36. Bölüm

16.1K 1.4K 1.7K
                                    

Merhaba 💛

Bu bölümü Beyaz Gece'den beri bizimle olan sevgili -hemdem- 'e hediye ediyorum. İyi ki varsın canımcım, Yavuz'a senin için ipek mendil ürettireceğiz bir gün inşallah. 🙈💛

Oy vermeyi, fikir belirtmeyi eksik etmeyelim lütfen. Güzel yorumlarınız, beni çoğu zaman güldüren tweetleriniz, beni yeteneğinize hayran bırakan ınstagram çalışmalarınız için teşekkür ederim. Beraber yürüme hissi pek keyifli. 🌸

Keyifli okumalar.

☀️

Ertesi gün bol aktarmalı yolculuklarının ardından nihayet Siena'ya vardıklarında saat öğleni çoktan geçmişti. Gece tren yolculuğu boyunca uzandıkları yatakta, kompartımanın huzur dolu havası eşliğinde sohbet ettikleri için ikisi de uykusuzdu. Ama pişman değillerdi. Birbirlerine dair öyle güzel paylaşımlarda bulunmuşlardı ki uykusuzluk hala daha umurlarında değildi. Uçakta kısacık kestiren İnci, Siena'ya adım bastıkları anda onları kaybolmayan Ortaçağ dokusu ile karşılayan şehrin heyecanıyla uykusuzluğundan tamamen arınmıştı. Çok mutluydu, tek saniye olsun sırıtmadan duramıyordu. Görmeyi çok istediği şehre aşık olduğu insanla gelmişti, nasıl mutlu olmasındı? Elini tuttuğu Yavuz'la kalacakları eve yürürken bir yandan Siena'nın labirentleri andıran düzensiz ve daracık sokaklarını meraklı gözleriyle keşfetmeye çalışıyor, bir yandan da hevesle gitmek istediği müzeleri sıralıyordu.

"Kendimi hemen sokaklara atmak istiyorum. Çok heyecanlıyım."

"Zaman makinesiyle yolculuk yapmışız gibi." dedi, meraklı bakışları tarihi taş evlerde gezinen Yavuz da. "Kim bilir nelere şahitlik etmiştir şu duvarlar."

"Kaç kahkaha, kaç kalp yarası, kaç aşk, kaç gözyaşı saklıdır duvarlarında değil mi?" diye devam etti İnci. "Veyahut insanlar şu sokaklarda başka hangi hislerle dolaştılar acaba?"

Yavuz'un dudakları keyifle iki yana kıvrılmıştı.

"Bize de şahitlik edecek."

"Etsin." diye kalbini dolduran hevesle adeta şakıdı İnci. "Bu sokaklara daha şimdiden aşık oldum, hepsinde anı biriktirelim!"

İnci'nin albenili gülüşüyle eşsiz enerjisinin etkisi altına giren Yavuz, kızı şakağından uzunca öperek güldü.

"Belli oluyor." derken tatlı sitemiyle kolunu İnci'nin omzuna dolamıştı. "Yalnız kıskandım ben bu şehri. Geldiğimizden beri sokakları inceliyorsun. Bana değmiyor o güzel gözlerin."

Kıkırdayarak sağ elinin parmaklarını Yavuz'un omzundan aşağı sarkan eline sardı İnci.

"Kıskanç küçük bey." derken sevgilisinin yanağına bastırdı dudaklarını. "Merak etme. Seninle de özel olarak ilgileneceğim."

"Sabırsızlıkla bekliyorum."

Gülüşerek, sohbet ede ede yürümeye devam ettiler. Bir müddet sonra Piazza del Campo'ya bakan, çift kanatlı devasa pencereleri ve kızıl taşlardan yapılmış tarihi apartmanın önünde durmuşlardı. Yapının göz alıcılığı İnci'yi etkisi altına aldığından uzun saniyeler sonunda ancak dönebilmişti Yavuz'a.

"Burada mı kalacağız? Bayıldım."

"Gelmişken böyle bir binada kalmak isteyeceğini tahmin etmiştim." dedi Yavuz ve İnci'nin alnına düşen ufak bir tutamı kulağının ardına iteledi. "Yanılmadığıma sevindim."

Tatmin olmuş gözlerini süsleyen derin hayranlıkla gülümsedi İnci.

"Ah Yavuz, sen bana dair bir şeyleri tahmin etmeyi çoktan geçtin. Beni alenen okuyorsun sevgilim." derken memnun bakışları sol elindeki zarif yüzüğe inmişti. Ne çok sevmişti yüzüğünü, ne çok ait hissetmişti ona. "Ve bu benim çok hoşuma gidiyor."

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin