48. Bölüm

11.2K 1.1K 1K
                                    

Merhaba 💛

Finalden önceki son bölümümüz. Zaman su misali geçti, eşliğiniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız. Güneşi Yakala benim için hayli keyifli bir yolculuktu, sayenizde yolculuğun lezzeti katlandı. Çok kalp güneş tanelerim. ☀️

Bu bölümü canım brtehatun1 'a, Ayşegül'üme hediye ediyorum. Her bölüm o güzel yorumlarını okumak, attığın mesajlarda samimi sevgine şahit olmak çok kıymetli. İyi ki varsın, seni kocaman seviyorum. 💛

Oy vermeyi, fikir belirtmeyi eksik etmeyelim lütfen.

Keyifli okumalar.

☀️

7 hafta sonra, Gambiya

"Hadi elimizi kalbimizin üzerine bastıralım." diyerek onu izleyen çocukların verdiği komuta uymasıyla gülümsedi İnci. "Atışını avuç içinizde hissedebiliyor musunuz?"

Yeni bir şey keşfetmiş gibi heyecanla kafasını salladı çocuklar. İnci'nin ağzından çıkan her şey onlar için öyle kıymetliydi ki en sıradan bilgiyi bile büyük bir hevesle kucaklıyorlardı. İnci de bunun farkındaydı. Yaklaşık 5 hafta önce geldiği köydeki her yaştan çocuğa kendini öyle çok sevdirmişti ki, ders arasında veya köyde yürüyüş yaptığı anlarda çocuklar onu bir an dahi yalnız bırakmıyor Türkiye'nin nasıl bir yer olduğunu anlatmasını istiyorlar, İnci'nin İstanbul'u anlattığı anlarda hülyalı hayallere dalıyorlardı.

"Vücudumuza kan pompaladığını ve pompaladığı kanın dolaşımından sorumlu olduğunu hatırlıyoruz değil mi?"

Gülüşerek "Evet." diye bağırdılar.

Onlara göz kırptı İnci. Sonra da elini akciğerlerinin üzerine kaydırdı.

"Burası kimdi?"

"Temizlikçi!" diye bağırdı çocuklar.

Aldığı cevaba kahkaha atarak başını iki yana salladı İnci.

"İşlevini değil, adını soruyorum."

"Akciğer."

"Süper, görevi neydi peki?"

Koro misali "Solunum yapmamızı sağlar, kanımızı temizler." diye bağırdı çocuklar.

Gururla kafasını sallayan İnci, elini midesine kaydırırken kıkırdadı.

"Buraya geçmeden evvel bence bir şeyler atıştıralım. Hadi bahçeye çıkalım."

Dersliğe gelmeden evvel Türkiye'den getirdiği ve Yavuz'un da sık sık yolladığı malzemelerle hem de çocuklara yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalışıyordu İnci. Kaldığı küçük konteynırdaki şartlar el verdikçe bazen poğaça, bazen kurabiye, bazen de minik krepler getiriyordu yanında. Bugünkü menüsünde zeytin ezmeli poğaça vardı.

"Cherno?"

Çocuklarla beraber derme çatma 2 gözlü okuldan çıktıklarında, beyaz kamyonetten onlara el sallayan köyün gıyabi muhtarı genç adamı görünce şaşırmıştı İnci.

"Gelin gelin, ziyafet var."

Çocuklar el çırparak oraya doğru seğirtince İnci de ona gel gel işareti yapmaya devam eden genç adama yaklaştı. Yaklaştıkça kamyonetin arkasındaki pizza kutularını fark etmiş ve zihninde hemencecik yanan ışıkla sırıtmaya başlamıştı. Pizzaları Yavuz yollamıştı zira birkaç gün önce çocukların daha önce hiç pizza yemediğini onunla paylaşmış, onlara mutlaka pizza ısmarlamak istediğinden ama köye yakın kasabada pizza yapılmadığından yakınmıştı.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin