çatık, gözleri dalgındı. Yine de ne olduğunu sormadım. Ben yeterince bir şeyler yapıp onunla yakınlık kurmuştum ve daha fazlası beni küçük düşürürdü. Bu yüzden eğer bir şey varsa onun söylemesini bekleyecektim. Ama bu durum beni üzüyordu, içimde korkunun büyümesine neden oluyordu.

Bir sürenin ardından anayoldan çoktan çıkmış ve bir eczanenin önünde durdurmuştu arabasını. Bende yan tarafımın üstüne oturmaktan canım acıdığı için ister istemez düzlenmiştim.

O arabadan inip eczaneye girerken bende sorununa dahil tahmin yürütüyordum. Aklımda beliren en net şey, benimle birlikte olduğuna pişman olmasıydı ve bu ihtimali düşünmeyi dahi reddediyordum. Bu yüzden başka bir şey düşünmeye karar verdim. Mesela, kırk yıl düşünsem böylesine ünlü bir üniversitenin laboratuarında Doktorla birlikte olacağım asla aklımın ucundan geçmezdi.

Ben bunları düşünürken arabanın kapısı açılmış, tanıdık beden şoför koltuğuna oturmuştu.

"Neye gülüyorsun?"
Sorduğu soruyla tebessüm ettiğimi farkettim. Ancak cevap vermeyecektim. Belki düzgün davranırsa düşüncemi söylerdim. Bu yüzden omzumu silktim. Ve ona, elindekilere göz gezdirdim. Bu sırada elindeki ufak şeffaf poşeti bana uzattı.

"İstemiyorum." Demekten kendimi alamadım. Neydim ben? Hem sikecekti hem de tek kelime dahi etmeyecek miydi?

Başımı tekrardan cama çevirdiğimde "Jongin bunlara ihtiyacın var." Dedi.

Banane, sanane. Derdim seni mi bağladı?

"Bana cevap vermelisin Jongin."
Sesi sertti ve salak olduğum için direkt yüzüne döndüm. Çünkü ondan hoşlanıyordum ve seven insan aptal olurdu örneğine tam uyuyordum.

"Ne cevabı vermemi istiyorsun?"
Gözlerimdeki hayal kırıklığını saklamadım. Çünkü seks yaptıktan sonra bir tek 'benimle geliyorsun' dan başka bir şey söylememişti ve incinmiştim. Beklediğim tek şey insan gibi konuşmasıydı, övgüler ya da seviyorumlar değil.

"Bunları alarak cevap verebilirsin."
Neden istemediğimi bile sormamıştı. Ne düşünüyordu, hesabı neydi bilmiyorum ama yüzümü iyice düşürüp başımı sağa sola salladım. Sonra da başımı tekrar cama çevirdim.

Sağımdaki derin bir nefes alış verişinden sonra devam etti sözlerine.
"Sorun ne Jongin?"

"Sorun, senin benimle konuşmaman."
Bunu bekliyormuşçasına konuştuğumda gözlerim biraz dolmuştu.

"Üzgünüm, sadece bir şeyleri yanlış yaptım. Kendime hakim olamadım ve seni de çıkmaza soktum." Söylediği şeyler beynimde bir kurşun etkisi yaratırken yerimde kala kaldım.

Graduati || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin