2. 4. Bölüm

520 64 59
                                    

Sahil... Bundan sonra aklıma geldikçe gülümsetecek bir kelimeydi.

Dün gece defalarca kez birbirimizin olmuştuk. Bana korunamayacağımızın dalgasını geçtikten sonra daha uzun soluklu bir sevişmenin sonuna doğru Leo ağlamaya başladığı için ayrılmamız gerekti ama Sehun sürekli biraz daha diyerek kızımın on dakika boyunca ağlamasına neden olmuştu. En sonunda kendini yırtarak ağladığında işimiz bitmiş ve ben onu üstümden atıp eve koşmuştum. Ağladığında aslında tek ihtiyacı bendim, karnının aç olduğu zamanların dışında anladığında, yanına yattığımda susuyordu. Yani onun ihtiyacı, yanında olduğumu hissetmekti. Ayrıca elbette beş aylık bir bebeğin ihtiyacı olduğu diğer şey de 3, 4 saatte bir acıkan karnına yemekti. Doğrusu yorgunlukla onun sütünü içirirken o an düşündüğüm şey iki bebeğimin olduğuydu. Birincisi, her türlü ihtiyacını karşılamam gereken gerçek bebeğim Leo'ydu. İkincisi de az önce yanından zorla ayrıldığım ve bana kısmen muhtaç olan Sehun'du.

Bir bebek sahibiyken partnerimle sadece eğlenmekle, sevişmekle günlerimi geçiremeyeceğimi; hayatımızın çok daha ciddi olduğunu ve her an özel dakikalarımızın bölünebileceğini gece anlamıştım. Her gün ve her an yeni şeyler öğreniyordum, anlıyordum.

Şimdi gözlerimi, burnumun ucunda minik gövdesinin olduğu bebeğime doğru açmıştım. Başımı, yukarıda kalan başına çevirdiğimde gözleri açıktı, belli ki benden önce uyanmıştı ve ağlayarak da beni uyandırmaması onun nadir bir özelliğiydi. Özellikle dişleri canını sıkarken. Daha birkaç saat önce uyanmış, bezini değiştirip mamasını yedirdikten sonra bir saat ayık kalan bedeni tekrar uykuya teslim olunca ona eşlik etmiştim. Sanırım bu kestirmemiz pek de uzun sürmemişti.

Bebeğimin diğer tarafında Sehun'un olması gerekti ama bugün pazartesiydi ve Sehun işine gitmişti. Bu yüzden dünün ardından bizimle birlikte uyanamamasını hoş karşılıyordum. Ayrıca işe gittiğinin farkındalığıyla anında gelen bir suçluluk hissiyle başa çıkmaya çalışıyordum. Bende erkektim ve o çalışıyorsa bende çalışıp bebeğimin masrafları çokken ona yük olmamalıydım. Ancak bu sefer bebeğimizi birine bırakmam gerekecekti ve çalıştığımızın bir kısmı bakım parasına gideceği için çalışmam mantıksız olacaktı. Dün geceden beri bunu düşünüyordum.

Derin bir nefes verip yataktan yavaşça kalktığımda baş ucuma baktım. Sehun'un kalkmasına uyanmıştım ama uyku sersemiyle algılayamadığım için tekrar uyumuştum ki evden çıkıp bir daha geldiğini uyku sersemi hâlimle hatırlayabiliyordum. En son araladığım gözlerimle baş ucumda, komidine bir şeyler bırakırken gördüğüm için ahşap mobilyaya baktım. Tanıdık ilacı görünce başımı sallayıp güldüm. Üstünü peçeteyle kapattığı suyu da alıp ilaçla birlikte içtim. Sonra, artık sızlanmaya başlayan ve sağa sola tekme atan, beyaz tulumlu kızımı kucaklayıp yataktan kalktık.

"Günaydın balım. Bugün hiç konuşasım yok..." Son cümlem uyandığım gibi günaydın demediğim için özür mahiyetindeydi. "Dün gece, baba anneyi çok yordu ve hâlâ yorgunum."

Kucağımda onunla birlikte odadan çıkarken gece ve sabahtan sonra uyuyamadığım için esnemeye bile takatim yoktu. Biraz daha uyumak istiyordum ama saat öğleyi geçiyordu ve benim tembelliğimden daha önemli olan kızımın uykuyla gelen sağlığıydı. Adımlarımı mutfağa yönlendirirken gözüme neresi tatlı geliyorsa her yerini öpüyordum. Tezgahın başına geldiğimde kızımı bir tarafıma alıp mamasını hazırladım ve birlikte masaya oturup iyice oburlaşan bebeğime yedirirken sanki başka bir bebeğin ağlama sesini duymuştun. Elimdeki kaşık havada asılı kalırken kısa bir süre ona dikkat kesildim ama bir daha ses duymayınca bilinç altımın, bu sıralar sürekli ağlayan kızım nedeniyle bana oyun kurduğunu düşünüp kızımla ilgilenmeye devam ettim. Mamasını yedirmeyi bitirdiğimde bu sefer ikinci kez, bir bebek sesi daha duyduğuma emindim. Çünkü bu sefer daha uzunca ağlıyordu ve duyuyordum. İçimdeki annelik hissiyle Leo'yu kucağıma alıp ayaklandım. Hızlı adımlarla açık kapıdan önce verandaya çıktım ki benimle birlikte sese odaklanan merdivenin başında bekleyen Sehun'u görmüştüm, ikimizde sesin geldiği yeri dinliyorduk. Evin sol tarafından yani sağda kalan okyanusun aksi yönünde, yeşilliğin içinden, ağaçların önünden geliyordu. Yani öyle tahmin ediyordum. Bu yüzden hızla merdivenden inip bekleyen Sehun'a Leo'yu tutmasını söyledim. İkimizde çimenlerin arasına koştuğumuzda, muhtemelen açlıktan ağlayan ve artık, isteğini belli etmek için gözyaşı olmaksızın ağlayışı, yerini acı çektiğini belli eden göz yaşlarına bırakmıştı.

Graduati || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin