2. Bölüm

24.8K 2.2K 2K
                                    

Merhaba 💛

Güzel desteğiniz çok mutlu etti beni, vefalı kalplerinizden öperim! 😍

Keyifli okumalar.

☀️

Adamın keskin sert sözleri ve ona buz gibi bakan gözlerindeki belirgin hafife alma ifadesi, İnci'nin öfkesini biraz daha harlamaktan başka işe yaramadı. Öyle ki şaşkınlığı kısa süre içinde öfkesine mağlup oldu ve kan tabiri caizse beynine sıçradı.

Kuvvetle sıktığı dişleri arasından "Kıytırık broşürde yazan saçmalıklar mı?" diye tıslayarak, iki elini de aralarında kalan masanın üzerine sertçe indirip hayıfla Yavuz'a doğru eğildi. "Saçmalık öyle mi?" derken hesap soran sesi artık çok daha yüksekti ve bakışlarıyla onu kandıran adama apaçık meydan okuyordu. "Bana bak sinsi şovmen, benim saçma sapan oyunlara ayıracak vaktim yok! Gelip insan gibi derdimi dinlemek varken takındığın bu oyunbaz tavır da ne demek oluyor?"

"Belki benim vaktim vardır?" dedi hemen Yavuz, İnci için sinir bozucu olan umursamazlığı ve gayet sakin çıkan sesiyle. "Belki senin de vardır. Çünkü ben, iş yerimi gözetlemeni ve kaldırımda oturup kendi kendine sığır demeni dolu vakitten saymayı düşünmüyorum."

Göğüs kafesi aldığı öfkeli solukların etkisiyle hızla inip kalkan İnci, masaya yaslı duran avuç içlerini havaya kaldırıp hızla tekrar ahşaba indirdi. Çıkan gürültülü ses Yavuz'un yüzünü yalandan bir ekşitmeyle buruşturmasına sebep olurken, karşısındaki kızın gözleri kesinlikle ateş saçıyordu.

"Zavallı ipek böceklerini öldürerek onlar üzerinden para kazanan bir katilin, sahip olduğu zaman bolluğu umurumda bile değil!" diyerek doğrulup bir adım geri çekildi İnci ve yüzünde mimik oynamadan onu izleyen Yavuz'u süzdü tiksinen gözleriyle. "Yaptığı vahşete saçmalık diyerek ezbere konuşan birinin beni kaale alıp almamasıyla da ilgilenmiyorum. Şişik egonu doyurma aracın olmayacağım!"

"Bugüne kadar tek bir ipek böceği ölmedi bu çatı altında küçük hanım!"

İnci'nin, adama savurduğu zehir zemberek lafların ardından ona sırtını dönüp yürümeye başlaması, Yavuz'un yüksek perdeden çıkan sesiyle söylediği cümle sayesinde yarıda kesilmişti. Fakat adımları dursa da onu öfkeden çılgına çeviren adama dönmedi, titreyen ellerini iki yanında yumruk haline getirerek yutkundu. Sadece birkaç dakikadır tanıdığı kızın ne kadar inatçı olduğunu fark eden Yavuz da onun kendisine dönmeyeceğini anlamıştı. Birkaç saniye sonra koltuğundan kalkıp, ağır adımlarla sırtı ona dönük duran İnci'ye yürüdü.

Her ne kadar kızın ön yargılı bir budala olduğunu düşünse de ağzının payını vermeden onu buradan gönderecek değildi.

"Hep böyle yalapşap varsayımlarla mı hareket edersin sen?" diye sordu tam önünde durduğu İnci'ye. "Nereden biliyorsun ipek böceklerini canlı canlı haşlayarak veya fırınlayarak ipeklerini aldığımızı?"

Dik omuzları, inatla havaya kalkan burnu ve keskin bakan gözlerini kırpmadan Yavuz'u izleyen İnci, üstünkörü bir göz devirişle iç geçirdi. Adamın ona göre kibir akan yüzüne okkalı bir tokat geçirip, buradan gitmek istiyordu bir yanı fakat diğer yanı da ne geveleyeceğini merak ediyordu doğrusu.

"Ya nasıl alıyorsunuz ipeklerini zavallı hayvanlardan?" diye sordu yarım ağız iğneleyici tonlamasıyla. "Ördükleri kozayı ve ipeği, büyüyerek parçalamalarını engellemek için öldürmüyor musunuz onları?"

Yavuz'un yüzündeki İnci'yi neredeyse çıldırtmaya yetecek küçümseyici ifade varlığını korurken, boğazını temizledi hafifçe. Soğuk bakan gözleri, bedeninin kendinden emin güçlü duruşu ile azametli fakat suratsız bir heykele benziyordu. Tüm bunlar İnci'nin, onu zihnindeki burnu yere düşse eğilip almayacak insanlar kategorisine eklemesi için yeterliydi.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin