52

608 64 59
                                    

Her zamanki hallerinin aksine ilk randevularının verdiği garip his yüzünden ikisi de utangaç olduğu için sessiz ama bir o kadar da romantik geçen bir yemek sonrası Harry lavaboya gideceğini söyleyerek masadan kalktığında Louis de hesabı ödemiş ve o geri dönene kadar cam kenarında oturdukları için başını yıldızlarla kaplı gökyüzüne çevirerek dışarıyı izlemişti.

Aradan ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu ama yıldızları izlerken düşüncelere dalıp gittiği için karşısındaki yer tekrar dolduğunda ancak onun geldiğini fark edebilmişti.

"Ne düşünüyordun?"

"Nasıl bu kadar güzel olabildiğini?"

Soruya soruyla karşılık verirken bir saniye bile tereddüt etmeden söylediği şeye güldü Harry, başını utançla eğerken "Hadi ama..." diye mırıldanmıştı. "Sanırım aynaya hiç bakmadın."

Louis dudağının yana kıvrılmasına izin verirken kollarını masaya yerleştirip ona biraz daha yaklaştı. "Bunu iltifat kabul ediyorum" dedi yarım gülüşünü bütün suratına geçirirken. "Ve bu da, bana ilk iltifat edişindi." der demez Harry'nin tekrar, gözlerinin içine, ne kadar çekingen olsa da kararlılıkla bakmasına neden olmuştu.

"Hayır, sana sürekli şirin olduğunu söyleyip duruyorum."

"Onlar sayılmıyordu."

"Kesinlikle sayılıyordu."

"Hayır, sayılmıyordu."

Harry omuzlarıyla birlikte yüzünü de düşürüp dümdüz suratıyla bakmaya başladığında Louis, "Tamam, sayılıyordu." dedi gülerek. "Kalkalım mı artık? Parkta bugün açık hava sineması olduğunu duydum, eğer sen de gitmek istersen bir saat içinde başlıyor, bizi oraya uçurabilirim."

"Parka yürüyerek bile on beş dakika içinde yetişiriz. Altında araba varken-"

"Çok konuşma da evet de"

Louis ayağa kalkıp elini tutması için Harry'ye doğru uzattı. Harry gülerek hemen elini tutup ayaklanırken ona biraz daha yaklaşmış ve başını omzuna yaslamıştı. Bu şekilde restorandan çıkıp arabalarına giderken Harry yürümek istediğini söylediğinde hemen araba fikrinden vazgeçip sahil üzerindeki yolu kullanmak üzere oradan el ele ayrılmışlardı.

Sessizce yürüyerek geçen dakikalar sonrasında hâlâ ayırmadıkları ellerine kaydı Louis'nin gözleri. Sonra yanındaki, ayaklarını bilerek kuma karıştırıp ayakkabılarının kirlenmesini umursamayarak gökyüzünü izlemeye devam eden ve bir yandan da parmaklarını geçirdiği eli yavaşca okşayan Harry'ye döndü.

Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden sadece kumların, dalgalarının ve ay ışığının olduğu gecede yanındaki çocuğu izledi. Otobandan ve sokaklardan uzakta oldukları için hiç araba ya da kendileri gibi -amaçları ne olduğu bilinmez- bu saatte soluğu sahilde kumların ve dalgaların arasında bulmuş tek tük insanlar dışında hiçkimse yoktu.

Bu yüzden etrafa iç açıcı ve rahatlatıcı bir sessizlik hakim olsa da, bunu kolaylıkla doğal bir şekilde bozan dalgaların sesine rağmen, bir şekilde onun kalbinin atışını duyabiliyordu Louis.

Belki tuttukları elleri sayesinde, belki yüz ifadesinden, belki sakince denizi izlemeye devam eden yüzünden, mimiklerinden, izlendiğinden habersiz usulca gülümsemesinden; neden olduğunu bilmiyordu ama kesinlikle tamamen aynı şekilde hissettikleri konusunda emindi.

Sakindi, belki biraz heyecan barındırması gerekiyordu, muhtemelen yüzyüze baktıkları ve sürekli bir konuşma içinde oldukları için restorandayken öyle olduğunu tahmin etmek zor değildi ama şu an, gerçekten sakindi.

Starting All Over Again   Where stories live. Discover now