15. Bölüm

20.6K 2.4K 3.3K
                                    

Merhaba! 💛

Sizleri çok özledim, umarım herkes çok iyidir. Desteğinize ve hissettirdiğiniz güzel sevginize minnettarım. O yüzdeeen Güneşi Yakala tarihinin şu ana kadarki en uzun bölümünü yazdım! 🙈😻 Sizler de oy vermeyi ve fikirlerinizi belirtmeyi ihmal etmeyiniz lütfen... 🙏🏻

Keyifli okumalar.

☀️

Babasının örseleyici acımasız sözcükleri, Yavuz'un gözlerindeki belirgin kızgınlığı oradan söküp almış ve saniyeler içinde o kızgınlığın yerine koca bir hayal kırıklığının almasına neden olmuştu. En büyük kabusu olan gerçek, yüzüne bir anda çarpılınca vücudundaki kan akışı durmuş gibi cansızlaşmış ve uğuldayan kulaklarıyla etrafa yabancılaşmıştı Yavuz. Şaşkın bakışları Engin'in yüzünde öylece kalakalan İnci de Yavuz'dan farklı değildi. Duyduklarını idrak etmek ve zihnine oturtmak neredeyse imkansızdı kız için. Lakin yine de Yavuz'a söyledikleri için Engin'e öfke duyuyor, yüreğinin bin bölük olduğunu tahmin edebildiği Yavuz için ise içi yanıyordu.

"Yavuz, oğlum ben öyle söylemek iste-"

Engin'in pişman çıkan sesi ve oğlunun omuzlarını sarmak için uzanan elleri, Yavuz için harekete geçirici olurken önce babasının ellerini itti. Sonra da İnci'yi gerisinde bırakıp hızlı adımlarla evi terk etti.

Telaşla İnci'ye dönerek "Kızım ben..." diyen Engin, bu kez kızın kolunu tutmak için uzanınca kolunu hemen geri çekti İnci.

Tiksinen ve uyarı dolu olan bakışları, adamın suratına sertçe saplanırken de yüzünü ekşitti.

"Yazıklar olsun!" dedi tükürürcesine. "Seda teyzeyi de Yavuz'u da zerre hak etmiyorsun!"

Kafası utanç ve pişmanlıkla yere eğilen adamın bir şey söylemesini beklemeden, yüreğini kaplayan sancılı endişeyle Yavuz'un peşinden koştu İnci. Şok, endişe ve üzüntü ile kafasında peş peşe sıralanan onlarca soruya yanıt bulmak zerre umurunda değildi. Tek derdi Yavuz'u o harap vaziyette yalnız bırakmamaktı.

"Yavuz." diye seslendi, garajdaki arabasına doğru yürüyen Yavuz'u görünce. "Bekle beni."

Hızlı adımları bir an için dahi duraksamayan Yavuz, onu duymuşa veya algılamışa benzemiyordu. Bunun üzerine koşmaya başladı İnci. Arabasının kapısını açmak üzere olan Yavuz'u yakaladı ve perişan haldeki adamın önüne geçti.

Nefes nefese "Yavuz, iyi misin?" diye sordu titreyen sesiyle.

Bir insan cevabını bildiği bir soruyu neden sorardı ki? Kendi kendine hayıflandı İnci, fakat yine de endişeyle kaplanmış olan gözlerini Yavuz'un yüzünden tek saniye dahi ayırmadı. Yüzü mermer gibi bembeyaz kesilen Yavuz ise, acısını gözlerinde taşıyan küçük bir çocuğunkileri andıran masum bakışlarını İnci'nin gözlerine tırmandırdı o anda. Gözleri buluştuğunda her ikisinin göğsüne sızmış olan yakıcı sancı arttı, yutkunamadılar bile. Üstelik Yavuz'un kızarmaya yüz tutmuş gözlerindeki hayal kırıklığı öylesine belirgindi ki o kırıklıkların da tek tek yüreğine saplanmasına mani olamadı İnci.

"Seni Emir bıraksa olur mu İnci?" diye sordu Yavuz, bunu teklif ettiği için mahcup çıkan sesiyle. "Ben ararım birazdan onu-"

"Ben senin yanında olmak istiyorum."

Göğsündeki sancıya, boğazındaki sert yumruya ve gözlerini dolduran yaşlara rağmen İnci'nin sesi son derece kararlı ve güçlü çıkmıştı.

Fakat "Hayır İnci." diyerek çatılan kaşlarıyla karşı çıktı ona Yavuz. Yorgun bakışları hala İnci'nin uzağındayken de devam etti. "Kafamda nasıl bir yol haritası belirlemem gerektiğine karar verirken yalnız kalmak istiyorum."

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin